| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 16.12.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasiyle yönetilen ülkeler anayasa hükümlerine göre yönetilir. Sistem kuvvetler ayrılığını esas alır; yasama, yürütme ve yargı bağımsızdır ve birbirlerini denetlerler. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kuvvetler ayrılığı prensibi uygulanamaz hâle gelmiş, bütün yetkilerin tek elde toplanması sonucunu doğurmuştur.
2017 yılında yapılan Anayasa referandumundan önce Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada "Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin devreye alınmasıyla devleti anonim şirket gibi yöneteceğiz." demişti. Anonim şirketler, kâr ve zarar dengesine göre kurulup yönetilir, tek amaç şirketin kârıdır. Şirkette acımasız kapitalist mantık hâkimdir yani ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Devlet, bu mantıkla yönetilmemelidir. 24 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte devletin anonim şirket gibi yönetildiği Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkemizi getirdiği günümüze bir ayna tutalım; 2002'den günümüze aynada neler görünüyor, bir bakalım.
Değerli milletvekilleri, 2001 krizi sonrası yapılan yapısal reformlar sonucu Merkez Bankası bağımsız hâle getirildi. AK PARTİ döneminde "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." ya da "Faizler düşünce enflasyon da düşer, Merkez Bankası faizi düşürmeli." sözleriyle Merkez Bankası siyasi baskılara maruz bırakılmış, Başkan görevden alınmış, bağımsızlığı zan altında bırakılmıştır. Ülkemizin rezervleri swap harici eksi 47 milyar dolara düşürülmüştür. Kamu iç ve dış borç stoku 2002 Aralık ayında 256,6 milyar lira iken 2020 Mart ayında 6,4 kat artarak 1 trilyon 575 milyar lira olmuştur. Özel sektör dış borç stoku ise 2002 Aralıkta 43 milyar dolar iken 2020 Mart ayında 6,4 kat artarak 274 milyar dolar olmuş. 2002 yılında iç ve dış borç faizi ödemesi 27,1 milyar lira iken faiz lobisinden bahsedenler, 2021 bütçesine konulan faiz gideri 180 milyar lirayı faiz lobisine ödeyeceklerdir. 2003-2020 döneminde denk bütçe yapamayarak on yedi yılda içeride ve dışarıdaki faiz lobisine 496 milyar dolar ödediniz. Milletimizden topladığınız vergi gelirlerini çiftçimizden, esnafımızdan esirgediniz, faiz lobisine verdiniz. 2002 yılında 2 milyon 465 bin olan işsiz sayısı, 2020 yılı sonunda, iş aramaktan vazgeçenlerle birlikte 8 milyon 500 bin oldu. Yine bu tarihlerde işsiz üniversite mezunu oranı yüzde 10,8'den yüzde 27,5'e çıktı.
Bir diğer önemli konu ise AK PARTİ'den önceki on sekiz yılda Türkiye'nin cari açığının millî gelirine oranı ortalama 0,5 iken, AK PARTİ hükûmetleri döneminde yıllık ortalama cari açık yüzde 4,1'e çıkmış, 562 milyar dolar olmuştur. Bakın, ülkemiz 90'lı yıllarda kişi başı gelir açısından dünyada 50'nci sıradayken 2019 yılında 75'inci sıraya düşürdünüz. 2021 yılında, Uluslararası Para Fonu tahminine göre, 85'inci sıraya gerileyecektir.
Değerli arkadaşlar, sizce, Türkiye bunları hak ediyor mu? Bize göre, hak etmiyor arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet etme sistemi döviz kurunu 4,55'ten aldı, şu anda 7,80'ler seviyesinde olup üç yılda yüzde 71 oranında paramız değer kaybetti. Bankalardaki mevduat hesabında yüzde 55 döviz hesabı açılmış oldu, 231 milyar dolar döviz hesabı oldu. Enflasyon, resmî rakamlarda yüzde 14, bağımsız kaynaklara göre ise bugün yüzde 20 seviyesinde. Döviz ve altına dayalı yanlış borçlanma stratejisi yüzünden son iki yılda ülkemizin 135 milyar lirası yok edildi. Bu para, siftah yapmadan kepenk kapatan esnafa "Yaptık." dediğiniz 8 milyar liralık yardımların yaklaşık 17 katıdır. Bu para, yanlış ekonomi stratejisinin faiz lobilerine sunulmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanı "Esnafa üç ay süreyle bin lira, iş yeri kirası olarak büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde ise 500 lira kira desteği yapacağız." dedi. Biz İYİ PARTİ olarak esnaf için "Hiç olmazsa altı ay boyunca 2 bin lira verelim." diye önerge verdik, o önerge iktidar tarafından reddedildi. 2021 yılında bütçeye müteahhitler için yüz milyarlarca lira -kamu-özel iş birliği için- konulurken esnafımız için konulan miktara bakınca, bu sizce esnafa reva mıdır kardeşim?
Bugün çiftçimiz, üreticimiz perişan durumdadır. Tarım Kanunu "Tarımsal desteklemeler için ayrılacak kaynak, bütçe gelirinin yüzde 1'inden az olamaz." diyor. Buna göre, 2019 yılında çiftçilerimize 42,8 milyar ödenmesi gerekiyordu. Peki, ödediniz mi? Hayır, ödemediniz. 42,8 milyar yerine 16,1 milyar ödediniz. İthalat yaparak yabancı ülkelerin çiftçilerini desteklediniz. Bakın, "AK PARTİ hükûmetleri döneminde tarımsal hasılamız 8,6 kat arttı." diyorsunuz ya, çiftçinin borcunun 51 katına çıktığı gerçeğinden hiç bahsetmiyorsunuz. Traktörlerinin, tarlalarının haczedildiğini duymuyor, görmüyorsunuz. Yani çiftçi, ürettiğinin tamamını borcuna yatırsa borcunu ödeyebilecek durumda değil. Bu nedenle, son on beş yılda ekim alanları yüzde 13 azaldı. Sayenizde, çiftçi canı gibi baktığı tarlasına küstü. Evet, bugün Türkiye'de 26 milyon icra dosyası var; bunun 13 milyonu davacı, 13 milyonu da davalı. Getirdiğiniz nokta bu arkadaşlar.
Şimdi size bir hatırlatmada bulunacağım. Hani AK PARTİ olarak dünya ekonomileri arasında ilk 10 hedefi koymuştunuz ya, on sekiz yıllık yönetiminizin karnesine bir bakalım: Türkiye gayrisafi yurt içi hasıla sırasına göre 2001 krizi öncesinde 17'nci sıradayken 2019 yılında 19'uncu sıraya geriletmişsiniz. 2020'de, Uluslararası Para Fonuna göre, 20'nci duruma gerileyeceğimiz öngörülmekte. "Hedef 10'uncu sıra." dediniz, getirdiğiniz 20'nci sıra; işte karneniz, bu karne sınıf geçmez arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimiz açlıkla, yoklukla, yoksullukla, yasaklarla boğuşurken, evine bir lokma ekmek götürebilmenin peşinde koşarken, biz "Çarşıda, pazarda vatandaşımızın filesi dolmuyor." derken, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk "Yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk artık Türkiye için sorun olmaktan çıktı." diyor. Aşırı yoksulluğun kalktığı hangi ülkede akşam vakti market çöplerinden ekmek, meyve ve sebzeleri ayıklayarak insanlar evlerine götürüp ailelerine yemek yapar? Bunu da açıklar mısınız Sayın Bakan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böyle, milletten kopmuş, egoları tavan yapmış yönetim tarzından vazgeçilmesi gerekir. Türkiye'miz ve büyük milletimiz için, ekonomik dengeyi bir an önce sağlayabilmek için, sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeyi hayata geçirebilmek için, daha adaletli paylaşımı yaratmak, nitelikli insan gücü ve güçlü toplumu oluşturabilmek için, hukukun üstünlüğünü yürürlüğe bir an önce koyabilmek için, sağlık çalışanlarımızın şehit sayılması ve Covid-19'u meslek hastalığı yapmak için, tüketim toplumundan üreten bir topluma geçmek için, çiftçilerimizin, memurlarımızın, esnafımızın, emeklimizin, işçilerimizin, işsizlerimizin, öğrencilerimizin, sanayicimizin, EYT ve 3600 ek gösterge mağdurlarımızın, 83 milyon insanımızın adil temsil edileceği İYİ PARTİ'nin iktidarını milletimizle beraber gerçekleştireceğiz ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemi yeniden tesis edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner." diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini hiç unutmayalım diyor, heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)