| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 10.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün direnişteki işçileri selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Atlasglobal şirketi işçileri direniyorlar, selam Atlasglobal işçilerine. Bimeks işçileri direniyor; selam olsun Bimeks iççilerine. Vestel işçileri direniyor, selam olsun Vestel işçilerine. Soma işçileri, Ermenek maden işçileri direniyor, selam olsun Ermenek maden işçilerine. PTT işçileri işten atıldılar, direniyorlar; selam olsun PTT işçilerine. (HDP sıralarından alkışlar) Yüzlerce gündür direniş var. TÜVTÜRK işçileri -NAKLİYAT-İŞ'e bağlı- direniyorlar; selam olsun TÜVTÜRK işçileri. Urfa Polçakta direnen işçiler, selam olsun size. (HDP sıralarından alkışlar) Selam olsun Muğla'da, Milas'ta Kömürcüoğlu Çınartaşta direnen işçilere. Samsun Çorum Nakliyat Ambarında direnen işçiler, selam olsun sizlere. Uzel işçileri, selam olsun sizlere. Sinbo işçileri, sendikalı olduğunuz için atıldınız; selam olsun sizlere. Çorum'da Ekmekçioğulları Metal işçileri, selam olsun sizlere. (HDP sıralarından alkışlar) Her yer direniş alanı, her yer mücadele alanı.
Bugün burada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı bulunuyor. Umarım bu direnişleri kendisi de izliyordur.
Baktığımız zaman, direnişteki işçilerin tamamı ya sendikalı oldukları için işten atıldılar ya kıdem tazminatlarını, ihbar tazminatlarını alamadıkları için çadır kurdular ya da içeride kalmış ücretlerini alamadılar ve tabii ki işsiz işçiler olarak bugün direnişteler. Bunlar için acaba Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz? Size sormak istiyorum.
Bakın, Ermenek'te işçiler direndiler, karşılarına ya polis çıkıyor ya da alay komutanları çıkıyor. Bir de tabii, bu işçileri muhatap alan siz değilsiniz, nasıl oluyorsa İçişleri Bakanı oluyor. Öyle mi Çalışma Bakanı? Bir Çalışma Bakanımız var mı? Yani neden işçiler direndikleri zaman karşılarında alay komutanlarını buluyorlar, polisleri buluyorlar ya da "Ben bu sorunu çözeceğim, patronlarla görüşeceğim." diyen neden Süleyman Soylu oluyor, İçişleri Bakanı oluyor? Bu ülkede sadece ve sadece zor politikalarıyla mı bir şeyler halledilmeye çalışılıyor? İşçiler, emekçiler için bir tahayyülünüz var mı? Onu size sormak istiyorum.
Bakın, bu, iş cinayetleri kasım ayı tabelası. İş cinayetlerini, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi sadece gazetelerden derledikleriyle açıklıyorlar: 294 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu, daha önceki aylarda, pandemiden önceki aylarda yaklaşık yarı yarıyaydı. Yani pandemi sebebiyle işçiler ölüyor Sayın Bakan.
Covid-19'u meslek hastalığı sayacak mısınız hem hekimler için, sağlık emekçileri için hem de iş yerinde çalışan işçiler için? (HDP sıralarından alkışlar)
Bakın, Vestelde işçiler Covid-19'dan öldüler. Burada sayılan 294 işçinin 154'ü Covid-19'dan öldü. Bunlar iş yerine gitmeselerdi ölmeyeceklerdi ama iş yerindeler. İşçi sağlığı ve iş güvenliği iş yerinde yakalanılan hastalıklarla ilgilidir. Yani bir hekimin hastasına yaklaşmaması mümkün müdür? Maske, mesafe kuralına uysa bile, hekim, hastasına yaklaştığı zaman mutlaka temas ediyordur ve bu sebeple de yaşamını yitiriyordur.
Burada, yaşamını yitiren işçilerin isimleri var, onlar rakam değil. Sayın Bakan -lütfen, size de göstereyim- iş cinayetleri için çözüm bekliyoruz.
Bakın, bu insanlar bizlerden birileri: Ali Kırgın, 51 yaşında, İstanbul Başakşehir'de şantiyede iskelede çalışırken düşerek yaşamını yitirdi. Mehmet Metin, Düzce Standard Profilde taşeron olarak çalışıyordu, yaşamını yitirdi; çalışırken yaşamlarını yitirdiler, çalışırken öldüler. Mahmut Soylu, Ordu Fatsa'da orman işçisi, iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Mehmet Tuza, 23 yaşında, gencecik, Yalova'da çalışırken yaşamını yitirdi. Bakın, Hadi Polatkol, 44 yaşında, Hatay Dörtyol'da yaşamını yitirdi. Bir hekim, aile hekimi İzmir Urla'da, onlarca yaşamını yitiren hekimlerden, sağlık emekçilerinden birisi Doktor Cengiz Çil, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Ve burada, çok sayıda sağlık emekçisi var yaşamını yitiren Covid-19 sebebiyle.
Bunların sorumlusu kötü yönetim, yönetemiyorsunuz. Suçu halka yüklediniz, insanlara yüklediniz, yükü de bu insanlara yüklediniz; sorumlusunuz.
Umuyorum ve diliyorum ki bundan sonra gerçekçi adımlarla iş cinayetlerine ve pandemiye bağlı olarak başka insanlar yaşamlarını yitirmesinler diye çözüm üretirsiniz.
Sayın Bakan, bilmem biliyor musunuz, Türkiye'de bir hayalî istihdam sorunu var. Sürekli olarak her sene istihdamı geliştirmek için projeler yapıyorsunuz ve verdiğiniz teşvikler -ki bunlar milyarlarca, on milyarlarca liralık teşvikler- sermayeye gidiyor ama size soruyorum: İstihdamı artırabildiniz mi? TÜİK'e sorarsanız işsizlik düştü tabii. Bugün gene açıklandı -sanırım- eylül rakamlarına göre işsizlik düştü. Yani insanlar umudunu yitirip iş aramaya gitmeyince işsizlik de düşüyor, ne güzel! O zaman arkasını hiç aramayalım, bekleyelim; belki bir gün hiçbir insan iş aramaya çıkmaz, o zaman bizde hiç de işsizlik olmaz, işsizliği sıfırlamış oluruz, siz de çok başarılı bir bakan olmuş olursunuz!
Şimdi, gelir ile istihdam arasında zaten bir pamuk ipliği vardı. Bu pamuk ipliği özellikle azgınca yürütülen neoliberal politikaların sonucunda zaten kopma noktasına gelmişti, pandemiyle birlikte tamamen koptu. Şimdi, gelir ile istihdam arasındaki bu bağ koptuğu zaman insanlar ağaç kabuğu mu yiyecekler? Ya, insanlar ağaç kabuğu yemeye terk ediliyorlar, insanlar iş bulamıyor. O zaman ne yapacaklar? Bunu oturup düşünmemiz gerekiyor ve buna bir çare, çözüm bulmamız gerekiyor.
Bizim bu soruna bir çözümümüz var, bu sorunu çözebiliriz. Bu sorunu çözebilmemiz için bu bütçe tasarruflarındaki anlayışı değiştirmemiz gerekiyor ve sermayeden yana olan bu hizmet anlayışını terk edip halkçı bir hizmet anlayışını ortaya koymamız gerekiyor ve özellikle, iş bulamadığımız, istihdam edilemeyen herkese bir temel gelir tanımlaması yapmamız lazım çünkü -dün anlatmıştık- burada bu vergiler, bu bütçeyi oluşturan gelirlerin neredeyse yüzde 80'ine yakını, yüzde 73'ü, dolaylı vergi dediğimiz halkın tükettiği kaynaklardan oluşuyor. Dolayısıyla, halkın bütçesini neden sermayeye peşkeş çekiyorsunuz? Neden kamu-özel iş birliği projelerine, beşli çetelere bu paralar gidiyor? Onun yerine, temel gelir sağlamalıyız ve halkın, elektrik, su, doğal gaz gibi temel ihtiyaçlarını ücretsiz olarak halka sunabilmeliyiz. Unutmayın ki bunlar emek gücünün yeniden üretimi için gerekli olan şeylerdir.
Bakın, geçen, Derin Yoksulluk Ağı'nın bir "tweet"ini gördüm, diyor ki: Koah hastası bir çift, 2'si de koah hastası ve elektrikleri kesildiği için makineye bağlanamıyorlar, komşularından elektrik alıyorlar. Komşuları pandemiye yakalandığı için bu sefer komşularından da elektrik alamıyorlar, makineye de bağlanamıyorlar. Siz, insanları havaya muhtaç hâle getirdiniz Sayın Bakan. Havaya muhtaçlar, elektrik olmadığı için nefes alamıyor insanlar, elektriğe erişemiyor yoksullar. Dolayısıyla, bizim, bu sorunların çözümünü bulmak için çaba harcamamız lazım.
Asgari ücret şu anda görüşülüyor. Asgari ücreti kimler görüşüyor diye baktığımızda, o masada işçileri temsil eden kimse neredeyse yok. Hatta TÜRK-İŞ Başkanı dedi ki: "Biz, boşuna buraya geliyoruz, gelmek de istemiyorum çünkü sermaye ile Hükûmet oturuyorlar, asgari ücreti belirliyorlar."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Yoksulluk sınırı 8.197 iken, açlık sınırı 2.516 iken, asgari ücretin en az yoksulluk sınırının yarısı kadar olması gerekmez mi? Gerekir. 10 milyon insan asgari ücret ve altında çalışıyor, milyonlarca insan işsiz, 3.3 milyon insan hiç asgari ücreti bile alamıyor. Bunlara bir çareniz, çözümünüz var mı? Bunu mutlaka çalışmamız gerekiyor. Asgari ücretin belirlenmesinde daha demokratik bir yol izlememiz gerekiyor.
Ekonomi politikası açısından siz aslında toplumu böldünüz: Zenginler ve yoksullar arasında böldünüz; 4/A'lılar, 4/B'liler, 4/C'liler gibi böldünüz; asgari ücretliler, mülteci işçiler, asgari ücret alamayanlar, gündelik çalışanlar olarak böldünüz. "Ev işçileri" derseniz, pandemi döneminde hiçbir kaynağa erişemediği için açlıkla karşı karşıya kaldılar. Kadın işçiler, erkek işçiler olarak böldünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Selamlayın efendim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dolayısıyla, bizim, bu çalışma tablosuna dair olarak karşımızda gerçekten çalışma yaşamını düzenleyecek bir bakanlığa ihtiyacımız var. Bana göre, bu torba bakanlık bu işi yapamıyor, çalışma yaşamına dair en ufak bir çaba içerisinde olduğunuzu kesinlikle göremiyoruz. Meslek hastalığı konusunda, aynı şekilde, iş yerlerinde iş cinayetleri bu kadar çok artarken, meslek hastalıkları bu kadar artmışken hiçbir çaba harcamamanız, müfettişleri iş yerlerine göndermemeniz gerçekten cinayet anlamına geliyor.
Diliyorum ki bu bütçe tartışmaları en azından önümüzdeki dönem için daha gerçekçi, halkın bütçeye erişmesine, halkın, toplumun refahına hizmet etsin ve biz başka bir Türkiye'de yaşayalım çünkü Türkiye'de gerçekten başka bir anlayışa ihtiyaç var.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)