| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 14.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA FELEKNAS UCA (Batman) - Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin Avrupa Birliği Başkanlığı bütçesi üzerinde partim adına söz almış bulunuyorum.
Buradan, ekranları başında bizi izleyen halkımızı, cezaevinde bulunan parti Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye Eş Başkanlarımız, MYK, PM ve parti üyelerimiz başta olmak üzere, tüm siyasi rehinleri selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu yıl da diğer yıllardan farksız bir şekilde ama dibe daha yakın bir ekonomik çöküşün içinde debeleniyoruz. Hâl böyleyken, tabii ki iktidarın sunduğu bütçe, refah seviyesini yükselten, bu çöküşe karşı önlem alan bir bütçe olmaktan uzak; yandaşa, ranta, savaşa alan açan bir tekliften ileriye gitmemiştir.
Bilindiği gibi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte Avrupa Birliği Bakanlığı kapatılarak Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Dışişleri Bakanlığına bağlanmıştır. AKP'nin iktidarı boyunca propaganda malzemesi olarak kullandığı Avrupa Birliği üyelik vaatleri, Avrupa Birliğinin demokrasi eksenli değişim taleplerine karşılık verememesiyle durmuş. AKP Hükûmeti son beş yıldır tamamen demokrasi ilkelerinden uzaklaşarak aksi bir rota izlemiştir. Avrupa Birliği Komisyonunun 2020 yılı raporu AKP'nin Avrupa Birliğinden nasıl uzaklaştığını açık bir şekilde göstermektedir. Raporda, Türkiye "Avrupa Birliğinin hukukun üstünlüğü, temel haklar ve yargı alanında devam eden olumsuz gelişmelerle ilgili ciddi endişeleri Türkiye tarafından ciddi bir şekilde ele alınmadı." ifadeleri kullanılmıştır. Raporda "Türkiye her geçen gün Avrupa Birliğinden daha da uzaklaşıyor." vurgusu da yapılmıştır.
Sayın milletvekilleri, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 2002 yılında yaptığı bir konuşmada "Kopenhag Kriterleri, Ankara kriterleri olacak." demiş, Avrupa Birliğine üyelik için önemli eşik olan bu kriterlerin Türkiye'de uygulanacağı sözünü vermişti. Avrupa Birliği üyeliğine aday olan ülkelerin Kopenhag Kriterlerine göre demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara saygı gösterilmesi ve korunması koşullarını karşılaması gerekir. Ancak AKP iktidarı halkın iradesine kayyum atayarak, yargıyı iktidar malzemesi yapıp tamamen siyasi kararlar aldırarak; seçilmişleri, akademisyenleri, gazetecileri tutuklatarak; insanların ifade özgürlüğünü gasbederek 2002'nin de gerisine nasıl gittiğini, Kopenhag Kriterlerine karşı Ankara kriterlerini nasıl uyguladığını bize açık bir şekilde göstermektedir.
Avrupa ülkelerini birçok bakımdan eleştirmeyi biliyorsunuz ancak kendinize gelince hiçbir hak hukuk gözetmiyorsunuz. Fransa'daki polis şiddetini eleştiriyorsunuz ama burası, özellikle 2016'dan sonra tamamen bir polis devletine dönüşmüş durumda. "İşkenceye sıfır tolerans." dediniz ancak Diyarbakır başta olmak üzere, Kürt illerinde genç yaşlı demeden insanlar kolluk kuvvetlerinin saldırılarına maruz kaldı; cezaevlerinin önünde 70 yaşındaki analara gaz sıkıldı, yerlerde sürüklendiler. Bakın bu fotoğraflara, burada sıfır tolerans görebilecek misiniz? Sayın Bakan, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
"Almanya'da Türkler asimile ediliyor, Türk dili yok edilmeye çalışılıyor. Baskı var." dediniz. Peki, sizin burada Kürtlere yaptığınız nedir? Kürtçe tiyatroları yasaklıyorsunuz, belediyelerin astığı Kürtçe tabelalar indiriliyor, "web" siteleri kapatılıyor. Kürtçeyi yok sayma ve tahammülsüzlük sadece içeride değil, dışarıda da kendini gösteriyor; Japonya'da, Fransa'da açılan Kürtçe dil bölümlerine bile buradan müdahale ettiniz, kapatmaya çalıştınız.
Sayın Cumhurbaşkanı "Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa'yla birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz." diyor. Yıllardır Kopenhag Kriterlerinin bırakın uygulanmasını, bu Kriterlerin tam tersi bir yönde politika üreten iktidar, sıkıştığı yerden Avrupa vaadiyle çıkabileceğini sanıyor. Buradan sormak istiyorum: Avrupa'da gördüğünüz geleceğinizi hangi uygulamalarınız üzerinden kurmayı düşünüyorsunuz? Halkın iradesini gasbedip kayyum atayarak demokrasiye vurduğunuz darbeyle mi? Seçilmişleri tutukladığınız, yargıyı siyasallaştırdığınız temellerle mi?
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Teröre yardım, yataklık yapan herkes tutuklanır.
FELEKNAS UCA (Devamla) - İnsan haklarını ayaklar altına aldığınız, AİHM kararlarını hiçe saydığınız politikalarınızla mı? İfade ve basın özgürlüğünde Türkiye'yi dünyada son sıralara yerleştirdiğiniz politikalarınızla mı? Orta Doğu'da barışı tesis edecek politikalar yerine, selefi örgütlerle iş birliği yaparak sürdürdüğünüz şiddet ve savaşla mı?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Biz teröristlerle savaşıyoruz ya!
FELEKNAS UCA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 2005'te, Avrupa Birliği tam üyelik müzakereleri için Avrupa Parlamentosundaki tarihî oylamada "evet" oylarına atıf yaparak "Avrupa Parlamentosunda bugüne kadar Türkiye'nin lehinde acaba 10 tane 'evet' oyu çıkar mıydı? Şimdi, Türkiye'nin lehine, oradan, 400'ü aşkın 'evet' oyu çıkıyor." demesi üzerinden on beş yıl geçtikten sonra, Avrupa Türkiye'ye yaptırım kararı alma noktasına gelmiştir. Yarattığınız şiddet ortamı, hukuksuzluk, insan hakları ihlalleri, irade gaspı, kadın düşmanı politikalarınızın faturası Türkiye halklarına kesiliyor. Bu gerilemeler başlı başına Avrupa Birliği Başkanlığının işlevselliğini tartışmalı hâle getirmektedir. Avrupa Birliğiyle ilişkilerin dondurulma noktasına geldiği, varılan mutabakatların yerine getirilmesi için hiçbir somut girişimin olmadığı bütün kamuoyunca bilinmekte ve görülmektedir. Bu sebeple Avrupa Birliği Başkanlığına ayrılan bütçenin de sonuç alınmayan çalışmalara harcanacağı kaygısını taşımaktayız. Biz, bu sebeple Avrupa Birliği Başkanlığının kapatılmasını ya da yeniden bakanlık düzeyine getirilerek Avrupa Birliğiyle ilişkilerin demokrasi yararına ilerlemesini öneriyoruz.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarının özellikle son on yıllık dış politika tarzı, Türkiye sınırlarının hem içinde hem dışında kutuplaşmaları ve çözümsüzlükleri derinleştirmiştir. AKP'nin iktidara geldiği ilk yıllardan itibaren "komşularla sıfır sorun" ve Avrupa Birliğine üyelik iddialarıyla toplumdan onay alan dış politika vaadinin, bugün itibarıyla Neoosmanlıcı, müdahaleci ve yıkıcı yaklaşımlara dönüştüğünü gözlemliyoruz.
Şu an, Suriye başta olmak üzere kriz yaşamadığımız tek bir komşumuz yok. Özellikle Kürtlere içeride olduğu gibi dış politikada da düşman hukukunu sürdürüyorsunuz. Kürtler başta olmak üzere bölge halklarıyla müzakere, diplomasi ve demokratik çözüm politikaları yerine çeşitli selefi örgütlerle iş birliğine giriliyor. Bu durum bölgede gerilimi artırmakta, şiddet ortamını büyütmektedir.
Afrin işgalinden sonra bölgede Kürt kültürüne, ekonomisine yönelik sistematik saldırılar gerçekleştirilmiş, demografik yapı değiştirilmeye çalışılmıştır.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Afrin işgal edilmedi...
ŞAHİN TİN (Denizli) - Ya, Kürtlere karşı bir saldırı olmadı, teröristlere karşı saldırıldı.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Afrin'de işgal yok.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Hatibi dinleyin, hatibi!
FELEKNAS UCA (Devamla) - Farklı inançlara ait mezarlar ve ibadethaneler tahrip edildi. Kontrolünüzdeki selefi örgütler tarafından kaçırılan yüzlerce kadının akıbeti hâlen belli değil.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Çok iftira atıyorsun, çok!
FELEKNAS UCA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, önümüzdeki cuma Ezidi halkının temel dinî ve toplumsal değerlerinden biri olan Ezi Bayramı. Buradan Ezi Bayramı'nı kutluyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Ezidiler Türkiye'ye geldi, hatırlayın.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Biz onları koruduk ya Suriye'de, Irak'ta.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Bu vesileyle şunu belirtmek istiyorum: 3 Ağustos 2014'te yüz binlerce Ezidi topraklarından edildi, 7 bin Ezidi kadın bu DAİŞ barbarları tarafından kaçırıldı.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Türkiye sahip çıktı, Türkiye.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Dinini değiştirmeyen kadınları canlı canlı yaktılar. 2.800 kadının akıbeti hâlen belli değil. Çocuklarının gözünün önünde babalarının başları kesildi.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Biz Ezidileri koruyoruz.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Bu fermandan dolayı, Şengal'de hâlen yeni toplu mezarlar bulunuyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bunlar yalan söylemler, doğru olmayan söylemler; vatandaşı kandırıyorsunuz, halkı kandırıyorsunuz.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Bu insanlık suçu, Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan bir raporla da açıklandı ve bu suçların Türkiye'ye sıçrayan örnekleri de mevcut.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Ülkenizi şikâyet ediyorsunuz.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Örneğin, DAİŞ çetelerinin Şengal'de esir aldığı Ezidi bir kadın, Ankara'da IŞİD emirinin evinde dört yıl boyunca köle olarak tutuldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞAHİN TİN (Denizli) - Yalan bunlar, gerçekleri saptırıyorsunuz.
BAŞKAN - Buyurunuz.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Ailesi genç kadını Türkiye'nin başkentinden satın almak zorunda kaldı. Buradan soruyorum: DAİŞ emirinin Türkiye'nin başkentinde ne işi var? Bu kadını kaçıran barbarlar kontrolünüzdeki sınırlardan nasıl bu kadar kolay geçebilir?
İkinci bir örnek de Gaziantep'te. İnternette kurulan köle pazarında kız çocukları ve kadınlar IŞİD çeteleri tarafından satıldı. Bunu Avrupa basınından bile okuduk.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Biz onları yakalayıp kodese tıkıyoruz, merak etmeyin.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Bütün bunlar yetmedi, Türkiye bu katliamdan sonra 6 kez Şengal'i bombaladı. Hâlen Rojava ve Şengal tehdit altında.
Size sormak istiyorum: Siz Ezidi halkından ne istiyorsunuz? Ezidiler size ne yaptı? (HDP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) - Provokatör ya!
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Orada Ezidilerin ne yaşadığını bırakın, Kürtlerin ne yaşadığına bakın. Biz yıllardır Ezidilere de Kürtlere de kucak açtık.
FELEKNAS UCA (Devamla) - Ne 74 ferman ne DAEŞ ne de Erbil-Bağdat Anlaşması Ezidileri bitirebilir; ne Şengal'i boşaltabilir ne de oradaki yeni yaşamın önüne geçebilir.
"..."(x) (HDP sıralarından alkışlar, MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)