GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:30
Tarih:13.12.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA KORAY AYDIN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2021 yılı bütçesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidarının yıllar yılı ezberi hâline gelmiş bir söylemi var: "Bizden öncekiler hiçbir şey yapmadılar." Bu, neredeyse ana söylemleri hâline gelmiş durumda. Deprem olur, aynı söylem; sel olur, aynı söylem; yol açarlar, aynı söylem; tünel açarlar, aynı söylem. AK PARTİ sözcülerine göre, Türkiye'de AK PARTİ'den önce yol yoktu, tünel yoktu, havalimanı yoktu. Sanırsınız, Türkiye, AK PARTİ öncesi Taş Devri'ni yaşıyordu. İktidarın bu inkârcılığını asla kabul etmiyoruz.

Değerli AK PARTİ'li arkadaşlar, sizden önceki hükûmetler ne mi yaptı? Sizin sattıklarınızı yaptı. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Siz ne yaptınız? Uçulmayan havalimanları, geçilmeyen köprüler, gidilmeyen otoyollar yaptınız. Yanlış anlaşılmasın; hiç geçilmiyor, hiç uçulmuyor değil ama müşteri garantisine asla erişilemiyor. Bu yüzden de hazine düzenli olarak zarar ediyor. Yapılan duble yollar iyi yapılamadığı için sürekli inşa hâlinde. Bu yüzden kazalar oluyor, can ve mal kaybına uğruyoruz. Sizin zaten iktidar olarak yaptıklarınızı anlatma sorununuz yok. Yasama, yürütme ve yargı derken basını da zaten tek sesli hâle getirdiniz; tek adam rejimine uymayan ve tek sesliliği bozan basının sesini de zaten anında kısıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, geçenlerde modernize edilen Sivas-Samsun demir yolu açılış töreninde konuşan Sayın Cumhurbaşkanımız "Göreve geldiğimizde patates deposu olması tartışılan Bolu Tüneli'ni açmak bize nasip oldu." dedi; güler misin, ağlar mısın! Koskoca Cumhurbaşkanı "Siyaset yapacağım." diye açıkça gerçekleri kapatıyor. O zamanlar "Patates yapalım." önerisini getiren kişi AK PARTİ'nin Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz idi. Üstelik öneri götürdüğü bölüm de daha önce açılan ve çökme nedeniyle güzergâh değişikliğine gidilen, kullanılmayan tünelin atıl kalan bölümü idi. Ben Bakanlığa geldiğimde projeyi sahiplenip devam ettirdim ve hedef koydum; hedefimiz 2002 yılı sonunda tüneli açmaktı. AK PARTİ Hükûmeti tüm bu projeleri kendisine mal etmek için bir süre durdurdu, şantiyeleri kapattı; tıpkı diğer projelerde olduğu gibi, örneğin, Karadeniz Sahil Yolu'nda olduğu gibi. Daha sonra çalışmalar başladı ve nihayet Bolu Tüneli 2007 yılı Ocak ayında açıldı yani işi durdurarak açılışı tam iki yıl geciktirdiniz. Demek ki siz bitmek üzere olan Bolu Tüneli'ni sadece ve sadece tamamladınız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tıpkı Bolu Tüneli gibi iktidarın kendine mal ettiği Marmaray Projesi'ne de değinmek istiyorum. Demir yoluyla kıtaları birleştiren ve asrın projesi olarak takdim edilen Marmaray Projesi'nin kredi temini, müşavirlik ve mühendislik hizmetleri ile inşaat ön ihalesi 57'nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde gerçekleştirilmiştir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Evet, yani proje sizden önce başlatılmış; bir proje değil. Sizin projeyle ilgili kalan kısmında, sadece onu hayata geçirdiğiniz gerçeğini asla unutmayın. 15 Temmuz 2000 tarihinde onaylanan 41 milyar Japon yeni tutarındaki kredi anlaşmasının altında benim de Bayındırlık ve İskân Bakanı olarak imzam var, o zaman ki bütün Kabinenin imzası var. 15 Şubat 2000 tarihi ve 23965 sayılı Resmî Gazete'ye bakabilirsiniz. İsimleri âdeta yok sayılan, 57'nci Cumhuriyet Hükûmetinin Ulaştırma Bakanları, Sayın Enis Öksüz ve Sayın Oktay Vural başta olmak üzere projeye emeği geçen ve tamamlanmasını sağlayan herkese teşekkür ediyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Demek ki sizden önce başlatılan Marmaray Projesi'ni, siz, sadece tamamladınız çünkü devlette devamlılık var. Devlet aklı, devlet planlaması böyle bir projeyi önceden planlamış, kredisini temin etmiş, mühendislik hizmetleriyle ilgili bütün çalışmaları yapmış, siz de gelip devamını sağlamışsınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hiçbir şey yapmamışız biz(!)

KORAY AYDIN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdiki adıyla "Osmangazi Köprüsü" de önceki hükûmetler tarafından planlanan, projelendirilen ve hatta ihalesi yapılan bir projedir. Bayındırlık ve İskân Bakanı olduğum dönemde o zamanki adıyla "İzmit Körfez Geçişi Projesi" 30 Kasım 2000 tarihinde basına açık olarak ihale edilmişti. Şimdiki iktidarın dilinden düşürmediği "yerlilik ve millîlik" söylemini, biz, o zamanlar sadece söylem olarak değil, eylem olarak da gerçekleştirdik ve ihaleyi Fransa'ya tavır koyarak Ocak 2001'de iptal ettik. 1 Şubat 2001 tarihinde basına yansıyan açıklamamızda aynen şöyle demiştik: "Fransa Cumhurbaşkanlığınca sözde soykırım yasasının onaylanmasından sonra Bakanlığımızca İzmit Körfez Geçişi Projesi ihalesi yeniden gözden geçirilmiş olup ihaleye teklif veren her 2 konsorsiyumun yabancı ortaklarının da Fransız şirketleri olması nedeniyle İzmit Körfez Geçişi Projesi ihalesinin iptaline karar verilmiştir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Hükûmetimizin Fransa'ya uyguladığı yaptırımlar devam ettiği sürece Bakanlığımız konuyla ilgili kararlı tutumunu büyük bir titizlik ve hassasiyetle sonuna kadar sürdürecektir. Türk ve dünya kamuoyuna duyurulur." Açıklama aynen böyle. Demek ki projesi ve her şeyi hazır olan Körfez geçişini siz sadece on üç yıl geciktirdiniz, bir de "bizim projemiz" diye caka satıyor, milletimize bir de yalan söylüyorsunuz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Demek ki devlette devamlılık var, demek ki devletin bunu çok önceden projelendirdiği ve ilgili dönemin bakanları tarafından hayata dönem dönem geçirildiği bu projenin siz sadece devamını sağlamış oldunuz.

Şimdi, buradan, "yerli ve millî" söylemlerini dilinden düşürmeyen iktidara bir çağrıda bulunmak istiyorum: Fransa'yla yaptığınız uçak alımı, füze savunma sistemi gibi anlaşmaları iptal edecek misiniz? Çıkın, bu millete açıklayın. Fransa'ya karşı hamasetten öte somut hangi adımları atacaksınız? Biz de görmüş olalım, milletimiz de görmüş olsun.

Değerli arkadaşlar, o dönemde İstanbul'daki köprü ve viyadüklerin depreme karşı güçlendirilmesi için gerekli adımları atmış, projelerini hazırlamış, Japonya'ya gidip Japon Bayındırlık Bakanıyla görüşüp kredi anlaşmalarını yapmış ve çalışmalara 2001 yılında başlamıştık. Depremden sonra köprü ve viyadükler üzerinde büyük bir tartışma yaşanmıştı, o zaman kendi mühendislerimizle yaptığımız incelemede sıkıntı görüldü, tespit edildi, Amerika'dan bir heyet getirilip onlara da baktırıldı, olumsuz rapor üzerine bu konuda Çin'den de uzman bir grup mühendis ekibi getirilerek yapılan tetkik neticesinde bu sıkıntının olduğu görülerek hemen gereği yapıldı, gidip Japonya'yla yapılan anlaşmayla kredisine kadar her şeyi ayarlandı.

Değerli arkadaşlar; AK PARTİ iktidarının, bizim başlattığımız, İstanbul'daki köprü ve viyadüklerin güçlendirilmesi projesini tamamlaması yıllar aldı. On bir yıl sonra, 2012 yılında boğaz köprülerinin güçlendirilmesine ancak sıra geldi. Dolayısıyla hemen her projemizi on yıl geriden takip eden iktidarın, muhtemel İstanbul depremi için ne gibi hazırlık yaptığını düşünmek dahi istemiyoruz çünkü İstanbul depremi için bugüne kadar hazırlık babında neredeyse doğru dürüst hiçbir şey yapılmadı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim hükûmet ve devlet anlayışımızda kılı kırk yarmak, devletin kıt imkânlarını yerli yerinde harcamak ve bir öncelikler stratejisi belirlemek vardır. AK PARTİ iktidarı geçmiş dönemlerde de planlamaya hiç dikkat etmedi ama özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra yönetimin bir numaralı adımı olan planlama rafa kaldırıldı. Yatırımlar artık ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına ve önceliklerine göre değil, iktidarın yandaş müteahhitlerinin menfaatlerine göre belirlenir oldu. Özellikle, bu kapsamda ülkemizin geleceğini ipotek altına alan müşteri garantili yatırımlara da değinmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, müşteri garantili yatırım adı altında sırf yandaşlara kazandırmak için bu millete dayatılan bu düzenin adı Deli Dumrul düzenidir. Deli Dumrul da kuru derenin üzerine köprü kurmuş, geçenden 30, geçmeyenden de 40 akçe alıyordu. İşte, iktidarın müşteri garantili yatırım düzeninin adı aslında tam bir Deli Dumrul düzenidir. Örnekler çok fazla, burada sadece bir kaçını saymakla yetineceğim: 15 Temmuz Çanakkale Köprüsü, demin sayın milletvekili arkadaşımız övgüler yağdırdı; bunun için hazine, günlük 45 bin araç garantisi vermiş, geçiş ücreti de KDV hariç 15 euro olmuş. On altı yıl iki ay köprüyü işletecek olan şirket köprünün parasını yaklaşık üç yılda çıkarıyor. Geriye kalan on üç yıl iki ay boyunca -araç geçsin geçmesin- her gün 45 bin araç geçmiş gibi köprü şirket için para basacak. Mübarek, sanki Merkez Bankası. El insaf! Bu parayla en az 3 tane Çanakkale Köprüsü yapılır. Az araç geçerse devlet 45 bine tamamlayacak, fazla araç geçerse de şirket fazla parayı cebine atacak. Oh, ne güzel(!) (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Böyle bir kazanma düzenini kimse başaramaz, maşallah(!) Sizin için de durmak yok, yola devam. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Aynı çarpık düzen müşteri garantili tüm projelerde geçerli arkadaşlar, hemen hemen tamamında geçerli. Yani devlet zarara ortak ama kazanca ortak değil. Bu nasıl anlaşmadır böyle, Allah aşkına? Hiç mi vicdan yok? Hiç mi insaf yok? Hiç mi hesap bilmiyorsunuz?

Değerli arkadaşlar "Devlet nasıl zarara uğratılır?" konusunda çok örnek var ama bizim Fransa'yı protesto için ihalesini iptal ettiğimiz Osmangazi Köprüsü en çarpıcı olanı. Grup Başkanımız Sayın İsmail Tatlıoğlu, bütçenin tümü üzerinde yaptığı konuşmada Osmangazi Köprüsü'ndeki vurgunu bütün açıklığıyla ortaya koydu. Osmangazi Köprüsü'nün yapım maliyeti yaklaşık 1 milyar 200 milyon dolar, sonuçta da 1 milyar 430 milyon dolara köprü bitmiş. Şirket daha yer teslimi ve resmî prosedürü beklemeden işe başlıyor, köprüyü erken bitiriyor, köprü bin üç yüz elli dört gün erken, 1 Temmuz 2016 tarihinde hemen işletmeye alınıyor. Oysa köprünün resmî işletme süresi mukavelelerde 15 Mart 2020 tarihinde başlıyor. Böylece şirket daha resmî işletme süresi başlamadan 2 milyar 130 milyon doları kazanmış oluyor; alıyor, cebine atıyor. Bu rakam maliyetin yaklaşık 2 katı arkadaşlar, maliyetin 2 katı. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Köprü 2035 yılında devletin olacak. Sonuçta sadece köprü, evet, sadece köprü devlete tam 13 milyar 15 milyon dolara mal olacak. 1 milyar 430 milyon dolar harca, 13 milyar 15 milyon lira kazan. Bu nasıl soygun düzenidir Allah aşkına arkadaşlar? Tam 9 katı, tam 9 katı. Evet, "Bu rakamlar yanlış." diyorsanız çıkın, bunları yalanlayın. Doğrusu nedir? Doğru belgelerle, resmî belgelerle hem Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerimize gösterin hem de bunu aziz milletimizin görmesini sağlayın. Çünkü, aksi takdirde, bu vurgunun ve bu soygunun hesabını ne bu dünyada ne de öteki dünyada veremezsiniz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en çarpıcı örneği sona bıraktım. Kütahya ilimizde bir Zafer Havalimanı var; adını şanlı ecdadımızın kazandığı zaferlerden alıyor ama maalesef ülkemiz için tam bir hezimet hâline gelmiş bulunuyor. Yıllık yolcu garantisi Kütahya, Uşak, Afyonkarahisar'ın nüfusu kadar; şaka gibi. Havalimanı 2012'de açıldı, yolcu garantileri hiçbir zaman tutmadı, hazineden şimdiye kadar da 44 milyon euro ödendi. İşletme süresi yirmi dokuz yıl on bir ay olan havalimanı için, devlet hazinesinden uçmayan yolcular nedeniyle 21 Mart 2044'e kadar 205 milyon euro para çıkacak. Şirket gelecek yılın sonunda 50 milyon euroya ulaşmış olacak ve maliyetini çıkaracak, sonraki yirmi üç yılda ise aldığı paranın hepsini kazanç olarak kendi hanesine yazacak. Projede hesaplanan yolcuda yanılma payı, değerli arkadaşlar, yüzde 95 civarında. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu yıl salgın dolayısıyla yanılma payını da üstüne katarsak herhâlde yüzde 99'ları bulur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

KORAY AYDIN (Devamla) - Bir bakanlık, bir hükûmet, bir devlet nasıl bu kadar yanılabilir arkadaşlar? Buna yanılma mı yoksa bilerek yanılma mı diyeceğiz? Bu, nasıl bir yağma düzenidir? Bu, düpedüz vatandaşlarımızın helal paralarıyla ödedikleri vergileri yandaşlara türlü hileli yollarla dağıtmaktır. Ama unutmayın: "Hak sillesinin sadası yoktur, bir vurdu mu devası çoktur." (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Aynen öyle.

KORAY AYDIN (Devamla) - Bunu yakın gelecek günlerde de hep birlikte yaşayacağız.

Değerli arkadaşlar, Hazreti Ömer'in mumu -devletin mumu- kıssalarını anlatarak gelen bu arkadaşlarımızın geldiği yer burası olmamalıydı. Bu nasıl bir israf ve soygun düzenidir? Bu ne hesap bilmezliktir? Bu ne sorumsuzluktur? Bu ne gaflettir? Ülkenin hazinesine ve geleceğine karşı büyük bir ihanettir.

Değerli arkadaşlar, süreyi de dikkate alarak bir de salgın ve ekonomik kriz nedeniyle milletimizin açlık ve sefaletle boğuştuğu bu günlerin arifesinde, bugünkü şartlarda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydın, son bir selamlama için uzatıyorum.

Selamlayalım lütfen.

KORAY AYDIN (Devamla) - Neyse... Kanal İstanbul'dan vazgeçin diyecektim, hakikaten vazgeçin. Dönün yüzünüzü milletin isteklerine göre, İstanbul'da yapılacak bir depreme verin. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu vesileyle bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, bütçenin de yerli yerinde harcanmasını ümit ediyor; İYİ PARTİ Grubu adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)