| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 09.12.2020 |
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkan, büyük Türk milletinin değerli vekilleri; 2021 yılı Bütçe Kanun Teklifi'nin Hazine ve Maliye Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Büyük Türk'ün büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum.
"Bugün Milliyetçi Hareket Partisinin varlığı olmasaydı, ülkücülerin varlığı olmasaydı Türkiye bölünme noktasına çoktan gelmişti. O nedenle ben Metin Tokdemir olarak yetişmişsem, birtakım kabiliyetlerimiz ve erdemlerimiz varsa Ülkü Ocaklarında ve Milliyetçi Hareket Partisinde aldık yani bugün 'Ben ülkücüyüm.' 'Ben MHP'liyim.' diyenlerin hepsi MHP ve ülkücü harekete vermekten çok, ondan almışlardır. Ahde vefasızlık namussuzluktur. Ahde vefalı olduğumuz için de Milliyetçi Hareket Partisindeyiz. Bugün İslam'ın da Türk milletinin de yegâne ümidi şu topraklarda yaşayan insanlardır. Biz buradayız, MHP'deyiz. Gidenlere Allah selamet versin." diyerek tarihe geçen, 8 Aralık 1995 tarihinde elim bir trafik kazası sonucu kaybettiğimiz eski Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Metin Tokdemir'i rahmet ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün dünyayı etkisi altına alan coronavirüs salgını birçok alanda olduğu gibi küresel ekonomide de yakın tarihin en büyük tahribatını yapmıştır. Belirsizliğin üst seviyede olduğu, üretim ve tüketimin eş zamanlı düştüğü, milyonlarca insanın işsiz kaldığı, turizmden ulaştırmaya, hizmetten tedarike birçok sektörün ağır darbe aldığı, dünya ekonomisinin daraldığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu etkiler altında, salgın nedeniyle ülkemizde vergiler ve diğer kamu gelirlerinde azalma olmasına rağmen özellikle sağlık harcamaları ve mali destek paketleri nedeniyle gider artışları tahminî bütçe açığının artmasına neden olmuştur.
Ekonomide iyileşmenin sağlanması için kamu bankaları, kredi piyasalarını kullanarak reel sektörün ve tüketicilerin esnek kredi koşullarından faydalanmasını sağlayarak hareketlilik katmaya çalışmıştır. Bu zor süreçte esnafımızın, çiftçilerimizin, KOBİ'lerimizin, sanayicilerimizin, turizmcilerimizin, yatırımcılarımızın desteklenmesi için vergi ve sosyal güvenlik prim yükümlülüklerinin ertelenmesini, borçlarının taksitlendirilmesini, ayrıca kısa çalışma ve nakdî ücret desteği kapsamında yapılan çalışmaları destekliyoruz. Salgın sürecinin ekonomi üzerindeki etkisi kalkıncaya kadar desteklerin devam etmesi düşüncesindeyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 yılında merkezî yönetim bütçe açığı 124 milyar 747 milyon iken bu tutarın 2020 yılının sonunda 239 milyar 168 milyon olması beklenmektedir. 2021 yılında ise bütçe açığının 245 milyar olması tahmin edilmektedir.
Kamu giderlerinin karşılanmasındaki en temel kaynak şüphesiz ki vergilerdir. Vergi gelirleri ülkemizde bütçe gelirlerinin içerisinde yaklaşık yüzde 80'lik bir paya sahiptir. Adil, tabana yayılmış, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği bir vergi sisteminin tesis edildiği vergi reformu hepimizin temennisidir. Vergi sistemi ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı dikkate alınarak kamu finansmanıyla ilgili önceliklerin yanı sıra verginin üretim ve istihdam üzerindeki etkileri de dikkate alınarak dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır.
On Birinci Kalkınma Planı'nda "Gelir ve kurumlar vergilerini tek bir kanunda birleştiren, vergi tabanını genişleten, vergiye uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği artıran, yatırım ve üretimi destekleyen Gelir Vergisi Kanunu'nun yasalaşması sağlanacaktır.
Ödeme gücüne göre artan oranda vergilendirmeye yönelik mekanizmalar artırılacaktır.
Vergiye uyum maliyetlerini azaltan, mükellef haklarına ilişkin kapsamlı düzenlemeler barındıran, uyuşmazlıkların kısa sürede çözülmesini sağlayan ve vergi cezalarının gönüllü uyumu artıracak şekilde caydırıcı bir yapıya kavuşturulduğu yeni bir Vergi Usul Kanunu çıkarılacaktır." ifadeleri yer almıştır.
Yapılacak olan düzenlemeleri memnuniyetle karşılıyor hem mükellef hem de devlet arasında aracı konumda olan serbest muhasebecilerin, mali müşavirlerin görüşü alınarak yapılması hâlinde daha etkili olacağına inanıyorum. Yapılacak mevzuat düzenlemelerinin vergi kaybını önlemesinde şüphesiz ki meslek mensuplarının çok büyük katkıları olacaktır.
Vergi kaybı ülkemizde önemli bir sorundur. Mükellefleri vergi kaybıyla sonuçlanan eylemlere iten nedenler vardır. Bunlardan bazıları vergi oranlarındaki yükseklik, istisna ve muafiyetler gibi objektif faktörler iken, vergilemede adalet ve devlet harcamalarından sağlanan fayda gibi subjektif faktörler de vardır. Vergi kaçırmanın suç olarak görülmemesi hatta ayıp olarak dahi algılanmaması mükellefin önünde oluşan engelleri ortadan kaldırmaktadır. Bir başka neden mükellefin yakalanma korkusunun az olmasıdır. Vergi matrahında yapılan indirimlerdeki detaylar, yakalanma olasılığının düşük olduğu algısına yol açmaktadır. Teknik konular dışında vergi kaybına neden olan bir alan ise vatandaşların devlete vergisel bakışı ve vergi ahlakının eksik oluşudur. Vergilemede gönüllü uyum, öngörülebilirlik ve şeffaflık artırılarak vergileme hizmetleri etkinleştirilmelidir.
Ülkemizde kayıt dışılık önemli bir sorundur. Haksız rekabete ve çalışanların sosyal haklardan yoksun kalmasına yol açan kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamla mücadelede daha etkin yollar benimsenmeli, kayıtlı ekonomiye geçişin özendirilmesine yönelik tedbirler alınmalıdır. Vergi kaçakçılığı suçlarının büyük bir kısmı, karmaşık suç örgütleri tarafından oluşturulan, gerçekte başka kişiler tarafından kurulduğu hâlde konuyla alakası olmayan kişiler üzerinde kurulan firmalar üzerinde yüksek vergi kayıp ve kaçağına neden olan işlemlerden oluşmaktadır. Bu noktada, vergi mükellefiyetleri tesis ettirilirken ya da şirketler kurulurken noter çalışanlarından, serbest muhasebeci, mali müşavirlerden, ticaret odası çalışanlarından ve vergi yoklama memurlarından da muvafakat alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, dolaysız vergilerin tabana yayılması, döviz bağımlılığını azaltıcı önlemler alınması, sermaye piyasalarında derinlik oluşturma ve halka açılmanın kolaylaştırılması bütçeye yeni kaynaklar sağlayabilecektir. Kamu harcamalarının etkinlik, ekonomiklik ve verimlilik durumları raporlanarak harcama gözden geçirmeleri yapılmalı, öncelikli olanlar belirlenmeli, verimsiz harcama alanları tasfiye edilmeli ve kaynakların etkin kullanılması sağlanmalıdır. Kamu harcamalarında yapılacak tasarruflar artırılmalı, harcamalar kontrol altında tutulmalıdır. Kamu harcamalarında tasarruf sağlamak üzere kamu ihale ve sözleşme süreçleri iyileştirilerek rekabet artırılmalıdır. Kamu ihale mevzuatının sadeleştirilmesi, ihalelere yönelik yeterlilik sistemi kurulması, ihale sözleşmelerinin elektronik ortamda yürütülmesi ve takip edilmesi yerinde olacaktır. Taşıt Kanunu, taşıt yönetiminde etkinlik ve verimliliği gözetecek şekilde yeniden güncellenmelidir. Yurt içi tasarrufların artırılması, yastıkaltı tasarrufların finansal sisteme çekilmesi ve imalat sektörünün finansmanında kullanılması için tedbirler alınmalıdır. Güçlü istihdam ve uluslararası rekabet potansiyeli olan sektörlerin ve gelişme alanlarının desteklenmesi ve ihracatın artırılması sağlanmalıdır. İkili, bölgesel, çoklu ve çok taraflı ticari, ekonomik ilişki ve iş birlikleri geliştirilerek yerel para cinsinden ticaret imkânı artırılarak ihracatın kolaylaştırılması sağlanmalıdır. İhracat desteklerini kapsayan mevzuat günün koşullarına uygun olarak düzenlenmelidir. İthalat bağımlılığının azalmasına yönelik yerli üretimin rekabet gücünü artıracak önlemler alınmalı, vatandaşlarımıza da yerli ürün tüketme bilinci aşılanmalıdır.
On Birinci Kalkınma Planı'nda teşvik, destek ve sosyal yardım uygulamalarının gözden geçirilerek uygun olmayanların kaldırılması hedeflenmiştir. Yine, vergisel teşviklerin tüm iktisadi ve sosyal etkileriyle birlikte değerlendirilmesi, etkili olmayanların kademeli olarak kaldırılması hedef olarak yer almıştır. Ülkemizde vergilerde ve SGK primlerinde muafiyet, indirim, istisna yoluyla çeşitli teşvikler verilmekte ancak bunların sonucunda yeterli bir değerlendirme yapılamamaktadır. Bütçenin eki olan bütçe harcama tablosunda 2021 yılı için 230,8 milyar liralık vergiden muafiyet, indirim ve istisna yoluyla vazgeçileceği tahmin edilmektedir. İstisna ve muafiyetler, Türk vergi sistemimizde ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmak amacıyla geniş bir yer tutmuştur. Vergi istisnaları ve muafiyetleriyle bazı sektörler ve faaliyetler desteklenmiştir. Bu durumdan kaynak dağılımı önemli ölçüde etkilenmiştir. İstisna ve muafiyetlerin yoğun bir şekilde uygulama alanı bulması vergide genellik ilkesinden sapılmasına da yol açmaktadır. İstisna ve muafiyetlerin aşırı kullanımı, sistemi basit olmaktan uzaklaştırıp daha karmaşık hâle getirmekte, mükelleflerin hem de vergi dairesinin vergisel işlerinde karşılaştıkları yükü artırmaktadır. Bu destekler sade ve etkin bir yapıya kavuşturulmalıdır. Verilen teşviklerin ne derece amacına ulaştığı, hangi teşvik araçlarının daha etkili olduğu, mükerrerlik arz eden teşvik ve desteklerin bulunup bulunmadığı yönünde etkin bir izleme ve değerlendirme destek ve teşviklerin verimliliği bakımından önemlidir. Teşvik verilecek sektör ve projelerde mutlaka seçici olunmalı, etkin olmayanlar kaldırılmalıdır. Vergisel teşvikler tüm iktisadi ve sosyal etkileriyle birlikte değerlendirilmelidir. Teşvik, destek ve sosyal yardım uygulamalarının etkinliği ölçülmeli, etkin olmayanlar kaldırılmalıdır.
Gelir İdaresinin kurumsal kapasitesi artırılarak kayıt dışı ekonomiyle yaygın ve yoğun vergi denetimleri yapılarak mücadele etkin biçimde sürdürülmelidir. E-belge, e-imza, e-defter, e-arşiv ve e-fatura uygulamaları sistemsel olarak genişletilerek sahte belgeyle daha yakın ve etkili mücadele yapılmalıdır. Kayıt dışıyla mücadele edilmesinde, vergi bilincinin yerleştirilmesinde idare ile mükellef arasında köprü olan serbest muhasebeci mali müşavirlerdir. Serbest muhasebeci mali müşavirlerin temel sorunlarının da acilen çözülmesi gereklidir. Hizmeti yapmasına rağmen ücret alamayan, üstelik yüzde 18'lik KDV'sini ödeyen meslek mensuplarının hizmetlerinin ifasında öncelikle KDV'de tahsil esası benimsenmeli ve KDV oranı yüzde 8'e indirilmeli, ayrıca yüzde 90 KDV tevkifatı getirilmelidir. Dünyada birçok ülkede ticari ve iş hukuku alanında, uyuşmazlıklarda ara bulucular mali müşavirlerdir. Sadece alanıyla ilgili konularda mali müşavirlere ara buluculuk hakkı tanınmalıdır.
Mücbir sebep kapsamına "Ağır hastalık ve kadın meslek mensuplarının doğum yapması." eklenmelidir. Ayrıca, tahsilat, mali tatil, yeşil pasaport, stajyerlere ücret istisnası getirilmesi ve KOSGEB desteği meslek mensuplarının çözüm bekleyen sorunlarından bazılarıdır. Meslek mensupları, serbest meslek ve işletme defterlerini bilindiği üzere Defter Beyan Sistemi üzerinden gerçekleştirmektedirler. Bu sistemin pratikleştirilmesi ve kullanımının hızlandırılması için çalışmalar yapılmalıdır. Meslek mensuplarının sistemden şikâyeti işleri zorlaştırdığı yönündedir.
Diğer bir konu da neredeyse bilirkişilik ve kayyumluk yapan tüm meslek dallarını ilgilendirmektedir. 6100 sayılı Yasa'nın 268'nci maddesinde 2016 yılında düzenlemeler yapılmıştı. Bilirkişi listesinden yapılan görevlendirmelerde listeden seçme yerine, bilirkişilerin belli sıra dâhilinde görevlendirilmeleri daha adil ve yerinde olacaktır. Bu uygulamayla, aynı kişilerin sürekli bilirkişilik yapmasından ziyade listede adı geçen her kişiye uzmanlık alanına göre sırasıyla görev yapma hakkı verilecektir. Bu da hep aynı kişilerin bilirkişi ve kayyumluk yapmalarının önüne geçecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergi toplanmasında, kamu harcamalarının yapılmasında, maliye politikalarının uygulanmasında görev yapan, katkı sağlayan, bu işin asıl yükünü çeken Maliye çalışanlarının da sorunları çözülmelidir. Maliye teşkilatında personel ihtiyacı giderilmeli, çalışanların iş yükü hafifletilmelidir, personelin tazminat ve ek ödemeleri artırılmalıdır. Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığında kurum içi uzmanlık sınavları sürekli hâle getirilmelidir. Merkez-taşra uzmanı ayrımından vazgeçilerek gelir uzmanı ve defterdarlık uzmanlarının özlük hakları diğer kariyer uzmanlıklarla eşit hâle getirilmelidir. Gelir İdaresi Başkanlığı merkez teşkilatında müdürlük ve müdür vekilliği görevini yürütmekte olan personelin özlük hakları iyileştirilmelidir. Bu personele devlet gelir uzmanlığı için sınav hakkı tanınmalıdır.
Türkiye ekonomisinde yüksek oranlı ve istikrarlı büyümenin sağlanmasında finansmanın sürdürülebilir ve sağlıklı kaynaklardan temin edilmesi, dış kaynaklara olan bağımlılığın azaltılması ve kaynakların gelir artırıcı, istihdam sağlayıcı ve verimlilik potansiyeli yüksek alanlara yönlendirilmesi gereklidir. Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük maliyetle cevap verebilen, farklı nitelikteki finansman araçları güvenilir kurumlar aracılıyla geniş bir yatırımcı tabanına sunabilen kurumsal, güçlü bir sektörün oluşturulması gerekli görülmektedir.
Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ülkemizde düzenleyici ve denetleyici nitelikte faaliyet gösteren sağlıklı bir ekonomik yapı ve işleyiş için önemli kurumlardır. Ülkemizde 80'li yıllarda yaşanan banker krizi, yine 90'lı yılların sonunda bankacılık sektöründe yaşanan ciddi krizlerin etkisi tüm ekonomimizi etkilemiştir. 57'nci Hükûmet döneminde kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankacılık sektöründe önemli düzenlemeler getirerek ekonominin istikrara kavuşmasına etki sağlamıştır. Hatta 2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinde konut sektöründeki yanlış kredi dağıtımı nedeniyle başlayan ve tüm dünyayı etkisine alan kriz ülkemizde bankacılık sektöründe 2001 dönemindeki yapılandırma sonrasında kazandığı güçlü yapı sayesinde olumlu atlatılmıştır. Günün koşullarına göre bankacılık sektörü, mevduat bankaları, kalkınma bankaları, yatırım bankaları ve katılım bankaları şeklinde ihtisaslaşmaya gitmek zorundadırlar. Finansal sektörün ihtiyaçlarına göre sektörel bazda en etkin finansman kullanımı ve yatırımı yönlendirmenin yapılması, girişimciliğin desteklenmesi, tasarrufların ekonomiye kazandırılması ancak ihtisaslaşma sayesinde olacaktır. İhtisaslaşmamış bankalar tıpkı uzman hekimleri olmayan bir hastane gibi kalacak, ihtisası olmayan bankalar çözüm üretemeyecektir.
2020 yılı Haziran ayında bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 54 bankanın yüzde 43,3'ünü kamu bankaları temsil etmektedir. Kamu bankalarının sektör aktifleri içindeki payı bir önceki yıla göre artmıştır. Sektörün riskliliğini gösteren, takibe giren alacak oranı 2018 yılının ikinci yarısında artmaya başlamış, 2020 yılının başında yüzde 5,4 oranıyla zirveyi gördükten sonra azalış sürecine girmiştir. 2020 yılı Haziran ayı itibarıyla toplam kredilerin takibe giren alacak oranı ise yüzde 4,4 seviyesindedir.
Türkiye'de sigortacılık ve bireysel emeklilik sektöründe 2020 yılı Haziran ayı itibarıyla 39'u hayat dışı, 23'ü hayat ve emeklilik, 3'ü de reasürans alanında faaliyet gösteren 65 şirket bulunmaktadır. 2019 yılında prim üretimi yüzde 26 oranında artarak 68,8 milyar olmuştur. Bireysel emeklilik ve otomatik katılım sisteminde toplam fon büyüklüğü yüzde 36,5 artışla 127,3 milyar liraya ulaşmıştır. 2020 yılı Eylül ayı itibarıyla toplam fon büyüklüğü 159,5 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılı Eylül ayı itibarıyla bireysel emeklilik sisteminde katılımcıların fon büyüklüğü devlet katkısı dâhil 149 milyar liraya ulaşmış, katılımcı sayısı 6,9 milyon kişi olarak gerçekleşmiştir. Bireysel emeklilik sisteminin katılımcı sayısı ve tabanını genişletmek, fon büyüklüğünün artışını sağlamak için düzenlemeler yapılmalıdır. Bireysel emeklilik sistemi katılımcılarının sistemde uzun süre kalmalarını sağlayacak esneklikler sağlanmalı, sistemden çıkmadan birikimlerinin bir kısmını çekme imkânı tanınmalıdır. Sektörlerdeki şirket tasarruflarının artırılarak verimli kullanılması sağlanmalı, şirketlerin halka açılmalarına destek olacak vergisel teşvikler sağlanmalıdır. Kamu ve özel nitelikteki varlık ve projelere dayalı, ortaklık temelli menkul kıymet enstrümanları genişletilmelidir. FinTech ekosisteminin ülkemizde gelişmesine yönelik yol haritası oluşturulmalıdır. Faizsiz finans alanında bütüncül veri raporlarına ait altyapı oluşturulmadır. Finansal okuryazarlığı artırmak amacıyla hane halkı ve firmaların tasarruflarını yönlendirileceği finansal araçlara yönelik bilgi düzeyi artırılmalıdır.
Sözlerime son verirken 2021 yılı bütçemizin milletimize hayırlı olmasını diler, büyük Türk milletini ve onun büyük Meclisini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)