| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 16.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bütçenin sonuna doğru geldik sayılır. "Bu konuşmada neler söylemeliyim?" diye çok düşündüm açıkçası. "Acaba Çin'e gidecek diye törenle yola çıkarılıp sonra Halkalı İstasyonu'na geri dönen treni ve bu trene binen Ulaştırma Bakanını mı; bir tarihî tiyatroyu, elli sekiz yıllık Ankara Sanat Tiyatrosunu bile bütçe ayırıp yerinde yaşatamayan Kültür Bakanını mı ya da bir başka göreviyle, sahip olduğu otelleriyle denizi, sahili halka kapatan, aslında kendine Turizm Bakanını mı; evet, hangi birini anlatayım?" dedim. "Ya da parti binamıza yerleştirilen dinleme cihazı böceklere de tehditkâr mafyaya da suspus olup tek bir laf etmeyen, Meclise gelince ise konuşan her vekilimize el kol sallayıp laf atan, adını bile anmayacağım ergen kişiyi mi; yoksa 'reform' dediği günün ardından bin partilimizin gözaltına alındığı adalet düzeninin Bakanını mı; önlenemeyen kadın cinayetlerinin, açılmayan sığınakların, bir bir ölen işçilerin, yoksullukların Bakanını mı anlatayım? Çocuklara tablet bile sağlamadan on-line eğitim yapıyoruz sanan Millî Eğitim Bakanını mı; yoksa içinde bulunduğum altı yıl boyunca kendi personelinin ve danışmanların ücret denkliği ve özlük hakları sorunlarını dahi çözememiş Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesini mi; hangi birini sıralayalım? Yoksa acaba, pandemide algıyla, sayılarla ve halk sağlığıyla oynamayı meslek etiğine tercih eden Sağlık Bakanını mı; 300 kişilik konvoyla camiye giden, işçiden 30 kat fazla maaş alan Cumhurbaşkanının bütçesini mi ya da pek milliyetçilerle dolu ülkemizde, kâr ettiği hâlde özelleştirilen ya da Varlık Fonuna devredilerek Sayıştay denetiminden kaçırılan şirketleri, Katar'a satılan Borsa İstanbulu mu anlatayım?" dedim. 2020 bütçesinde olanların hepsi de "seç, seç, beğen, al" şeklinde arkadaşlar.
Şimdi, biz bu bütçe sürecinde bakanlıklara sorular da sorduk tabii. Benim için en ilginç olan olay ve cevap şöyle gerçekleşti: Bodrumlu kadınlar Gültan Kışanak'a o yörenin motiflerini de içeren balık desenli bir elbise hediye etmişlerdi. Kızı cezaevine bunu götürdü ve cezaevine bu elbiseyi almadılar. Ben de Adalet Bakanına "Balık desenli bir elbisede nasıl bir sakınca görülebilir?" diye soru yönelttim. Gelen cevap aynen şöyle arkadaşlar: "İnfaz Kanunu'nun 'Hükümlünün giydirilmesi' başlıklı 64'üncü maddesinde 'hükümlülerin giysilerinin iç ve dış güvenlik görevlilerinin giymekte olduğu üniformalara benzer şekil ve renkte olamayacağı' hükümlerine yer verilmiştir. Bu itibarla söz konusu kıyafet, anılan hükme istinaden Kurum Müdürlüğü tarafından kabul edilmemiş ve getirene iade edilmiştir."
Arkadaşlar, bir yaşımıza daha girdik yani. Elbise böyle, evet, elbise bu arkadaşlar. Yani bizim cezaevlerindeki iç ve dış güvenlik görevlileri balık desenli elbiseler giyiyorlarmış. Şimdi, tabii, yani, gerçekten, sıkıcı, karanlık kıyafetler giymektense bunu giymek iyidir eğer böyleyse durum ama yani böyle bir vahametle karşı karşıyayız. Evet, Gültan Kışanak'a gönderilen ve alınmayan elbise budur.
Şimdi, Kocaeli Savcılığı bir karar daha çıkarmış. Kandıra Cezaevindeki bütün kadın mahpusların el yazısı olan her şeyini, okunup içeri girmiş şahsi mektupları, tuttukları günlükleri, bir kitabın mesela üzerine not alındıysa o kitabı, dava dosyalarını karman çorman etmişler. Şimdi, bu insanlar savunma yapacaklar cezaevlerinde. Bu nasıl bir şuursuzluktur gerçekten? Bu arada, tabii, kural hâline getirilen işkence türü çıplak arama ise isyan üstüne isyan yaratıyor cezaevlerindekilerde.
Evet, bu arada, bütçe sürecinde, sizinle ilgili bir şey daha öğrendim AK PARTİ'li arkadaşlar, AK PARTİ'liler olarak aslan terbiye ediyormuşsunuz. Gerçekten böyle. Şimdi, bunu, Ankara dinozorları uzmanı Melih Gökçek söyledi, ben onun yalancısıyım. (HDP sıralarından alkışlar) Şöyle yaptı bu derin açıklamasını: "AK PARTİ'liler aslan terbiyecisidir, değil ki senin gibi birini terbiye etmesinler. Ya kendiliğinden o mecliste yola geleceksin ya da yola getirileceksin." diyerek... Mansur Yavaş'ı tehdit ederken söyledi. İşte, bu şehre kattıklarınız maalesef bunlar: Dinozor, aslan terbiyesi.
Hazır bütçe konuşurken ben bu vizyon sahibi arkadaş, ANKAPARK'la ilgili, halkımızı nasıl soymuş, onu da anlatayım. Şu anda, iki ay öncesine kadar oluşmuş zararın 111 milyon lira olduğu tespit edildi. Sadece bu da değil, Ankara'da 28 milyarlık ihale 20 firma arasında kalmış, sadece 6 yolsuzlukta kamu zararı 2,8 katrilyon, toplam kamu zararı ise 3 katrilyon olarak belirlenmiş durumda ve bunlar Büyükşehir Belediyesi tarafından yargıya götürülmüş. Siz razı mısınız bu adamdan arkadaşlar? Ankara halkı asla razı değil ve kuruş kuruş bunların hesabını da soracak, bilesiniz.
Evet, bütçe sürecine dönersek "Patronlar bakan olursa ne olur?"un örneklerini de gördük. Okul sahibi olup Eğitim Bakanı olunursa öğretilen her bir harfin para karşılığı olur, hastane sahibi olup Sağlık Bakanı olunursa Covid-19 bir türlü meslek hastalığı sayılamaz ve ticaret halk sağlığından önce gelir, otel sahibi olup Kültür ve Turizm Bakanı olunursa da sahiller halka kapanır.
Ben, bu bütçede, arkadaşlar, sizin yönetiminizde, nedense doğa ile insanın yarışmasını da görüyorum. Gerçekten, doğa bu kadar güzelken neden onunla yarışıyorsunuz? Bunu anlamak da pek mümkün değil.
Şimdi, anketlere baktığımız zaman, yurttaşların yüzde 69,72'si ekonominin kötü olduğunu söylerken yüzde 46,2'si de önümüzdeki altı ay içinde daha da kötüye gideceğini söylüyor ve yurttaşlara hayatlarından memnun olup olmadığı sorulduğunda yüzde 61'i "kaygılı", yüzde 39,2'si "mutsuz", 24,4'ü ise "ne mutlu ne mutsuz" diyor; "mutluyum" diyen yok bu ülkede.
Bütçe görüşmeleri boyunca, HDP'yle, aynı klişe sözleri kullanarak uğraştınız çünkü artık keseniz boş, hikâyeniz bitti ve geçmiş teranelerden başka da söyleyecek sözünüz, vaadiniz yok. E, bu durumda en elverişli şey nedir? "Herkes terörist, etrafımız da düşman dolu." Bu söyleme sarılmak. Ama olmuyor, inanın olmuyor arkadaşlar. Yani üzgünüm, yoksulluğun üstü bunlarla örtülmüyor, halkın mutsuzluğunun üstü bunlarla örtülmüyor. Z kuşağını etkilemek için TikTok'a da el atsanız öyle de olmuyor, böyle de olmuyor. Bakın, coronavirüs salgınının artan etkileriyle iyice yoksullar ve varlıklılar olarak bölünen bu dünyada önlemler alınmak zorunda ama esnafa hepi topu 500 lira, 750 lira vererek de olmuyor bunlar.
Bakın, Hollanda Hükûmeti, coronavirüs salgını boyunca -daha doğrusu, bu nedenle- birçok yaşam alanından vazgeçmek zorunda kalan gençlerin yalnızlık, kaygı ve depresyon sorununu ortadan kaldırmak için bütçeden 58,5 milyon avro ayırdı. Almanya'da ise hükûmet, önlemlerden etkilenen şirketleri ayda toplam 11 milyar euroluk paketle destekleyecek, kapanmak zorunda olan iş yerlerinin ayda en fazla 500 bin euroya kadar olan sabit masraflarının yüzde 90'ını karşılayacak. 38 milyonluk nüfusa sahip Kanada 266 milyon dozluk aşı için 6 şirketle anlaşmaya vardı. Birleşik Krallık nüfusun yaklaşık 3 katına yetecek kadar aşı için anlaşma sağladı. Türkiye'de ise 25 milyonluk aşı için yapılan anlaşma ancak nüfusun yüzde 30'una yetecek kadar. Peki, biz bu ülkelerin yaptıklarını yapamayacak kadar fakir bir ülke miyiz? Hayır, bence değiliz ama yaptığınız şu: Yandaşları zenginleştirdiniz, halkımızı yoksullaştırdınız. Bu bütçeyle de bunu yapmaya devam ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Size tavsiyem: Yoksulluğu örtmek için HDP'yle uğraşmayın; nafile, vazgeçin bundan. Halkımızın vergilerinden elinizi çekin. Halka bir an önce güvenli ve ücretsiz aşıyı sağlayın.
Bu bütçe sürecinde buraya gelip halkın seçilmiş temsilcisi milletvekillerine karşı istihzayla konuşan kibirli atanmışları da özellikle kınadığımı ifade etmek isterim. Bu ülkenin Bakanı ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmalarını halka reva görmediğim o 4'lü kendini çok çok iyi biliyor bence.
Saygılar sunarım Genel Kurula. (HDP sıralarından alkışlar)