| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 15.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA PERO DUNDAR (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım.
Baştan söylemek istiyorum: Özellikle bu bütçenin halkın bütçesi olmadığını belirtmek isterim. Kadınlar, çocuklar, işçiler, emekçiler yoktur bu bütçede. Bu bütçe sarayın ve yandaşların bütçesidir.
Bakın, tüm dünyada yaşanan bir pandemi süreci var. Pandemi süreciyle birlikte var olan ekonomik kriz ve bunun yarattığı yoksulluk daha da derinleşti. Bugün ülkede 400 binden fazla esnaf kepenk kapattı. Başta Mardin olmak üzere her taraftan küçük esnaf âdeta ölmüş durumda. Bunun tek nedeni, sizin rant uğruna esnafı değil, sermayedarı koruyan politikalarınızdır. Pandemi sürecini lütuf olarak gördünüz, "sosyal yardım" adı altında insanları AKP'ye üye yaptınız. Özellikle Mardin ve Van'da bunun çok açık örnekleri var. Bakın, Mardin Artuklu HDP meclis üyemiz haberi olmadan, kendisine sorulmadan AKP'ye üye yapılmıştır yardım karşılığında.
Yine yaşanılan kriz ve yoksulluğun en ağır faturasını kadınlar ve çocuklar ödüyor. Bu süreçte en fazla işten çıkarılan kesimlerin başında kadınlar geliyor. "Evde kal." çağrılarıyla birlikte kadına yönelik şiddet de katbekat artmıştır. Bakın, sadece Mardin'de on ayda 10 kadın katledildi. Erkek egemen iktidarınızın kadına yönelik şiddetle mücadele, kadın istihdamını artırma gibi bir derdinin olmadığını çok iyi biliyoruz ancak siz de şunu çok iyi bilin ki kadınlar haklarından da kazanımlarından da asla vazgeçmeyecekler.
Değerli arkadaşlar, bu bütçede işçi, emekçi, çiftçi yok diyoruz. Bakın, DEDAŞ, 2013 yılından bu yana, başta Mardin olmak üzere, birçok ilde elektrik sağlayıcısı konumundadır. Bölge halkı için son yıllarda DEDAŞ başlı başına bir sorun hâline gelmiştir. Hani Diyanet Başkanı yağmur duasına çıktı ya, dün de Urfa'da halk elektrik duasına çıktı, "Barajda su birikip sonra enerjiye dönüşür, Urfa'ya da belki elektrik olarak döner." diye. Bunu da belirtmek isteriz yani. (HDP sıralarından alkışlar)
Pandemi süreci gözetmeksizin borçlar gerekçe gösterilerek elektrikler kesilmiş, âdeta halka zulmedilmiştir. Defalarca bu kürsüde açıkladık, soru ve araştırma önergeleriyle gündeme getirdik. Çiftçinin birinci ürünleri yandı, eğer önlem alınmazsa ikinci ürünler de yanacak dedik. Ve sonuç şu: Tarlaların yüzde 60'ında ekin yapılamadı, yetersiz sulama nedeniyle bölgede verim yüzde 20 oranında düşmüş ve çiftçiler mağdur edilmiştir. Umurunuzda mı? Tabii ki değildir.
Yine, uzun süre elektrik kesintileri pandemi koşullarında elzem hâle gelen uzaktan eğitimi de oldukça olumsuz etkilemiştir. Bu durum, eğitime ulaşmada bölgeler arasında var olan eşitsizliği derinleştirmiştir. Bakın, Mardin ve ilçeleri, öğrencilerin EBA'ya erişiminin çok az gerçekleştiği yerler olmuştur. Bırakın evlerde interneti, elektriği yok, şebeke yok, insanların evinde akıllı telefon yoktur.
Mardin halkı bu zulmü yaşarken DEDAŞ İl Müdürü Mehmet Bulut yolsuzluktan tutuklanıyor. Mehmet Bulut, kamu zararı olarak belirlenen 1 milyon 700 bin TL'yi ödeyip etkin pişmanlık yasasından yararlanarak tahliye edilmiştir. Ben gerçekten sormak istiyorum: Bir devlet memuru bu kadar yüksek bir meblağı nasıl ödeyebiliyor ya da buradaki vekiller ödeyebiliyor mudur? (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yolsuzluk ve usulsüzlükler bitmiyor. Çok değil birkaç gün önce bu kürsüde kayyum politikalarını savunanlara seslenmek istiyorum: Kayyum yönetiminde olan Mardin Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluklardan neden bahsetmiyorsunuz? Mardin Büyükşehir Belediyesinin önceki dönem kayyumu Mustafa Yaman'ın yaptığı usulsüzlükler Sayıştay raporlarına yansırken bu kişi hakkında neden hiçbir cezai yaptırım uygulanmadı? Burada alınan da verilen de hepsi de Mustafa Yaman gibi suçludur ve hepsinin mutlaka yargının önüne çıkarılması gerektiğini burada bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bakın, şu anda Mardin Büyükşehir Belediyesinde yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle Genel Müdüründen Genel Sekreterine kadar hepsi tutuklu ve yine hepsinin ifadesinde Mustafa Yaman'ın adı geçiyor. Ne hikmetse bu kadar tutuklama gerçekleştirilirken Mustafa Yaman'a dokunulmuyor. Ben buradan sormak istiyorum: Belediyeyi milyonlarca lira borca sokan bu adam hakkında neden bir soruşturma dahi açılmamıştır? Mustafa Yaman'ı kim koruyor, kimler arkasındadır? Gasp ve talanla halk kaynaklarını sömüren kayyumların marifetleri saymakla bitmiyor. Kayyum yönetiminde olan Kızıltepe Belediyesi her gün halı desenli yol reklamını yaparken en küçük bir yağmurda Kızıltepe'de yollar çamurlar içerisinde kalmaktadır.
Yine, Mardin'in birçok ilçesinde de aynı durum söz konusudur. Kızıltepe ile Ceylânpınar yolları arasında yapımdan kaynaklı birçok trafik kazası gerçekleşmektedir. Bu yola özellikle de sürekli yama yapıldığından ve dar olduğundan dolayı her yıl yüzlerce kaza burada meydana gelmektedir. Bu da bir kez daha şunu iyi gösteriyor ki kayyumlarınızın da sizler gibi halka hizmet götürme gibi bir derdi yok; halkın da sizden bir beklentisi yok.
Değerli arkadaşlar, yine bir diğer konu, bakın, Sağlık Bakanı bütçe konuşmasında Mardin'e 750 yatak kapasiteli şehir hastanesi yapılacağını söyledi. Şehir hastanelerinin durumu ortada. Sağlık emekçisi arkadaşlarımız da defalarca dile getirdi. Ben o yüzden şunu söylemek istiyorum: Mardin'in şehir hastanesine değil, tıp fakültesine, eğitim araştırma hastanesine, kaliteli bir sağlık hizmeti sunmak için yeterli sağlık personeline ve sağlık hizmetleri için gerekli lojistik desteğe ihtiyacı vardır ve bizler Mardin halkının bu taleplerinin yerine getirilmesi için bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz. Bakan 2023'te bitirileceğini söyledi, biz de bunun takipçisi olacağımızı belirtiyoruz.
"Yargı reformu" dediniz, yargının gerçekten bir reforma ihtiyacı olduğunu biz ezelden beri söylüyoruz. Her şeyden önce vesayet altında olan bir yargı değil, bağımsız ve tarafsız bir yargı olmalıdır. Mutlaka bu çatı altında bulunan tüm partilerle, STK'lerle ve halkla yapılacak tartışmalar, öneriler üzerine bu yargı reformunun yapılması gerektiğini bir kez daha bu kürsüde belirtmek isteriz. (HDP sıralarından alkışlar) Haksız ve keyfî uygulamalarla değil gerçek, adil ve şeffaf bir yargılama düzenine geçilmelidir. Toplumun aklıyla dalga geçer gibi "yargı reformu" dedikten sonra il ve ilçe başkanlarımızı, yöneticilerimizi, bize selam verenleri, bizden selam alanları şafak operasyonlarıyla gözaltına alıp tutuklamakla yargı reformu olmaz. Parti binalarımızı dinleme cihazlarıyla doldururken hangi reformlardan bahsediyorsunuz. Bakın, tutuklu bulunan Mardin İl Eş Başkanımız Perihan Ağaoğlu ve yöneticilerimizin çoğunun aylardır iddianamesi dahi hazırlanamamaktadır. Yine birçok yöneticimizin iddianameleri uydurma gerekçelerle ve gizli tanık beyanlarıyla hazırlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılına yine cezaevlerinde açlık grevleriyle giriliyor. Cezaevlerinde tutsaklar ciddi sağlık sorunları yaşamakta, çıplak arama, çift kelepçe, tecrit koşullarına maruz kalmaktadır. Cezaevlerinde siyasi tutsaklara yönelik keyfî disiplin cezaları veriliyor. Tutsaklar cezaevi görevlileri tarafından darp ve işkenceye maruz bırakılıyor. ATK'nin vermiş olduğu "cezaevinde kalamaz" raporlarına rağmen, ağır hasta tutsaklar cezaevlerinde tutularak âdeta ölüme mahkûm ediliyor. Bakın, Serdal Yıldırım, Mehmet Emin Özkan ve Abdullah Turan bu ağır hasta tutsaklardan sadece birkaçı. Burada soruyorum: Ağır hasta tutsakları tahliye etmek için daha ne bekliyorsunuz? İmralı tecridi ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı 27 Kasımdan bu yana siyasi tutsaklar açlık grevine başlamışlardır. Açlık grevleri çok daha vahim sonuçlar doğurmadan önce tutsakların talepleri derhal yerine getirilmelidir. Aksi takdirde yaşanacak her olumsuzluktan başta iktidar olmak üzere hepimiz sorumluyuz.
Değerli milletvekilleri, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki Mardin farklı etnik kökenler, kültürler ve inançlara sahip halkların bir arada yaşadığı tarihî ve kültürel mirasa sahip bir kenttir. Kentin tarihsel ve kültürel dokusuna sahip çıkmak başta iktidarın görevidir ancak bizler, iktidarın tarihsel ve kültürel miraslara nasıl sahip çıktığını Hasankeyf'in sular altında bırakılmasından çok iyi biliyoruz! Tarihî ve kültürel miraslara sahip çıkma gibi bir derdiniz varsa mülkiyeti şahsa ait olan ve sürekli internet üzerinden satışa çıkarılan bin yedi yüz yıllık Mor Yuhanna Kilisesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından korunmaya alınmalıdır.
Son olarak, siz, daha geçen gün Samsun'da eline "iş ve aş" yazarak hayatına son veren vatandaşın hakkını yediniz. Siz bölgede savaş mağduru ve geçim sıkıntısı çeken, evine ekmek götüremediği için intihar edenlerin vebaline girdiniz. Bu vebal, ne yaparsanız yapın sizin üstünüzdedir. Ne halk bu hakkını size helal eder ne de çaldığınız, yediğiniz halkın bedelini ödeyemeyeceğinizi belirtmek istiyoruz ve yediğiniz her lokmanın sizin boğazınızdan geçmeyeceğini bir kez daha belirtmek istiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Sözlerimi bitirmeden net olarak ifade etmek istiyorum: Kadını yok sayan, yandaşa sermaye aktaran, savaşı kutsayan, emeği sömüren bu bütçeye halklar adına onayımız yoktur ve olmayacaktır.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)