| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 16.12.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, biraz önce konuşmalar oldu. Bu benim ana konuşmam değil ama işte, insan odaklı kalkınmalar, gelişmeler, internetler, bilgisayarlar falan. Hani, böyle, hayaller külliye, gerçekler samanlık.
Şu anda elimde TIMSS 2019 sonuçlarını rapor eden bir yazı var. Burada Türkiye'nin sıralaması zaten malum; gerilerdeyiz ama bir de şöyle bir madde var, burası kimsenin dikkatini çekmiyor: TIMSS kapsamındaki ankette öğrencilere okula yorgun ve aç gidip gelmedikleri de soruluyor. Türkiye'de bu oranlar genel olarak pek düşük olmamakla birlikte, özellikle neredeyse her gün okula gittiğinde aç olduğunu belirtenlerin oranı 4'üncü sınıflar için yüzde 40, 8'inci sınıf öğrencileri arasında yüzde 46. Demek ki çocuklar bu kadar açsa Türkiye'deki ailelerin yarısı sabahları aç. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben öncelerden hatırlıyorum -burada bunu hatırlayacak, benim gördüğüm en azından 1-2 kişi var- 1967-1968'de ben bir köy okulunda okumuştum; o zaman köyün imkânlarıyla ilçeden ekmek getirilirdi, süt getirilirdi ve öğrencilere dağıtırlardı; ne kadar yerindeymiş. Hani, bunu gördükten sonra, bunu duyduktan sonra, Sayın Bakan, bu kadar yatırım yapıyorsunuz, bu kadar para veriyorsunuz ama netice de bu.
Pandemiyle Hükûmet tarafından ayrıcalık güdülen, maddi imkânları sınırlı olan ve tüm il dâhilinde hizmetlerden sorumlu kılınan büyükşehir belediyelerinin işleri gittikçe zorlaşmaktadır; pek çok güçlükle karşı karşıyadırlar. Hem merkezî yönetimin verdiği hem de kendi kaynaklarından gelen ödemelerde yarıya yakın azalma olmuştur. Örneğin, Mart 2020'de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Maliye Bakanlığından 41 milyon lira ödenek almış iken takip eden aylarda ortalama 24,5 milyon Türk lirasına düşmüştür. Maliye Bakanlığı payı martta 41 milyon lira iken pandemi nedeniyle takip eden aylarda düşmüş, ortalama 35 milyon lira kadar olmuştur. İller Bankası payı mart ayında 14 milyon lira iken takip eden aylarda düşmüş ve ortalama 10,5 milyon lira olmuştur. Öz gelirlerindeki azalma yüzde 60 civarındadır. Kiralama bedellerinde belli iskonto yanında genellikle kira alınmamıştır. Toplu taşımada yolcu sayısında yüzde 62 kadar azalma olmuştur. Eğitim, kültür, sanat ve spor faaliyetleri, tiyatro, opera, tematik parklar gelirlerinde de yüzde 85 kadar düşme olmuştur.
22 Mart 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı genelgesi doğrultusunda, Eskişehir Belediyesinde çalışan 567 personel uzaktan dönüşümlü çalışma yöntemiyle çalışmıştır. Burs verilen kursiyer sayılarında yüzde 23 kadar azalma olmuştur.
Büyükşehir belediyelerinde yerel yönetim sistemindeki bazı aksaklıklar şöyle sıralanabilir:
İlçe belediyeleri yalnız kendi sınırlarındaki halkın ihtiyacına cevap verirken, büyükşehir belediyesi il hudutları içindeki tüm halka hizmet vermekle sorumludur. Yalnız yol, çöp bertaraf etme tesisleri, yeşil alanlar, kenti içi trafik düzenlemesi değil, tüm köy, belde ve ilçelerin tarım ve hayvancılık hizmetlerinin geliştirilmesi gibi ekonomik çalışmalar da büyükşehir belediyesinin hizmetlerindendir.
Yerel yönetim meclisleri birinci kademede ilçeyle, ikinci kademede büyükşehir meclisi olarak çalışmaktadır. Büyükşehir belediye meclisinin üyeleri, ilçeden gelen üyeler ve Meclis üyelerinden oluşmaktadır, ağırlık ilçelerden gelen üyelerin lehinedir.
Belediyelerin genel bütçeden aldıkları paylar yetersizdir. Belediyelerin kamuya olan borçları genel bütçe vergi gelirlerinden kesilmektedir. Belediyeler bu borçları ödemekte zorlanmaktadır. Bu borçlar ya affedilmelidir ya da yeniden yapılandırılmalıdır.
2464 sayılı Kanun hava gazından belediyelere pay vermektedir. Hava gazı üretimi artık kalktığına göre bunun yerine belediyeler doğal gazdan bir pay almalıdırlar.
Belediyelerin telefon, teleks, fakstan aldıkları paydan başka internet ve cep telefonundan da pay almaları uygun olacaktır. Konaklama bedelinden belediyelere verilecek payla, çevre, yol ve park gibi şehirlerin ihtiyacı olan iyileştirilmeler sağlanacaktır.
Toplu taşıma, belediyelerin ilin en ücra köşelerine yapmaları gereken hizmetlerdendir. Bu önemli bir giderdir, getirisi çok küçüktür. Hiç olmazsa buradaki, akaryakıtlardaki KDV oranları kaldırılmalıdır.
Günümüzde büyük şirketlerin yönetim merkezleri büyükşehirlerdedir fakat fabrikaları periferidedir. Bu fabrikalardan gelen vergiler yönetim merkezlerinin bulunduğu yerlerdeki vergi dairelerine ödenmektedir. Burada muhatap fabrikaların bulunduğu bölgedeki vergi daireleri olmalıdır.
Belediyeler, imkân ve tahvilleriyle döviz bazlı kredi alıyorlar, borçlanıyorlar ama zaman içerisinde ve şu an içinde yaşadığımız günlerde de görüyoruz ki dövizde anormal yükselmeler oluyor, bunlar belediyelerin düşüncelerini, planlarını altüst ediyor. Normali, olması gereken, bu her neyse başlangıçta belediye bunu devlete borçlanmalı, devlet buradaki, dövizdeki yükselmeleri kendi ödemelidir, kendi üstlenmelidir.
Köyden mahalleye dönüştürülen yerleşim yerleri tekrar eski köy tüzel kişiliğine dönüştürülmeli, köy tüzel kişiliğinin malları da iade edilmelidir. Anayasa'mızda üretimin artırılması ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesi sağlanmalıdır. Bunu gerçekleştirirken belediyeler izne tabi olmadan, belediye meclisinin kararıyla yapmalıdırlar. Günümüzde belediyelerin böyle bir yetkisi maalesef yoktur.
Kent yoksulluğunun önlenebilmesi için belediyelere mevzuatta imkân sağlanmalıdır. Belediyelerin bünyelerinde çalıştırdığı işsizler işsizliğin önlenmesinde önemli bir role sahiptir. İşsizliğin önlenmesinde belediyelere yardımcı olmalı, fırsat verilmelidir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bina ruhsatı vermektedir -kendileri başkentten bunu ayarlamaktadır- bunlar şehrin silüetini ve mimarisini bozmaktadır. Bu yetki ya tamamen kaldırılmalıdır ya da belli kurallara bağlanmalı ve kısıtlanmalıdır.
Yerleşim merkezlerinde çevre sağlığının gerçekleştirilebilmesi için atıkların, kanalizasyon giderlerinin toplanması temiz içme suyunun temini için şarttır. Bu, yalnız estetik bir yaklaşım değil, aynı zamanda biyolojik bir ihtiyaçtır. Eğer kanalizasyon giderleri bertaraf edilmezse sağlıklı içme suyu da temin edilemeyecektir. Köylerimizin içme suyu ihtiyacı büyük oranda çözülmüş ancak kanalizasyon ve kanalizasyon sularının bertaraf edilmesi maalesef yapılamamıştır.
2018 rakamlarıyla 76 milyon nüfusuyla belediyelerin yüzde 99,4'ü içme ve kullanma suyu şebekesine sahiptir. Bu belediyelerimizin sadece 443 tanesinde arıtma tesisi bulunmaktadır. 2018 yılı verileriyle ülkemiz nüfusunun yüzde 91'inin kanalizasyon şebekesinden faydalanabildiğini görüyoruz. Bu orandan yola çıkarak diyebiliriz ki: Kanalizasyon hizmetleri dışında kalan yaklaşık 7,5 milyonluk bir nüfus vardır. Nüfusumuzun yüzde 56'sını içine alan belediyelerimizin su arıtma tesisleri mevcuttur. Ülkemizde günlük kişi başına düşen su tüketimi 217 litreyken bu, Avrupa Birliğinde 150 litredir. Avrupa Birliği bu gideri daha da azaltmak için uğraşmaktadır.
Su yalnız biyolojik bir ihtiyaç değil aynı zamanda fiziki bir ihtiyaçtır. Nüfus artışı, tarımsal faaliyetlerde artış, enerji üretiminde, sanayileşmede artış su niteliği ve niceliği üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Kuraklığın yaşandığı ortamda atık suların tekrar kullanılabilir hâle getirilmesi sadece biyolojik bir zorunluluk değildir, aynı zamanda bir fiziki ihtiyaçtır. Bu nedenle atık su arıtma tesisleri elzemdir ve yapılmalıdır. OECD Çevresel Performans İncelemeleri 2019 Raporu'na baktığımızda ülkemizde atık su toplama ağlarına ve arıtma tesislerine erişim artmış olsa da OECD ülkeleri arasında bu bakımdan son sıralarda yer almaktadır. Evsel atık suların yüzde 14'ü arıtılmadan deşarj edilirken sanayide bu oran yüzde 38'dir; zaten ırmakları, nehirleri görüyoruz.
Köyler, cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi ortak mallarının bulunduğu yerleşim yerleridir. Köylerden 1950 yılında bilinçsiz bir şekilde illere, yerleşim merkezlerine göç başlamıştır.
Eskişehir'de köyleri gezerken gözlemlediğim bir gerçek var. Köylülerin çoğu internet olmadığından ve çocuklarına eğitim veremediklerinden yakınmaktaydılar. Keza pandemide özellikle eğitim konusunda internetin önemi somut bir şekilde kendini hissettirmiştir, Köylerimize derhâl bu hizmet götürülmelidir. Bununla birlikte köy yollarının standardı yükseltilmelidir, asfalt kaplama olmalıdır, grup yolları ve münferit köylerin yolları on iki ay hizmete açık olmalıdır.
1990 yılında köylerde yaşayan nüfus toplam nüfusun yüzde 40'ı iken 2019 yılında bu yüzde 7,2'ye düşmüştür. Köyden kente kontrolsüz bir şekilde göç başladı. Plansız ve beklenmedik bu göç, merkezî idarenin de yanlış uygulamaları nedeniyle üstesinden gelinmez bir hâl almıştır. Bugün köylerde yaşayan nüfusun ağırlığı yaşlılardan oluşmaktadır. Gençlerin köyde yaşaması sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Bunun birinci şartı okullar, ikinci şartı yollar, sağlık hizmetleri ve internet hizmetleri gibi diğer hizmetlerin sağlanmasıdır.
Hazırlanan bütçelerin vatandaşımızın refahını artırmadığı, onların hayatlarına çok büyük bir olumlu etkide bulunmadığı ortadadır, görülmektedir. Milletin, halkın bütçesi olarak bu bütçeyi tanımlamak çok zor.
2021 yılı bütçesinin vatandaşlarımızın yaşamında olumlu bir etki yapmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)