GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:25
Tarih:08.12.2020

TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - On dakika talep ettim çünkü on dakikanın yeteceğini düşünüyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Tamam Sayın Başkan Vekili.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, ona da mı CHP karar verecek, ben anlamıyorum ya!

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ya, meraken soruyorum dedim ya! Sonra, karışırım da tabii canım, ne münasebet ya!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - On dakika istiyor adam ya, on dakika istiyor.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Sayın Başkan, süremi yeniden başlatır mısınız lütfen.

BAŞKAN - Başlatacağım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bırak konuşsun adam.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ya, biz karışmıyoruz ki.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bırak konuşsun ya.

BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekilleri, müsaade ederseniz, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz kürsüde, sizi bekliyor.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Yarın kürsüye çıkacağım Sayın Grup Başkan Vekilleri, yani söz verip vermeme de Başkan Vekilinin yetkisinde olduğuna göre... Hatırlatayım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bilgiç.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 2021 bütçesinin ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olmasını Rabb'imden niyaz ediyorum.

Evet, bu kürsüde Meclisin bütçesine ilişkin konuşmalar içerisinde birtakım eleştiriler ve söylemler oldu. En fazla dile getirilenlerden bir tanesi eşit işe eşit ücret; hakikaten olması gereken bir şey. Ancak, bunun yanına bazı ifadeler daha kuruldu. Mesela "idarenin kötü niyeti" "hukuka aykırılık" gibi ifadeler var; bunları asla kabul etmediğimizi peşinen sizlere ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, statü farklılığına tabi olarak ortaya çıkan ücret farklılıkları, doğrudur, Türkiye Büyük Millet Meclisinde mevcuttur ancak diğer kamu kurumlarında olduğu gibi kurumumuz da yani Türkiye Büyük Millet Meclisi teşkilatı da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/A maddesine göre kadrolu -ki burada 666 sayılı KHK'nin öncesi ve sonrası da var- 4/B maddesine göre sözleşmeli, 4/D maddesine göre sürekli işçi ve 6253 sayılı Kanun'un 30'uncu maddesine göre de sözleşmeli statülerde personel çalıştırmaktadır. Şimdi, tabii ki bu da çok farklı özlüklere, ücret farklılıklarına yol açan bir durum. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak tek başına bizim bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok, ki bu konuda da bütçe görüşmelerinde Komisyonda Sayın Meclis Başkanımız da bu konudaki düşüncelerini net olarak ifade etti. Kanunda bu kapsamda genel bir düzenleme yapılması hâlinde kurumumuz da bu yönde bu uygulamayı yapacaktır.

Bir diğer önemli konu: Bildiğiniz gibi, kurumumuzda görev yapan 4/D'li personel arasında da maaş farklılıkları mevcuttur. Türkiye Büyük Millet Meclisi idari teşkilatında görev yapan sürekli işçi kardeşlerimizden bahsediyorum; garsonlardan, temizlikçilerden, aşçılardan ve diğerlerinden. Başbakanlığın farklı birimlerinden Meclisimize devredilen personel ile Millî Saraylarda olup da kurumumuzda görev yapan personel arasındaki ücret farklılıkları, taşeron işçi alımı yapılırken ihale şartnamesinde belirtilen asgari ücrete uygulanan artırımdaki farktan kaynaklanmaktadır. İlgili mevzuat çerçevesinde buradan söyleyebileceğim şey şudur -ki zamanı yaklaştı- ilk toplu sözleşmeyle bu farklılıklar büyük ölçüde bu sürekli (daimî) işçiler açısından giderilecektir. Burada idari teşkilatımızda görev yapan personel yine 666 sayılı KHK'ye tabi olmakla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin diğer kamu kurumlarından farklı bir çalışma sistemine sahip olmasını da gözeterek diğer farklı ülke parlamentolarında da olduğu gibi kendi personel rejiminin yapılması noktasında birtakım çalışmalar da Başkanlıkça sürdürülmektedir.

Yine, önemli konulardan bir tanesi -ki dile getirilmedi- bildiğiniz gibi, milletvekili danışmanlarının ya da milletvekili personelinin kıdem tazminatı meselesidir. Burada da yine aynı şekilde, 6253 sayılı Kanun'un 30'uncu maddesinde yer alan hüküm çerçevesinde yani "...herhangi bir ad altında başka ödeme yapılamaz." hükmü uyarınca da milletvekili personeline herhangi bir şekilde bir kıdem tazminatı ve başka bir ödeme yapılamamaktadır. En kısa süre içerisinde toplu sözleşmeyle sürekli (daimî) işçiler içerisindeki yani 4/D'lilerdeki ücret farklılıkları büyük ölçüde giderilecektir, genel bir düzenlemeyle de diğeri halledilecektir.

Diğer bir konu yazılı soru önergeleri meselesi ki burada da, işte "Meclis buna hiçbir şey demiyor, Meclis tepki göstermiyor, Başkanlık buna duyarsız." ifadeleri oldu. Bunlar bir kere doğru değil. Şunu söyleyeyim yani size yıl yıl, daha doğrusu dönem dönem söyleyeyim: Bakın, 22'nci Dönemde 62,8; 23'üncü Dönemde 85,8'e çıkmış; 24'üncü Dönemde 60; 25'inci Dönemi söylemiyorum, yüzde 6; 26'ncı Dönemde 45,4 olarak gerçekleşen yazılı soru önergelerini cevaplandırılma oranı 27'nci Yasama Dönemi için yüzde 63,70'e çıkmıştır. Yeterli görüyor muyuz? Tabii ki yeterli görmüyoruz ama şunu ifade edeyim: Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanlara yöneltilen ve 25 Kasım 2020 itibarıyla süresi içerisinde cevaplandırılmayan yazılı soru önergeleri 126 ayrı Gelen Kâğıtlar Listesi'nde ilan edilmiş ve bu durum, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanlıklara gönderilen 234 ayrı yazıyla bildirilmiştir. Yani "Meclis Başkanlığı bu konuda hiçbir şey yapmıyor." denilirken, 234 ayrı yazıyla, bu kurumlara yani Cumhurbaşkanı Yardımcısına ve Bakanlıklara bu durum belirtilmiştir. Ayrıca, altı ayda bir tekrarlanan, önceki yasama dönemlerinde de olduğu gibi, bu yasama döneminde de Başkanlığımızca 26 Ekim 2018, 5 Temmuz 2019, 17 Ocak 2020, 10 Ağustos 2020 tarihlerinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanlıklara yazılı soru önergelerinin cevaplandırılması durumunu gösteren yazı yazılmış ve bu yazılarda, yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmesi ve verilecek cevapların, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığına uygun olacak şekilde, soruları tam olarak karşılayan, yeterli ve tatminkâr nitelikte hazırlanması hususu ısrarla belirtilmiştir.

Bir diğer husus, iadelere ilişkin olmak üzere -Sayın Toğrul'un söylediği- iade oranı, arkadaşlar, 27'nci Dönemde sadece yüzde 1,35'tir. Bu oran 26'ncı Dönemde yüzde 8,60'tı, 24'üncü Dönemde yüzde 6,93'tü, bu dönemde yüzde 1,35'tir.

Bakın, "işkence" "katliam" gibi sözlerden dolayı soru önergelerinin iade edildiği söylendi. Bu da doğru değildir, burada elimde örnek olarak özellikle Sayın Toğrul'un vermiş olduğu ve içerisinde "işkence" lafı geçen, "katliam" lafı geçen ama işleme alınan, iade edilmeyen soru önergeleri de mevcuttur.

Soru önergelerini ne zaman iade ediyoruz? İç Tüzük'ün 67'nci maddesindeki kaba ve yaralayıcı ifadeler olduğunda ya da Anayasa'nın 3'üncü maddesinde belirtilen "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür." hükmüne aykırı olan ya da bu soru önergelerinde Anayasa'nın 138'inci maddesindeki "yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması" gibi bir durum oluştuğunda ya da İç Tüzük'ün 96'ncı maddesine göre kişisel görüş ve özel yaşama ilişkin konuları içeren yazılı soru önergeleri, İç Tüzük'ün 97'nci maddesine göre istişare amaçlı konuları içeren yazılı soru önergeleri yine düzeltme yapmak üzere önerge sahibine iade edilmektedir. Ancak İç Tüzük 67, Anayasa 138 ve 3'e aykırı olanların, hangi hukuki kurala aykırı olduğu da belirtilerek iadesi gerçekleştirilmektedir.

Bu arada, bütçe hakkından bahsedildi ve bütçe hakkını kullanmaktan ve denetimden bahsedildi. Tabii, bütçe hakkı gereği, bütçeyi yapma hakkı yürütmenindir ama bütçeyi denetleme hakkı da Meclisindir ve Sayıştay vasıtasıyla bu denetimi Türkiye Büyük Millet Meclisi yapmaktadır. 2019 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan sadece 195 rapor vardır, bunlardan 190'ı kurumlara ilişkindir, 5 rapor da biliyorsunuz, genel raporlardır. Sayıştayımız, bunun dışında, kendi meclislerine sunulmak üzere, özel idarelerle ya da yerel yönetimler olarak belediyelerle ilgili 205 denetim yapmış ve bunun raporunu da ilgili meclislere göndermiştir. Onun dışında 81 KİT'in de raporu düzenlenmiştir, bu 81 KİT'in raporu da KİT Komisyonuna gönderilmek üzeredir. Bu denetim aşamalarında, INTOSAI'nin bütün kuralları uygulanarak, saha çalışmaları yapılarak, bulguların tespitleri yapılarak, kamu idarelerinin bulgulara cevapları alınıp taslak raporlar oluşturulmakta ve ilgili yargılama dairesinde bu raporlar yeniden görüşüldükten sonra Rapor Değerlendirme Kuruluna getirilip son şekli verilerek sunulmaktadır. Baktığınızda da hakikaten son derece değerli raporlar olduğunu ve Sayıştayımızın hakikaten, son derece ciddi denetlemelerle, bir misyonu layıkıyla yerine getirdiğini ifade etmek istiyorum.

Evet, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yani yeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ilişkin "Başkanlık Divanı ya da Meclis misyonunu yerine getiriyor mu?" denildi. Parlamentoyu da seçen, Cumhurbaşkanını da seçen, referandumda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine "evet" diyen de milletin ta kendisi ve millet iradesidir ve biz de bu iradeye göstermiş olduğumuz saygı doğrultusunda ve hukuk kuralları çerçevesinde görevimizi yerine getiriyoruz.

Ben şunu vurgulamak istiyorum: Bugün gerçekten son derece üzüldüm. Burası milletin kürsüsü, yüce Meclis ve bu kürsüde dönüldü, milletin iradesiyle gelen, bu sıralarda oturan bizlere burada bir milletvekili tarafından "düşük" ifadesi kullanıldı. Bu ifade, olsa olsa, 27 Mayısın eli kanlı, darbeci zalimlerinin Demokrat Partililere taktıkları...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bilgiç.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) - ..."düşükler" lafının bir iz düşümü, bir yansıması, bir zihnin arka tarafında kalan yeridir. Ama darbe teşvikçileri, tahrikçileri, darbe sevicileri bilecekler ki 15 Temmuz gecesi bu millet darbeleri de darbe dinamiklerini de tarihin karanlık sayfalarına gömmüştür. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bu millet, bu aziz millet, vatanperverliğiyle, dik duruşuyla ve en önemlisi, değerli arkadaşlar, demokrasiye olan bağlılığı ve inancıyla darbecilere, darbeseverlere, darbe sevicilere, darbe teşvik ve tahrikçilerine gereken cevabı vermiştir.

Daha fazla uzatmak istemiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)