GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:29
Tarih:12.12.2020

HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

(HDP sıralarından "Sağlık Bakanını oyalıyorlar, dinleyemiyor." sesleri)

BAŞKAN - Efendim, Oya Hanım, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinde konuşacak, sıkıntı yok.

Buyurun.

OYA ERSOY (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Halkın yoksulluk, işsizlik ve virüsün pençesinde olduğu bir dönemde 2021 bütçesini görüşüyoruz. Peki, bu bütçenin bundan önceki, ondan önceki, hatta on yedi yıl önceki bütçelerden bir farkı var mı? Hayır, yok. "Açım." diye sokaklarda bağıran esnafın, emekçinin sesine, İstanbul Esenler'de zabıtalar tarafından tezgâhı dağıtılırken çığlık atan, "Tezgâhımı verin." diyen çocuğun çığlığına bir cevap var mı bütçede? Hayır, yok. Peki, SMA hastası çocuklar bu bütçede var mı? Yok. Ama çocuğunun sağlığını isteyen, onun için mücadele eden anne, babasının karşısına geçip "Demagoji yapma." diyene bu bütçede pay var. Demiryollarına kamusal denetim yok ama Çorlulu ailelere "Şov yapma." diye dikilenlerin bütçesi burada var. Köylüye, çiftçiye bütçe yok ama toprağını savunan Çapaklı köylüsünün karşısına Jandarmayı dikip tarlalarını işgal edenlere bütçe var. Sağlık çalışanlarına, sağlığa bütçe yok ama şehir hastanelerinin borçlarını ödemeye gelince bütçe var. Ülkede halkın çıkarına ne varsa bütçede o yok ama sermayenin, sarayın çıkarına ne varsa bütçede de var. Bu bütçe halkın değil "Egemenlik kayıtsız şartsız sarayın ve sermayenindir." diyenlerin bütçesidir.

Evet, Genel Başkanınız şöyle bir laf etti geçenlerde: "Ülkemiz on sekiz yıl öncesine göre hayal dahi edilemeyecek bir yerde." Evet, doğru söylüyor Genel Başkanınız. On sekiz yıl geçmiş hâlâ adalet reformundan bahsediyorsunuz. On sekiz yılın sonunda kutuplara bölünmüş bir toplum, birbirinden nefret eden siyasi pozisyonlar yarattınız. "Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil hepsinin sorunudur, benim de sorunumdur." diyen sizin Genel Başkanınızdı. Aynı Genel Başkanınız bugün "Ne Kürt sorunu ya, bu ülkede Kürt sorunu yoktur." diyor.

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - PKK sorunu var.

OYA ERSOY (Devamla) - On sekiz yılın sonunda, dünyada barışın sağlanması için uğraşan bir ülke yerine, dünyanın neresinde bir kargaşa varsa savaş baltasıyla koşan bir devlet yarattınız. (HDP sıralarından alkışlar) On sekiz yılda işsizlik 9,6 milyona ulaşmış, dış borç 129,6 milyar dolardan 431 milyar dolara çıkmış ama siz IMF'ye olan borçlarınızı bitirdiniz değil mi? Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa 2'ncisi olmuş, nüfusun yüzde 20'si kazancın yarısını alıyor. Doğru, birilerinin hayallerini gerçek yaptınız ancak onlar halkın hayalleri değil; onlar, AKP'li ve MHP'lilerden oluşan bir avuç ayrıcalıklı sınıfın, yandaş ve yalaka patronların ve faiz lobisinin hayalleri; sizin gerçekleştirdiğiniz hayaller bunlar.

Faiz ödemelerinde rekor kırdınız. On sekiz yılda, bütçeden yapılan faiz ödemesi 492 milyar dolar, bütçede bu yılın faiz ödemesi 179,5 milyar. Peki, anapara ne? Anapara yok. Bütçeden en büyük payı eğitime ve sağlığa değil, borçlara ve faizlere ayırmışsınız. Yeni bir bakanlık kurun, adını da "FÖB" olarak koyun yani "Faiz Ödeme Bakanlığı" yaratın. (HDP sıralarından alkışlar) Sizin gittiğiniz yol, halkımızın başına yeni bir "Düyun-ı Umumiye" yaratma, bunu musallat etme yoludur; uyarıyorum sizi.

Gelelim, halkın diğer yarısının yani biz kadınların hayalleri için on sekiz yılda ne yaptınız? On sekiz yılda bu ülkeyi "Kadın-erkek eşitliği fıtrata aykırıdır." diyenler yönetti. Bakın, ne oldu tabloda? Kadına yönelik şiddet arttı, kadın cinayetleri arttı, taciz arttı, çocuk istismarı arttı, erkeklerden korunma talebi isteyen kadınların sayısı 2 milyona yaklaştı. Meclisteki kadın sayısıyla övünüyorsunuz ya, unutmayın o, sizin sayenizde değil, kadın hareketinin gücü ve HDP sayesindedir. (HDP sıralarından alkışlar)

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Hadi oradan!

OYA ERSOY (Devamla) - Düşman bellediğiniz Kürt halkı size ders veriyor, kadına şiddet ve kadın cinayetleri ayıp değil, suçtur. Kadınlar adına buradan soruyorum: Pandemi döneminde kaç kadın, erkekler tarafından katledildi? Kaç kadın şiddete uğradığı için kolluk güçlerine başvuru yaptı? 6284'ü etkin uygulamak için aldığınız önlemler nelerdir?

Gelelim, on sekiz yılda yarattığınız yıkımın göze görünür hâline yani doğa katliamlarına. Bakın, bunlar hayal edilebilir mi? Ne doğa ne tarihi yapı ne de kültürel miras dediniz, yağma ve talanda sınır tanımadınız. Tereddüt bile etmeden bu toprakların ve insanlığın on iki bin yıllık tarihi Hasankeyf'i sular altına gömdünüz; işte, öncesi ve sonrası fotoğrafı.

Dipsiz kuyu, define aradınız ya! Hayal bile edilemezdi, Dipsiz kuyuyu bu hâle getirdiniz.

İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Dipsiz Göl...

OYE ERSOY (Devamla) - İşte, HES'lerle katlettiğiniz Karadeniz dereleri; Cerattepe buyurun, Uzungöl buyurun, Fırtına Vadisi burada ve memleketim Kaz Dağları ve Kuzey ormanları buyurun, getirdiğiniz hâl budur. Bu doğa yıkımını tahmin etmeye tabii ki kimsenin hayal gücü yetemezdi, nereden yetsin?

Bu yıkımı engellemek için üniversitesinden çıkıp memleketin dört bir tarafını dolaşarak bilgisini paylaşan ve doğa katliamının karşısında mücadele eden herkesle omuz omuza mücadele eden, birlikte mücadele eden ve şimdi tutuklayıp cezaevine koyduğunuz Hocamız Beyza Üstün'ü ve tüm mücadele arkadaşlarımı buradan bir kez daha saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Deresine, suyuna sahip çıkarken öldürülen Hopa'nın Hocası Metin Lokumcu'yu ve geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz, Kuzey Ormanları savunmasının öznesini saygıyla anıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Şimdi dünya, sizinle birlikte aynı iktidarlar tarafından neoliberal politikaların yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıya: İklim krizi, deprem, pandemi, sel. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Pandemide doğa talanına hız kesmeden devam ettiniz, Kanal İstanbul Projesi'nin ilk ihalesini yaptınız. Maden şirketlerine, enerji şirketlerine sayısız avantajlar getirdiniz. HES'lerle Karadeniz'i tükettiniz, şimdi JES'lerle, RES'lerle Ege'yi katletmeye çalışıyorsunuz. Adı temiz enerji, kirli organize enerji. Yine, kamu kaynaklarının şirketlere aktarılması var. Tarım arazilerinin yani zeytinliklerin katledilmesi var ama yıkım bununla sınırlı değil.

Bakın, bu projelere kredi veren Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası bile JES'lerin depremi tetikleyeceğini söylüyor. Yer üstü yetmedi, yer altına saldırıyorsunuz. Bir çakıl taşı için "Ölürüz de vermeyiz." diyenlere sesleniyorum: Haberiniz var mı, bu ülke topraklarının yüzde 10'u "maden ruhsatı" adı altında satıldı? Sadece bir örnek: Tokat Erbaa, Amasya Taşova. Bölgenin içme suyu kaynaklarının yüzde 60'ının bulunduğu bölge burası ve bu güzelim yerde siyanürlü, sülfürik asitli altın, bakır işletmeciliği yapmaya çalışıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, şimdi AKP'nin salgınla yönetimine geleceğim, zaman kalmadı tabii ki. Zaten yaptıklarınızı anlatmak gerçekten hiçbir şekilde günlere sığmaz.

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Doğru söylüyor, o kadar çok şey yaptık ki.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yaptığımız hizmetleri, değil mi?

OYA ERSOY (Devamla) - Yıkımı, yıkımı; yıktığınız ülkeyi.

Şimdi, salgının ilk günlerinden itibaren tüm sorumluluğu halka, mücadeleyi sağlık çalışanlarının sırtına yüklediniz. Tabii, sizin amacınız devleti şirket gibi yönetmek ya; evet, şirket gibi yönettiniz ve hastaları müşteri, hastaneleri ticarethane olarak gördünüz.

Sayın Bakan, herkese eşit, nitelikli, parasız, ulaşılabilir sağlık hizmeti sağlamak sizin görevinizdir.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Yaptık, herkese eşit, parasız sağlık hizmeti verdik, vermeye devam ediyoruz.

OYA ERSOY (Devamla) - Sağlık çalışanları tükeniyor ve Covid-19'u meslek hastalığı olarak kabul etmek için daha neyi bekliyorsunuz? (HDP sıralarından alkışlar)

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Hatay'da, İzmir'de, Maraş'ta ormanları niye yaktınız?

OYA ERSOY (Devamla) - Evet, çok başarılısınız Sayın Bakan; sürecin başından itibaren sağlık hizmetinin yönetiminde değil ama algı yönetiminde çok başarılısınız. (HDP sıralarından alkışlar) Her gün yaptığınız açıklamalarla istatistik biliminin aklıyla oynadınız.

Şimdi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Uzatmanızı verdim, bitti.

OYA ERSOY (Devamla) - Vermediniz uzatmamı.

BAŞKAN - Verdim, verdim.

OYA ERSOY (Devamla) - Hayır, vermediniz.

BAŞKAN - Vermedik mi?

OYA ERSOY (Devamla) - Vermediniz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Başkanım, daha yeni konuşması bitti.

BAŞKAN - Açalım mikrofonu.

Kusura bakmayın, dalmışım, vermemişim.

OYA ERSOY (Devamla) - Evet, son söz olarak, bir ülkenin gelişmişliğini gösteren nedir; açık veren bütçe mi, fazla veren bütçe mi? Cumhurbaşkanının kullandığı kaşığın altın olması mı, sokakta çöpten beslenmeye çalışan çocukların varlığı mı?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) -Yalan, yalan, yalan, yalan...

OYA ERSOY (Devamla) - Hasan Âli Yücel'in Köy Enstitüsü mü, Cübbeli'nin yanmaz kefeni mi? Bir avuç azınlığın lüksü ve şaşaası mı, yoksa bütün toplumun mutluluğu mu, huzuru mu, refahı mı?

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Yalancı!

OYA ERSOY (Devamla) - On sekiz yıllık bütçelere bakarak bunlara çok rahat yanıt verebiliriz ve bilin ki Türkiye'nin tarihsel ilerlemesinde siz bir anomalisiniz ve tarihin o sayfaları arasında tarih olacaksınız, hazırlanın diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)