| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 12.12.2020 |
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, meramımızı Bakana anlatacağız çünkü özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakan Bey'le yarım kalmış bir konuşmamız var. Ben böyle ara ara bakarak tam o geldiğinde o konuyu açacağım.
Ülkemizin değil sadece, dünyanın birinci gündemi pandemi.
BAŞKAN - Açabilirsiniz o konuyu Sayın Bakan geldi.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Sevindim.
Ülkemizin ve dünyanın birinci konusu pandemi. Yılın ilk günlerinde insanlarımız sosyal medyada özellikle, daha çok nasıl korunmamız gerektiğine ilişkin duyurular yapıyorlardı, paylaşımlar yapıyorlardı ama bugün -hepinizin sosyal medyası vardır, özellikle Facebook'u açın bakın- herkes ya yakınının ya eşinin dostunun vefat haberini paylaşır hâle geldi. Maalesef, ülkede ve dünyada korkulan oldu.
Tabii, böylesi dönemlerde en çok ilgide olan kişi de Sağlık Bakanı. Sağlık Bakanı akşam televizyona çıktığında onu ilgiyle izliyor tüm toplum. Özellikle ilk dönemlerde, pandemi vakalarının Türkiye'ye geldiği ilk dönemlerde, özellikle Bakanın sempatik davranışları, hekim kimliği üzerinden bir ilgi vardı Sayın Bakana ama pandemide sayılar artmaya başlayınca, kaos çıkmaya başlayınca Sayın Bakan da bir anda o sempatik hâlinden tipik siyasetçi hâline döndü. Belki de -o gün Plan ve Bütçede söylemiştim onu- hekimlik kimliğinden ziyade siyasetçi kimliğini daha çok ön plana aldı. Bir başarı hikâyesi, bir başarı öyküsü yaratmanın derdine düştü. Sağlık yönetiminden daha ziyade siyasi bir başarının hedefine döndü. Algı yönetiminin içerisine girdi, PR çalışmalarına girdi -sanırım ekibi de bu konularda başarılı- hemen hemen her gün Sağlık Bakanının bir köşe yazarını aradığını ve konuyla ilgili bilgi aktardığını duyduk. Neydi Sağlık Bakanını ilgilendiren husus? Aslında, bu ülkeyi bu pandemi döneminde kaosa itmemek, topluma güven vermek. Örneğin maske sorununda bu ülke iki ay kaos yaşadı, iki ay boyunca insanlar maskeye ulaşamadı. Hatırlayın, SMS gönderildi, "E-devletten alabilirsiniz." dendi, hatta 65 yaş üstünün evine, sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde maske ve kolonya gönderdi Cumhurbaşkanı tarafından. Ancak, Sayın Bakanımız o gün ne diyordu? "Yoğun maske var elimizde. 60'a yakın ülkeye biz maske gönderiyoruz." Hükûmet hep bir ağızdan "Avrupa felaket yaşıyor ama bizde hiçbir şey yok, dünya bize hayran." diyordu o günlerde.
Hemen arkasından grip aşısı tartışmaları oldu. Bir eczacı olarak grip aşısında yaşanacak şeyleri tahmin ettiğim için o dönemde Sayın Bakanlığa yazı yazdım ve CİMER'e de yazı yazdım "Kaç tane aşı ithal ediyorsunuz?" diye. CİMER'den gelen cevap şuydu: "Grip aşısına ilişkin sayı veremeyiz çünkü bu ticari sırdır." İran 7,5 milyon grip aşısı temin etmişken bizim Sağlık Bakanımız dün 3 milyon hedefine doğru gidiyoruz." diye ifade etti. Ben niye söyledim onu? Çünkü grip aşısının erkenden sipariş verilmesi gerekiyordu, tedarikini önceden yapmamız gerekiyordu.
Bugün yine yürütememenin bir göstergesi, elindeki aşıyı bile bitirmiş değil, kronik hastalar hâlâ maalesef aşıya ulaşamıyor. Buradaki sıkıntı ne? Sayın Bakan siyasetin büyüsüne, belagatin şehvetine kapılmış durumda, ondan bir türlü çıkamıyor, bilimi politikanın aleti hâline getirdi.
Son olarak da PCR'la ilgili bir tartışma vardı, PCR'la ilgili bir genelge yayınladı çünkü vatandaşlarımız hastanede Covid testini yaptıramaz hâle geldi gerek yoğunluktan gerekse endişesine rağmen yeni protokol gereği yapılmamasından kaynaklı. Ama özel hastanelerle ilgili şöyle şikâyet gelmeye başladı: "PCR testi 350 liraya yapılıyor." Ben de Sayın Bakana dedim ki: "Sayın Bakan, sizin kurucusu olduğunuz hastane de dâhil olmak üzere 350 liraya yapılıyor bu." Sayın Bakan biraz önce yaptığım eleştirilerden daha ağır eleştiriler yapmama rağmen hemen bir şahin edasıyla "Yalan söylüyorsun." dedi bana. Arkasından "Sayın Bakan, ben kendim aradım, elimde belgeler var." dememe rağmen, Sayın Bakan ikinci defa "Yalan söylüyorsun." dedi. Nedir Bakanın bu endişesi? Sayın Bakan Sağlık Bakanlığını kendi hastanesi gibi yönetiyor, bir şirket edasında yönetiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Yanına Bakan Yardımcılarını alması yetmiyormuş gibi, o şirket mantığıyla Bakanlığına değil, kendisine değil, hastanesine laf gelince hemen şahin kesiliverdi. Ve sonuç itibarıyla bunun doğru olduğunun ifadesi olarak ertesi gün bir genelge daha yayınladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Bitiriyorum.
O genelgede, özel hastanelere "Fahiş fiyatla, 250 liranın üstünde ödeme aldıysanız bunu iade edin." dedi. Biz de bunu duyurduk, Sağlık Bakanının böyle bir müdahalesi oldu çünkü Bakan, yönetecek. Ancak Bakanının o gün "Yalan söylüyorsun." dediği şeyi o zaman, şikâyetler gelince anladık. Turkuaz tabloda yaptığının aynısını kendi hastanesinde yapıyor. Ne yapıyor? Vatandaş diyor ki: "Ben gittim size 'Test yaptıracağım.' dedim. Bana test yaptırdınız -bir hemşire tarafından- ve 350 lira aldınız, paramı iade edin." "Hayır, siz muayene olmuşsunuz." diyor. Hasta diyor ki: "Ya, ben muayene olmadım, görmedim bile." "Hayır, bizim belgelerimiz o." diyor. Yine rakamlarla oynayarak vatandaşı kandırmışsınız.
Velhasıl, süre yetmiyor Sayın Bakanım, buradan size birkaç sözüm var: Halk sağlığı için çabalayan ve bu konuda fedakârlık yapan sağlık emekçilerinin haklarını verin, "Hakları ödenmez." dediğiniz sağlıkçıların haklarını verin; çalışanlara ilişkin, özellikle sağlık teknisyenlerine ilişkin atamaları bir an önce yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Ve sizin bugün, aşılar dâhil olmak üzere, corona aşısı dâhil olmak üzere ülkede yarattığınız güvenden kaynaklı bu vatandaşa özür borcunuz var Sayın Bakanım, özür dileyin. (CHP sıralarından alkışlar)