GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:31
Tarih:14.12.2020

GÜLTEKİN UYSAL (Afyonkarahisar) - Çok Değerli Başkan, çok değerli milletvekilleri ve bütçeleri görüşülen Değerli Bakanlar; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, malumunuz, bir reform kampanyasının başladığı bir dönemdeyiz. Daha evvel, bütçenin başlangıcında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız demokrasinin bir değerler manzumesi olduğu bilinciyle, çoğulculuk anlayışı çerçevesinde söz veriyordu ancak bir lütuf demokrasisinde lütfettiğini öğrendik. Bu vesileyle bugün Tarım ve Orman Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı çerçevesinde değerlendirmelerimi de yapmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, burada sadece 2021 yılı bütçesini, sadece 2019 yılı kesin hesaplarını değil, AKP sözcülerinin çok ısrarla ifade ettiği gibi, on sekiz yıllık bir iktidar sürecini, 3 tane beş yıllık kalkınma planını uygulamış, üçer yıllık aralarla orta vadeli programlar uygulamış bir iktidarın da icraatını değerlendirmek zorundayız. Bu açıdan baktığımızda bugün bütçeler Türkiye'nin tüm millî güç unsurlarını azami noktada aktif hâle getirmeyi amaçlar. Sadece imkânları değil, potansiyelini de azami ölçüde kullanmayı hedefleyen, hem mali hem de siyasi bir metindir. Bu açılardan baktığımızda, maalesef, bu bütçeyi, iktidarın tükenmişliği, söyleyecek sözünün kalmadığı, öbür tarafıyla da Türkiye'nin tüketilmişliğinin göstergesi olarak değerlendiriyorum. Uçuyoruz, kaçıyoruz retoriğinden hangi ara acı reçeteye geldik, ben de merak ediyorum. Reform, Bakan değişimi gibi olaylarla beraber bugün geldiğimiz noktada, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti'nin birliğinin, beraberliğinin arkasına karnı tok, sırtı pek, alnı ak, başı dik insanları koyabilmemiz gerekirdi. Oysa bugün 10 milyonun üzerinde işsiz insanın, yüzde 30'lara varan işsizliğin olduğu; 13,2 milyonluk emekli ve hak sahipleri içerisinde neredeyse 7,8 milyonun asgari ücretin altında bir ücretle geçindiği bir Türkiye'yi yaşıyoruz. Emeklilerin içerisinde, yüzde 47'sinin çalışmak zorunda kaldığı bir Türkiye portresiyle karşı karşıyayız. Bu bütçeye baktığımızda, bu kesimlere ne yer verildiğini... Âdeta bir darbımeselde olduğu gibi, anlatılır ya: Zengin ile fakir camide yan yana düşmüş. Fukara vatandaşın derdi belli, iaşe derdi var. Dua ederken biraz sesi yüksek çıkınca zengin olanı cebinden o gün için en yüksek banknotu çıkarmış -her neyse- onu vermiş ve "Hatları meşgul etme." diyerek hattan çıkmasını istemiştir. Siz de başta çiftçi kesimi olmak üzere, tarımla uğraşan insanlarımız olmak üzere, bugün, özellikle bu pandemi ortamında milyonlarca insanımızın iş yerini kapatmayı tedbir olarak koyuyorsunuz ama yedek akçelerini bile tüketmiş bir ülke olarak bu süreç içerisinde onların temel girdilerini bile karşılamakta yetersiz kalıyoruz. Bugün Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı birtakım yardımlar var. Gönlümüz arzu eder ki milletimizin devletine ihtiyaç duyduğu böyle bir anda insanlarımızın yanında olabilelim.

Değerli milletvekilleri, maalesef, Türkiye, uyguladığı siyasetle beraber arkasında pek çok kara delikler bırakmıştır. Bugün gönlümüz arzu ederdi ki... Zaman zaman buradan da ifade ettim, 15 Temmuz vesilesiyle de ifade ettim; iktidara muhalefet etmek başka, Türkiye'nin menfaatlerine muhalefet etmek, uluslararası alanda Türkiye'nin aleyhine argüman üretir bir söylemi benimsemek başka ama şu gerçekleri de konuşmak durumundayız: Türkiye'nin tüm enerjisini emen, tüketen bir Suriye krizinin ülkeye ödettiği bedelleri biliyoruz. Gönlümüz istiyor ki, bunca zaman Türkiye'nin kudret kapasitesini aşan bir şekilde bir siyaseti tercih etmenin Türkiye'ye ödettiği bir bedel var, bu noktada iktidarımızın da bir muhasebe yapmasını istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Fırat Kalkanı Harekâtı'yla El Bab'da, Afrin'de şehitler vermek pahasına oyunu bozmaya çalışıyoruz. Oysa maalesef buranın bir kara deliğe dönüşmesine, Türkiye'nin de tercihlerinin -uluslararası teoride "dolaylı tutum teorisi" olarak ifade edebileceğimiz- attığımız adımların oynattığı pek çok dinamiğin maalesef Türkiye'ye karşı meydan okumalara zemin verdiğini de ifade etmek isterim.

Bu vesileyle, eğer 2004 yılında Annan Planı kabul edilmiş olsa idi on beş yıl sonra Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ta sahip olduğumuz iddialarımızın hiçbirine sahip olamayacağımızı da kayda geçirmek isterim.

Özellikle şunu belirtmek istiyorum ki Türkiye'nin, dünyanın yeni yeni gelişmeler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın lütfen.

GÜLTEKİN UYSAL (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Yeni yeni bölgesel güç merkezlerinin yükseldiği böyle bir dönemde maalesef tarihi ıskalıyoruz. Devletlere yeni yeni roller tarif edilirken, demografimizin de önümüze koyduğu fırsat penceresinin yirmi yılını maalesef geride bıraktık. Böyle bir iklim içerisinde eğer Türkiye, demokrasisine, hukukuna, ekonomisine, eğitim sistemi başta olmak üzere tarihin milletlerin yarışı olduğu bilinciyle... Bu rekabette Türkiye'nin de yerini alabilmesi; sadece üreten değil, refah transfer eden bir ülke hâline gelebilmek adına önümüzde çok kısa bir zamanın olduğunu biliyorum. O nedenle bu bütçe vesilesiyle kendimize doğru soruları sormalıydık ve doğru cevapları almalıydık. Doğru soruları soramadığımız için küçük sorunlarımız büyüyor, büyük sorunlarımız da kronikleşiyor. Ümit ederim, bütün bu olumsuzluklara rağmen bu bütçe hayırlara vesile olur.

Bu vesileyle hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)