| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 16.12.2020 |
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bilinen bir hikâyeyi anlatacağım değerli arkadaşlarım: 9 Eylül 1922'de İzmir işgalden kurtarılınca Mustafa Kemal Atatürk İzmir'e girer. Karşıyaka'da İplikçizade Köşkü'nde misafir ederler Mustafa Kemal Atatürk'ü, Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın önderini ve bakar ki mermerlerin üzerine bir Yunan bayrağı sererler. Mustafa Kemal Atatürk der ki: "Bu nedir?" Derler ki: "İzmir işgal edildiği zaman Yunan Kralı şanlı bayrağımızı, al bayrağımızı o mermerlerin üzerine serdi ve onun üzerinde yürüdü." Mustafa Kemal Atatürk, Yüce Önder'imiz der ki: "Bir bayrak bir ulusun onurudur, bir ulusun onuruyla oynanmaz." Önemli bir laftır, bundan yüz yıl önce söylenmiş olan bir laftır.
Bakın, biraz önce, hamaset yapmayacağım ama Sayın Bakanın konuşmalarını dinledim. Bakan, ilginç bir şey söyledi, acaba dedim gözümden mi kaçtı diye tutanakları getirttim. Sayın Bakana soruyorlar ki: "Libya'ya ve Somali'ye mesela ne diyorsunuz?" Yasin Bey Denizli Milletvekili. Sayın Bakan diyor ki: "Burada verdiğimiz rakamlar -yardımla alakalı- 3 milyon, 5 milyon. Ama o ülkelerin uluslararası arenada Birleşmiş Milletlerde birer tane oyu var." Değerli arkadaşlarım, şimdi bu tutanakları Somali ve Libya Büyükelçileri görseler ne derler değerli arkadaşlarım? Bu ülkenin onuruyla bundan daha oynanacak bir şey var mıdır değerli arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar) Bir hukukçu olarak şunu anlatayım Sayın Bakan, bunun Türkçesi şudur: Diyorsunuz ki parayı bastırıyoruz, Birleşmiş Milletlerde oy kullandırıyoruz. Ayıptır, yazıktır ya! Bunu demeyin bari, yapıyorsunuz burada... Bakın, tutanaklara geçmiş kelimeler, buna ne diyeceksiniz Sayın Bakan gerçekten merak ediyorum yani.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Alacağım, inceleyeceğim...
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Alabilirsiniz, yapabilirsiniz de bunu anlıyorum ama bunu bari tutanaklarda söylemeyin. Biz zannediyorduk ki bunları basında okuduğumuz zaman, kararnamelerinizi gördüğümüz zaman, pandemiden dolayı gerçekten ciddi sıkıntıları var, ülke de onlara yardım ediyor. Anlıyoruz ki Birleşmiş Milletlerde oy kullanmak için para veriyormuşsunuz ülkelere, tutanaklar burada duruyor. Bunu düzeltirsiniz diye umuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bugün basına yansıyan bir olay var. Bakın, Okan Holdingin patronu bir açıklama yapıyor ulusal basında: "1972'den beri Türkiye'de iş yapıyorum, Türkiye'de yatırım imkânı ortadan kalktı." diyor değerli arkadaşlarım. "Neden?" diye soruyorlar. "Çünkü hukuk yok, hukukla alakalı bir problem var." Bakın, bütçeyi konuşuyoruz, bütçeyle alakalı nedir sıkıntılar? Burada çok rakamlara girmeyeceğim, milletvekillerimiz rakamlarla alakalı birtakım şeyleri ifade ettiler, o rakamlarla sizleri boğmak istemiyorum ama bir şeyi söyleyeyim değerli arkadaşlarım. Bu rakamlarla alakalı olarak, önce, Dünya Adalet Projesi'nin yapmış olduğu bir sıralama var. 206 ülkeyi kapsıyor, 128 ülkeyi bir skalaya koymuş, 128 ülkenin içerisinde Türkiye'de bunlarla alakalı bir nitelendirme yapılıyor; Türkiye, 60'tan aşağı inemiyor. Bunların içerisinde ceza yargılaması var, hukuk yargılaması var, hukuk güvenliği var. Bunlarla alakalı, ne yazık ki, gerçekten sınıfta kalmış bir ülke gerçeğiyle karşı karşıyayız değerli arkadaşlarım. Biz diyoruz ki: Eğer gerçekten sizin bir hukuk reformuyla alakalı... Önümüzdeki haftalarda getireceğinizi ileri sürdüğünüz bir düzenleme var, bunu getireceksiniz, göreceğiz gerçekten bir hukuk reformu getirecek misiniz diye.
Bakın, arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde bir mafya lideri Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanını açıkça tehdit etti, bu ülkenin 2'nci büyük partisinin Genel Başkanıyla alakalı bir tehdidi ortaya koydu değerli arkadaşlarım. Biz bekliyorduk ki buna ilişkin ciddi bir tepki koyulur. Bir Allah'ın kulu, bir cumhuriyet savcısı bu ülkede kalkıp da dava açmadı. Dava açıldığına ilişkin, soruşturmayla alakalı, AKP'nin Grup Başkan Vekili Bülent Turan'dan böyle bir beyanda bulunulduğu ifade edildi.
Bakın, ben Ankara Hukuk Fakültesini bitirdim değerli arkadaşlarım. 5 Kasım 1925'te Mustafa Kemal Atatürk, Ankara Hukuk Mektebinin açılışında "Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu müessesenin açılışında duyduğum saadeti hiçbir teşebbüste duymadım." diyor değerli arkadaşlarım.
Burada, daha önce kürsüde söyledim, bir kere daha söylüyorum. Mustafa Kemal'in Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt "Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuz da bu vatanda yaşayanların uğrayacağı en ufak haksızlıktan, hatta Bingöl Dağları'nın ıssız kuytularında nafaka bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz." diyor değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, bu konuda cumhuriyet savcılarından olaya el koymasını bekliyoruz; eğer olaya el koyarlarsa bu konuda gerekenler yapılır diye söylüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ben daha önce televizyonlarda bu çöplerle alakalı... Siz bunun bir mizansen olduğunu ileri sürüyorsunuz, çöplerden insanların yiyecek topladığına ilişkin olaylar ortaya çıkınca bunun abartıldığını söylüyorsunuz. Dün benim seçim bölgem Artvin'den çok değerli bir gazeteci kardeşim görüntülü aradı, bunları istiyorsanız... Çünkü o görüntülerdeki hanımefendinin ifşa olmasını istemiyorum. O görüntüleri izleyince gerçekten dehşete kapıldım arkadaşlar. Bir başka Türkiye gerçeği var; bir yanda çöplerden ekmek toplayan insanlar var, bir yanda 47 milyon dolara kendisine uçak alan beyefendiler var değerli arkadaşlarım. O eski Türkiye'ydi, yeni Türkiye'de 47 milyon dolara... Onu da beyefendi tekzip ediyor, diyor ki: "Ben 47 milyon dolara böyle bir uçak almadım çünkü test uçuşlarında motorlarda arıza çıktığı için daha önce Fransız firmasından aldığım uçaklarla idare ediyorum." Değerli arkadaşlarım, bu beyefendi yani bu 5'li çetenin içerisinde olan beyefendi var ya, 1980'li yıllarda Artvin'de de iş alıyordu. Sizin liderinizin "bi-em-si" dediği, biz Artvinlilerin "Be-Me-Ce" kamyon diye tarif ettiğimiz BMC kamyonlarla geziyordu bu beyefendi. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Şimdi, öyle bir hâle getirdiniz ki uçaklarla geziyorlar bunlar. O nedenle değerli arkadaşlarım, bu aradaki gerçeği ayırt etmenizi istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bugün ulusal basına bir şey yansıdı. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da sataşıyorum, Sayın Grup Başkan Vekilime de sataşıyorum, buradan söylüyorum: Bizim CHP sözcüleri buraya çıktılar, Sayın Cumhurbaşkanının maaşıyla alakalı 88 bin liralık maaşı konuşuyorlar. Bunu şiddetle reddediyorum arkadaşlar, açık konuşayım. Bakın, bugün basına düşen olaylarda, basına düşen beyanatlarda bir örtülü ödenek olayı var. Bakın, bugün gazetelerde, bazı gazetelerde -yandaş basında bu yok- yandaş basının olmadığı gazetelerde manşet oldu değerli arkadaşlarım. Bu nedir? Ekim ayında... Sayın Cumhurbaşkanı ekim ayında 20 milyon TL'lik bir örtülü ödenek kullanıyor değerli arkadaşlarım, 20 milyon TL'lik. Kasım ayına geliyor, aynı Sayın Cumhurbaşkanlığı ödeneği 284 milyon lira; 14 kat artıyor değerli arkadaşlarım, 14 kat. Ocağın başından bugüne kadar Cumhurbaşkanlığının kullandığı örtülü ödenek miktarı 1,8 milyar TL. Ne anlatacağız arkadaşlar? Biz ne anlatıyoruz 88 bin lira maaş almış filan diye? Cumhuriyet tarihinde olmadık bir olay. Şimdi, bunu hamasetle anlatıyorsunuz, "Yurt dışı operasyonlar yapılıyor." "Şunlar, bunlar yapılıyor." diye anlatıyorsunuz.
Burada, iki gün önce bir İçişleri Bakanı geldi, hem milletvekillerine hem Meclise ayar verdi, başka bir şey söyledi. Ben, burada, seçim bölgemle alakalı da bir şey söyleyeceğim değerli arkadaşlarım. Başka bir şey söyledi burada, dedi ki... Sağlık Bakanının açıklaması gereken, benim 1 Aralıkta burada, seçim bölgem Artvin'le alakalı... Hani diyorsunuz ya "Bu bütçe, müthiş bir bütçedir." diye. Ben o zaman kıyamet kopardım, dedim ki: "Bakın, Artvin'de insanlar yollarda ölüyor." Benden sonra AKP'nin Artvin Milletvekili, çok değerli kardeşim Erkan da çıktı "Hayır, öyle değildir, daha başka bir tablodur." dedi. Ona ben sataşmam, Artvin Milletvekiline herhangi bir şekilde sataşmam ama bir gerçeği ortaya koyalım değerli arkadaşlarım. Şimdi, aradan geçen zamanda biz gördük ki... Sayın Bakan diyor ki: "Biz, Hakkâri'de anjiyo ünitesi kurduk." Bu açıklamayı yapacak olan Sağlık Bakanıdır, İçişleri Bakanı yapıyor Sayın Başkan bu açıklamayı: "Anjiyo ünitesi kurduk." Ben de buradan Sayın Bakan size soruyorum, Sağlık Bakanına ben 4 tane soru sordum, cevap vermedi: Biz başka ülkenin çocukları mıyız Sayın Bakan? Biz başka Tanrı'nın çocukları mıyız bu Artvin'de? Niye kurmuyorsunuz anjiyo ünitesini Artvin'de? (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Yani niye bu insanlar ölüyor? Biz başka ülkenin çocukları mıyız? Hakkâri'de bu anjiyo ünitesini kurarken terörü bahane ederek "Hakkâri'de insanlar dağa çıkıyor, biz böyle engelleriz." diyorsunuz, bu Artvinliler dağa çıkmadığı için mi bu şekilde cezalandırılıyor değerli arkadaşlarım? Dağa çıkmadığımız için mi bizleri bu şekilde cezalandırıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Yani, Sayın Vali açıklama yapıyor, Artvin'deki Deriner Barajı ve Çoruh Vadisi projeleri -2 milyar lira- ülke ekonomisine büyük katkıda bulunuyor, siz herhangi bir şekilde 2 milyon liralık -250 bin dolarlık- bir araçtan, bir şeyden, bu şekildeki bir devlet yardımından bizi yoksun bırakıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, eski Türkiye ile yeni Türkiye'yi karşılaştırıyorken bir şey daha söyleyeceğim sizlere. Bakın, bundan yıllar öncesine, daha iki üç yıl öncesine kadar fakirin bir umudu vardı değerli arkadaşlar. Fakirin umudu neydi? Millî Piyango. 31 aralıkla alakalı bizim umutlarımız vardı, insanların umutları vardı. 31 aralıkta beklerlerdi ki "Bir Millî Piyango bileti alacağım, bana milyarlar çıkacak, ben de çocuklarıma ev alacağım, araba alacağım, mülk alacağım." diye. Siz Millî Piyangoyla alakalı, insanların hayallerini bile tükettiniz, umutlarımızı yok ettiniz. Bugün, Millî Piyangoyla alakalı bile insanların kafasında soru işaretleri var değerli arkadaşlarım. Böyle bir tabloyu Türkiye'nin önüne koydunuz. O nedenle, yani bizim arkadaşlarımız... Burada çok konu var, anlatılması gereken çok söz var.
Bakın, daha bugün Meclisin önüne Ardahan'dan geldiler. Ben bugün sabah erkenden Meclise geldim kıymetli arkadaşlarım. Geldim ki bütün polis güçleri orada, bütün TOMA'lar orada, Meclisin önünde. Şaşırdım, dedim ki herhâlde bir eylem falan var. Bizim Meclisteki koruma arkadaşlara dedim ki: Ne var arkadaşlar? "Bir ihbar var." dediler. Benim de aklıma IŞİD falan geldi "Herhâlde, Meclisin önünde eylem filan yapıyorlar, bu şekilde bir şey yapacaklar." dedim. Sonra, öğrendim ki arkadaşlar, çiftçiler Meclisin önüne gelip Tarım Kredi borçlarıyla alakalı -yanlış da olabilir bu bilgi- sorunlarını anlatmayla alakalı bir talepte bulunacaklarmış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Doğru, doğru.
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Doğru Başkanım, doğru.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Siz o çiftçileri kırmışsınız ya; yazıktır, günahtır ya; yazıktır, günahtır ya! Yani bir insan talebini anlatabilmek için, bir meramını anlatabilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine, Mustafa Kemal'in Meclisine geliyor, bir şey anlatmaya çalışıyor değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bunu yapmanız yazıktır, günahtır! O nedenle, bunu şiddetle reddediyoruz, bunu şiddetle reddediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Bütün bu olumsuz tabloya rağmen, gecenin bu saatindeki bütün bu karamsar tabloya rağmen yurttaşlarıma buradan bir kere daha sesleniyorum: Bu ülkeyi umudun, özgürlüğün ülkesi, hepimizin Türkiyesi yapacağız değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar) Bu konuda karamsarlığa kapılmaya gerek yok. Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri olarak, Mustafa Kemal'in milletvekilleri olarak, Mustafa Kemal'in Meclisinden bu ülkenin insanlarına elimizi uzatıyorum ve diyorum ki iyi ki varsınız, karamsarlığa kapılmayın.
Gecenin bu saatinde iyi akşamlar diyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)