| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 09.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, saygıdeğer halkımızı ve başta zindanlarda bulunan eski Eş Genel Başkanlarımızı, siyasi tutsak arkadaşlarımızı buradan saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sayın vekiller, toplumları bir arada tutan, toplumları barış ve huzur içerisinde bir arada tutan olgu hukuk olgusudur, adalet olgusudur. Bakın, iki ünlü düşünürün sözleriyle ben sözlerime başlamak istiyorum: "Adalet olmadan düzen olmaz." Albert Camus, "Adaletin gecikmesi adaletsizliktir." Walter Savage Landor. Ne yazık ki, Türkiye'de bir yandan çok acımasız ve keskin olan bir adalet anlayışı var, diğer tarafta ise suspus olan, yargılama yapmayan bir adalet anlayışıyla karşı karşıyayız. Bakın, bir tarafta doğruyu söyleyen ve eleştiren kişi ve kurumlara karşı çok keskin bir adalet anlayışı var, diğer tarafta ise devletin mevcut olan kurumlarında suç işleyen devlet memurlarına karşı cezasızlık politikasını sergileyen bir adalet anlayışı var.
Bakın, biz; partimize yönelik, HDP'ye yönelik, Kürtlere yönelik, muhaliflere yönelik "Devlet unutmaz." olgusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Aynı zamanda bu yargının, kamu görevlilerinin hukuksuzluklarını da görmeyen bir yargı olduğunu biz net bir şekilde görüyoruz. Bakın, bir diğer husus -Sayın Adalet Bakanı burada- bu siyasi soykırıma alet hâline gelmiş olan sulh ceza hâkimlikleri kanalıyla militanlaşmış bir yargıyla karşı karşıyayız biz şu anda.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en önemli temsiliyetlerinden bir tanesi, 6 milyon insanın oyunu almış, 3'üncü büyük parti olan HDP'nin çalışması, halkla buluşması polis, asker tarafından kayıt altına alınıyor; bu polis ve askerler her tokalaştığımız, selamlaştığımız insanlarla anlarımızı kayıt altına alıyor ve aynı zamanda bunları bir fezleke ve bir soruşturma konusu hâline getiriyor. Biz bölgede çalışıyoruz, biz daha Ankara'ya gelmeden önce bizim önümüze fezlekeler geliyor değerli arkadaşlar. Bu yargı o kadar hızlı ki ama nerelerde hızlı olmadığını, ne şekilde çalıştığını ben sizinle paylaşmak istiyorum.
Bakın, 24 Haziran 2018 tarihinden bu yana, yani 27'nci Dönemde Meclise toplam 1.163 tane fezleke gelmiş, soruşturma gelmiş. Bunun kaç tanesi? 864 tanesi sadece bizim partimize yöneliktir.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu fezleke örneklerinin bir iki tanesini ben sizinle paylaşmak istiyorum. Bakın, bir tanesi nedir? İmralı tecridini protesto etmek için basın açıklaması yapan Sayın Fatma Kurtulan'ın yanında bulunduğum için, "Niye susturmadın?" diye bir fezleke geldi bana. Bakın, fezlekenin örneği burada.
Diğer bir fezleke değerli arkadaşlar, bakın, yine, bir basın açıklamasında ben orada bulunduğum için, hiçbir laf bile etmemişim, hiçbir cümle ağzımdan çıkmamış, arkadaşlarımla aynı alanda bulunmuşum "Orada niye bulundun?" diye bir fezleke geliyor. Yani burada Anayasa'nın 34'üncü maddesi çok net bir şekilde askıdadır Sayın Bakan. Biz bunları defalarca sizlere getirdik, yalnız ben burada şunu belirtmek istiyorum: Siz ne yaparsanız yapın, hangi baskıyı getirirseniz getirin, biz konuşmaya devam edeceğiz. Bakın, bu halk için on yıllarca cezaevinde kalsak bile bu halka kurban olsun, biz devam edeceğiz bu çalışmalarımıza. (HDP sıralarından alkışlar) Kesinlikle geri durmak yok değerli arkadaşlar.
Bir de -dile getirdiğimiz gibi- iş Kürtlere gelince, muhaliflere gelince kamu kurumları ayrımcılık yapıyor, ikili bir yargılama sistemiyle bizi karşı karşıya bırakıyor. Bunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz değerli arkadaşlar. Bakın, bu kadar hızlı olan yargı bu konulara gelince, bu soruşturmalara gelince sınıfta kaldı ve yıllardır bekliyor ve hiçbir soruşturmayı dile getirmiyor.
Bakın, 4 Kasım 2016 tarihinde partimize yönelik siyasi soykırım meydana geldi. Kobani protestoları nedeniyle 6-7 Ekim 2014'te yaşanan olaylar nedeniyle gerçek failler devre dışı bırakıldı, partimize yönelik operasyonlar yapıldı. 28 Aralık 2011 tarihinde Roboski katliamı ve Ankara katliamı meydana geldi. Arkadaşlar, siz bunları hatırlıyor musunuz? Bakın, Roboski'de onlarca insanı katlettiniz, bununla ilgili yargı hiç harekete geçmiyor ve yargı bunun hesabını vermedi. Bakın, Ankara Gar patlamasında hâlâ net bir şekilde failler bulunmadı ve bununla ilgili bir soruşturma eksik bir şekilde devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, belediyelerimize atanan kayyumlar, irade gaspları başka bir şekilde yargının meselesi. İnfaz Yasası'nda yapılan ayrımcılık yine yargının problemi. Cezaevlerinde hak ihlalleri, ölüm evlerine dönüştü cezaevleri, bu yargı gene harekete geçmiyor. Bakın, 11 Eylül 2020 tarihinde Van'da helikopterden atılan Osman Şivan ve Servet Turgut için yargı gene harekete geçmedi. Bir diğer husus değerli arkadaşlar, 6 Aralık 2019 tarihinde Ağrı'nın Tutak ilçesinde 3 çocuk babası Murat Kaya katledildi, yargı hâlâ suspus.
Değerli arkadaşlar, Cumartesi Anneleri, bakın, Berfo anayı hatırlıyorsunuz değil mi? Berfo ananın gözleri açık gitti değerli arkadaşlar.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Diyarbakır Annelerine ne oldu? Diyarbakır Annelerini söyle.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Bakın, bu sizin için önemli bir ders olsun. Sayın Bakana burada sormak istiyorum: Böyle mi reform yapacaksınız?
Değerli arkadaşlar, bakın, faili meçhuller, binlerce faili meçhul var. Bakın, yıllarca devlet-mafya ilişkisi ortaya çıktı ve yüzlerce, binlerce arkadaşımız ve muhalif insanlar katledildi. Peki, bununla ilgili yargı harekete geçiyor mu Sayın Bakan? Gene yargı bununla ilgili suspus.
Değerli arkadaşlar, 12 Ağustos 2015'te Ağrı'nın Diyadin ilçesinde, bakın, yaşları 15 ve 16 olan Muhammet Aydemir ve Orhan Arslan'a yönelik katliam hâlâ adalet bulmadı, yine yargı harekete geçmedi. Hakkâri'nin Derecik ilçesinde katledilen 16 yaşındaki Özcan Erbaş için de yine adalet harekete geçmiyor. Hakkâri'nin Esendere beldesinde 29 Ekim 2020 tarihinde katledilen 61 yaşındaki Şerali Dereli hakkında da yine hareket etmiyor bu yargı.
Değerli arkadaşlar, daha bitmedi, devam ediyor, saymakla bitmiyor. Bakın, gizli soruşturma ve gizli tutanakla hukuk katlediliyor. Dosyalara erişim hakkı ortadan kaldırılmış durumda. Anayasa ihlal edilmiş durumda. Hâkim ve savcılar tarafsızlığını yitirmiş durumda. Yargı bu anlamda da sınıfta kalmış durumda.
Bakın, düşünce suçuna yaklaşım son derece problemli. Türk Ceza Yasası'ndaki Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı 50 bin tane dosya var, binlerce insan cezaevinde. Böyle mi yargı reformu yapacaksınız? Bu iktidar gözdağı veriyor gözaltına almakla birlikte. Bakın, yakın tarihte, sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in başına geleni bütün kamuoyu biliyor.
İçişleri Bakanı adaletin üzerinde ve sürekli "operasyon" diyor. Bakın, adalete müdahale ediyor, bu operasyonları da yargı eliyle yapıyor. Bakın, beğenmediği kararlara karşı gözdağı veriyor, yargının kararlarını tanımayarak suç işliyor, Anayasa suçu işliyor; buna saray ve küçük ortağı da destek veriyor.
Terörle Mücadele Yasası'ndan kaynaklı olan soruşturmalar ciddi şekilde bir hukuk katliamıdır. Bunu kesinlikle belirtmek lazım.
Kamu görevlilerinin işlemiş oldukları suçlar nedeniyle gerçek anlamda bir cezasızlık politikası vardır.
Bakın, size buradan soruyorum: On sekiz yıldır neredeydiniz Sayın Bakan? Peki, on sekiz yılda ne oldu da siz şimdi gelip hukuk reformundan bahsediyorsunuz? Paranız mı bitti, parayı mı tükettiniz? Peki, başka bir şey söyleyeyim: Dış politikada sıkıştınız mı? Yani bu halkın yararına hiçbir şekilde bir reformdan bahsetmediniz, etmeyeceğinizi de ben çok net bir şekilde size burada belirtmek istiyorum. Önce Süleyman Soylu ve sarayın yargı üzerindeki vesayetini kırın, ondan sonra gelin, yargı reformundan bahsedin. (HDP sıralarından alkışlar) Kesinlikle burada belirtmek istiyoruz: Bakın, yargı üzerinde çok ciddi bir şekilde bir vesayet söz konusudur.
Değerli arkadaşlar, partimize yönelik 16 bine yakın gözaltı var, 5 bine yakın tutuklama var. Bu hukuksuzlukları ortadan kaldırın, ondan sonra gelin bize yargı reformundan bahsedin.
Değerli arkadaşlar, bakın, Diyarbakır il binamıza baskın yaptınız ve kim bilir neler yerleştirdiniz, İstanbul il binamıza yasa dışı şekilde dinleme araçları koydunuz ve Van binamıza baskın yaptınız, Van binamıza şöyle bir not belirttiniz: "Selamünaleyküm, biz geldik." Bu bir aymazlıktır, bakın, bu eşkıyavari bir tavırdır. Biz bunu kınıyoruz, bu şekilde mi siz hukuk reformu yapacaksınız?
Değerli arkadaşlar, bu Hükûmetin hukuk reformundan bahsetmesi mümkün değildir. Bu nedenle de bütün bu yetkinliğini, meşruiyetini kesinlikle kaybetmiştir. Bu nedenle, biz, bütün halkımıza seslenmek istiyoruz:
Değerli arkadaşlar, öncelikle, tüm halkların katılımıyla 1921 Anayasası formatında demokratik bir anayasa; biz yapacağız. Bu bir. (HDP sıralarından alkışlar)
İki: Demokratik anayasanın ardından Kürt sorununun çözümünün sağlandığı yasal düzenlemeler ve yerel demokrasinin mutlak sağlanması; biz yapacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kiminle yapacaksınız?
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Üç: Tüm emekçilerin, yoksul halk kitlelerinin millî gelirden adaletli bir şekilde pay alacağı, güvence altına alınmış yasal düzenlemeler; biz yapacağız. Nettir bu. (HDP sıralarından alkışlar)
Dört: Demokratik eğitim sistemi, ana dilde eğitim hakkı, çocuk hakları, temel yasalarda demokratik ölçünün işlenmesini biz yapacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
Beş: Değerli arkadaşlar, çevre ve doğanın korunmasının teminat altına alındığı, hayvan haklarının sağlandığı yasal düzenlemeleri biz getireceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
Altı: Sağlık hizmetinde eşit paydaşlık ve eşit yararlanma hakkını biz getireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Yedi: Mülksüzleştirilen çiftçilerin tarım ve hayvancılık yapabilmeleri için önündeki bütün engellerin kaldırılması ve toprak reformunun sağlanmasını biz yapacağız değerli arkadaşlar.
Sekiz: Yurt içinde ve yurt dışında çatışma politikalarının terkedilmesi ve tüm dünya halklarıyla dayanışmayı biz getireceğiz, Halkların Demokratik Partisi iktidarı getirecek.
Bütün bunlar sağlandıktan sonra hukuk ve ekonomide reform mümkün olabilir. Bütün bunları sağlayacak olan iktidar, bu iktidar asla değildir. Halklarımız umutlarını yitirmesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)