GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:28
Tarih:11.12.2020

HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, dün burada iki tane sunum yapıldı. Onlara birkaç şey söyleyerek geçmek istiyorum çünkü bütün bakanlıkların bütçeleri aslında birbirini tamamlayan "puzzle"lar gibi; sermaye istiyor, bakanlıklar büyük bir emekle bunları çıkarmaya çalışıyor. Bakan şunu söyledi: "Eğer bu halkı ve doğayı zehirleyen enerji yatırımlarını yapmazsak lambalarımız üç gün, beş gün, on gün kapalı kalır." açıklaması yaptı fakat yaptığı açıklamaların içerisinde, yok olan tarım alanlarına dair bir tane bile cümle yoktu, yok olan sulara dair bir cümle yoktu "Şu yatırımı yaparsak şu kadar orman kaybolur, şu kadar su kaybolur." diye tek bir cümle yoktu; varsa yoksa kâr ve bunun üzerine kurdukları bir model.

Yine, termik santrali bize bir yatırım olarak sundu, bir taraftan da, aynı cümle içerisinde de fosil yakıtların kullanımının ortadan kaldırılmasını hedeflediklerini söylemişti, böylesine tutarsızlıkla dolu bir sunum yaptı. Nükleer santrali yani zehri, bir ihaneti, bir suçu bize burada bir vaat olarak sundu.

Yine, diğer Bakan da sunumun içerisinde -zannedersiniz ki bambaşka bir dünyadan, başka ülkeden değil, başka bir dünyadan geldiğini düşünürsünüz- sendikalaşmanın önünü açtığını söyledi. Ya, bugün Türkiye'de sendikalı olmak bir suç, sendikalı oldu diye işçiler patır patır işten atılıyor. Çayırova Baldur Süspansiyon işçileri, PTT işçileri Çorum'da; metalde, işçiler ve benzeri ve benzeri... Şimdi dolayısıyla böylesi bir tabloyla karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlar, dün Samsun'da bir insanımız "iş ve aş" diyerek intihar etti. Bu intihar ilk ve son değildi, yüzlerce insan bu koşullarda, bu AKP-MHP koalisyonunun, saray koalisyonun yönetimi altında ancak ve ancak ölümü çare olarak bulmak zorunda kaldı; çok üzülerek bunu belirtiyorum. Bu arkadaş İstanbul'da esnaftı, iflas etti ve aldığı kredileri ödeyemez hâle geldi, aldığı kredileri ödeyemez hâle gelmesinden kaynaklı intihar etmeyi seçti. Evet, bu iktidar halka düşman, doğaya düşman, emekçiye, esnafa düşman bir iktidardır. Dolayısıyla gerçek olan şey burada sunulan tozpembe tablolar değil, işte, halkın her gün yaşadığı gerçek tablodur.

Bakın, değerli arkadaşlar, 2002 yılında konut, taşıt, ihtiyaç kredileri kapsamında toplam 6,6 milyar kredi kullanılmış, 2019 yılındaysa bu oran 618,5 milyar TL'ye çıkmış; aradaki farkı düşünün değerli arkadaşlar. Sadece 2020 yılının içerisinde, eylül dönemine kadar 739.756 kişi kredi borcunu ödeyememiş.

Yine, 2002 yılında 6,6 milyar TL hane borcu var, hane başına düşen borç. Bu oran, 2019'da 618,5 milyara çıkıyor, 2020'de Eylül ayı itibarıyla 836,8 milyara çıkıyor; aradaki farkı görün. Son bir yıl içerisinde, kredi borçlusu sayısı 2 milyon 268 bin kişiye çıkmış durumda değerli arkadaşlar.

Evet, şimdi bu tablo içerisinde Karadeniz'e bakacağız; DOKAP yani Doğu Karadeniz'i Kalkındırma Projesi. Bu proje, aslında Doğu Karadeniz'i bitirme, Doğu Karadeniz'i sermayeye peşkeş çekme projesidir. Bu proje ne yapıyor? 2 tane şey yapıyor bu proje: Birisi, Karadeniz'i Arap turizmine peşkeş çekmek, Arap sermayesine peşkeş çekmek, Katar sermayesine peşkeş çekmek, bunun için inşaat projeleri yapmak. Bir diğeri de Yeşil Yol Projesi ki bu Yeşil Yol Projesi, Danıştay tarafından durdurulmasına rağmen sürdürülüyor. Bunun içerisinde ne var? Restoranlar var, benzinlikler var, var da var; ne ararsanız içerisinde var fakat bunlar daha başlangıç, şu anda 38 tane proje var. Peki, sonrasında ne var? DOKAP, Rize'de 19 milyon 755 TL maliyetli Çay Çarşısı Projesi yapmış. Yine, çay üreticisine destek vermek yerine, çay alanlarını revize etmek yerine -paraları akıttığı yerlere bakın- ÇAYKUR'un teknolojisini geliştirmek yerine, çay bahçelerini yenilemek yerine tam olarak yaptığı şey parayı şirketlere çarçur etmekten başka hiçbir şey değil. 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında toplam 309 milyon TL yine bu şirketlere, bu projelere aktarılmış değerli arkadaşlar; yani bütün bu yıllarda AKP, bölgedeki şirketlerini boş bırakmamış, ceplerini hep sıcak tutmuş.

Şimdi, bu koşullarda yani Rize'nin en büyük kaynaklarından bir tanesi çay, Karadeniz'in en büyük kaynaklarından bir tanesi çay ve fındık. Yine biliyorsunuz, fındığı İtalyan Ferrero şirketine ihale ettiler, peşkeş çektiler. ÇAYKUR da her yıl zarar ediyor yani ÇAYKUR çayını satamıyor, çayını satmaması için de AKP'li bürokratlar ellerinden geleni yapıyorlar. ÇAYKUR çayını satamasın ki özel şirketler pazar hakimiyetini artırsın, kârlarını artırsın, belki ÇAYKUR'u satmak için bir bahane oluşsun.

Şimdi, aynı şey Konya için de geçerli. Yani Konya'da biliyorsunuz, kalkınma projesi var. Konya Türkiye'deki 25 akarsu havzasından birisi yani burası da büyük bir kuraklık altında, 350 civarında obruk oluşmuş durumda. Burada, Türkiye'nin yeraltı sularının üçte 1'ini barındıran Konya Ovası'nda yeraltı suları tümüyle kontrolsüz kullanmaktan kaynaklı yok olmakla karşı karşıya. Peki, iktidar ne yapıyor? İktidarın yaptığı şu: Havalimanı yapmak, üçüncü köprü yapmak, Osmangazi Köprüsü yapmak ve 5'li çeteye para aktarmak; yaptığı tam olarak bu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - 5 artı 2.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Evet, bu proje, bu bütçe üçüncü sınıf bile belki de tanımlanamayacak bir şirketin rant bütçesidir ve her bir bütçe esas olarak halkı yoksullaştırma, halkı işsizleştirme projesidir. Burada bir kötü üretim söz konusu falan değildir, burada bir hata söz konusu falan değildir, burada düpedüz bir tercih vardır; sermayeden, ranttan ve kârdan yana bir tercih vardır. Dolayısıyla biz buradan AKP iktidarına seslenmiyoruz, biz buradan doğrudan halkımıza sesleniyoruz: Bu mücadele alın teri ile alın terinizi çalanların mücadelesidir, bu mücadele yalan ile hakikatin mücadelesidir, bu mücadele faşizm ile özgürlüğün mücadelesidir, bu mücadele çürümeye karşı yeşilleşmenin, yeşilin mücadelesidir değerli arkadaşlar.

Halkımıza buradan bir kez daha sesleniyoruz: Biz Halkların Demokratik Partisi olarak, halka bütçe ve halk iktidarı mücadelesini yükseltiyoruz. Gelin, hep birlikte emekle, cesaretle ve kararlılıkla bu yalan ve talan düzenini, bu haramilerin saltanatını yıkalım. Bizim buna gücümüz var, halk iktidarını kurabiliriz, hep birlikte bu zulüm ve faşizmden kurtulabiliriz diyorum.

Hepinizi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)