GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:34
Tarih:17.12.2020

HDP GRUBU ADINA ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir uzun bütçe maratonu yaşıyoruz. Bu bütçe ne hakçadır ne de halklarımız içindir, bu bütçe yandaşlara rant dağıtma bütçesidir. Erdoğan diyor ki: "Dünya 5'ten büyüktür." Biz de şunu söylüyoruz, diyoruz ki: "Türkiye halkları 5 yandaş çeteden daha büyüktür." Onun için, halklarımıza hiçbir şey getirmeyen bu bütçe üzerine konuşmayı değerli de görmüyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, tarihimiz katliamlarla dolu. Ben çok eskilere gitmeyeceğim; Koçgiri, Dersim, Ağrı Zilan... Daha sonraları Sivas katliamı, Başbağlar katliamı, Maraş katliamı, Çorum katliamı, Gazi katliamı, Gezi katliamı. Bunlar bizim tarihimizin kara lekeleridir, buralarda öldürülen insanları saygıyla anıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, ben bugün o acıları yaşayan birisi olarak Maraş'tan bahsedeceğim çünkü kendi şehrim. Biliyorsunuz, 70'li yılların sonuna doğru bir soğuk savaş dönemi yaşanıyordu. Özellikle ABD emperyalizmi ve onun içinde, ülkemizde onun uzantısı olan kontrgerilla ve MİT'in içinde örgütlenen bir grup vardı ve bunlar bir proje yapmışlardı. Bu proje "Yeşil Hat Projesi'ydi." Bu proje; Dersim, Erzincan, Sivas, Malatya, Çorum, Maraş ve Hatay hattıydı. Ne yazık ki bu hat Aleviler'in yoğunlukla yaşadığı bir bölgedir ve bu, yine Aleviler'in payına düştü. Ve bunu iyi anlamak için Paul Henze'nin -CIA Ankara Temsilcisi- hatıralarını okumanızı tavsiye ederim.

Değerli milletvekilleri, düğmeye ilk önce 78'de Sivas'ta basıldı; 3-4 Eylül olaylarında 10 kişi katledildi, yüzlerce iş yeri tahrip edildi, 10 can kaybı oldu. Daha sonra 4 Nisanda bizim Maraş'ta Alevilerin yoğunlukla, solcuların yoğunlukla gittiği bir kafeterya önce bombalandı, sonra da otomatik silahlarla tarandı. 90 yaşındaki -bizim kanaat önderimiz- Gıjık Dede yani Sabri Özkan orada katledildi.

Değerli milletvekilleri, ondan sonra Malatya'ya geçti. Malatya'ya 7 Nisanda buradan, Ankara'daki Umut Postanesinden 3 tane bomba gönderildi. Bu bombaların biri Hamit Fendoğlu'na, biri Memiş Özdal'a, biri de Abdülkadir Aksu'ya gönderildi ve Hamit Fendoğlu'nun kendisi ve 2 yakını o bombayla maalesef katledildi. Malatya'da da o olaylarda 8 can kaybı oldu, yüzlerce iş yeri ve ev tahrip edildi ve olaylar devam ediyordu, ilmek ilmek örüldü, 12 Eylül faşist cuntasının taşları örülüyordu.

15 Nisana geldiğimizde, yine Ankara'dan Ali Çevik Yüzbaşının Maraş'a silah ve bomba sevkiyatı yaptığı görülüyor ve bu bombaların, 15 Nisanda Maraş'ta yapılan bir operasyonda birçoğu ele geçti, "ETKO" dediğimiz Esir Türkleri Kurtarma Ordusunun elinde yakalandı bunlar. Bu bombaların üzerinde nereye atılacağı; MHP'ye, Ülkü Ocaklarına, camiye ve sivil toplum örgütlerine atılacağı yazıyordu arkadaşlar ama önüne geçemediler yine de. 19 Aralığa geldiğinde, Çiçek Sineması'na bir bomba atıldı. Bu bomba ses gücü yüksek olan, tahrip gücü olmayan bir bombaydı. Bu bombanın da nasıl atıldığını, ne yapıldığını ETKO üyesi İsmet Çalışır belgeselde uzun uzun anlatıyor arkadaşlar.

Ve 21 Aralık geldi, 21 Aralıkta 2 solcu öğretmen öldürüldü. Bunların cenazeleri Devlet Hastanesi Baştabibi Çetin Diker tarafından zamanında verilmedi; cuma günüydü, ikindi namazına denk getirildi yani cuma namazında Maraş Merkez'de Ulu Cami'de 2 grubun karşı karşıya gelmesi sağlandı. On binlerce insan o kortejde oraya gittiğinde -artık belediyeler önceden planladığı için- belediyeden, hoparlörden "Kızıllar, Kızılbaşlar, komünistler camileri bastı; Allah için savaşa." diye anonslar yapılıyordu. (HDP sıralarından alkışlar) O dönemde daha birçok yerde bunun yapıldığını biliyoruz. Özellikle, bazı camilerde de "Sizler namaz kılmayla, oruç tutmayla cennete gidemezsiniz; bir Alevi Kızılbaş'ı öldürürseniz ondan daha büyük sevap kazanırsınız." diye anonslar, duyurular yapılmaya başlandı, vaazlar verildi.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) -Bırak Allah aşkına ya! Cahil şeylerin niye lafını ediyorsun!

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Burada, bak, iddianame burada; hepsi belgeli burada arkadaşlar.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Yanlış şeyler! Yanlışları tekrar...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Yanlış ama olmuş işte!

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Olan şeyler.

Arkadaşlar, şöyle bir empati yapın: 23'ünde her şey hazırlanmıştı. bakın, görüyorsunuz, bunlar uydurma değil, "Allah için savaşa, Allah için savaşa!" diye. 23'ünde saldırılar başladı; gerici, faşist güruh, başta Yörük Selim Mahallesi olmak üzere Karamaraş'a saldırılarda bulundu. En çok katliam da Dumlupınar ve Namık Kemal Mahallelerinde yani Alevilerin tek tek oturduğu mahallelerde oldu çünkü o insanlar yerlerini terk etmemişlerdi "Bizim komşularımız, Sünni komşularımız bize bir şey yapmaz, bize bir şey olmaz." veya "Buradaki insanlar bizi korur." demişlerdi ama ne yazık ki komşuları tarafından katledildiler.

Değerli milletvekilleri, bu katliamda resmî sayılara göre 111 ama daha fazla olduğunu biliyoruz. 42'nci yıl dönümü ve bugün geldiğimiz noktada, cenazelerin yerleri belli değil, mezarları belli değil; devlet, onları toplu olarak gömmüş. Mahkeme devam ediyor, buna rağmen devlet, onların mezar yerlerini bile göstermiyor.

Diğer taraftan, bu katliamla yüzleşilmedi, devlet bununla yüzleşmedi; devlet bununla yüzleşmeli ve katiller gün yüzüne çıkarılmalı. Yirmi üç yıl süren bu dava sonucu 20 kişi idam, 7'si müebbet, birçok insan da hapis cezası aldı ama en önemlisi de 68 önemli sanık mahkeme huzuruna çıkarılmadı arkadaşlar. Şimdi, o katliamda hep şu söylenir, denilir ki: "Yabancı güçlerin tezgâhıydı, onların parmakları var." Doğru, yabancı güçler, Paul Henze'nin anılarında var, Alexander Pack'ın anılarında var ama 1.330 sayfalık bir iddianame burada, elimde; 804 sanık var, bu 804 sanığın içinde ne Hans var ne George var, hepsi yerli ve millî arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şimdi, günümüze geldiğimizde Alevilik fiziken katledilmiyor ama Aleviler, Alevi inancı katlediyor. Bizim, Alevilerin yoğunlukla yaşadığı yerlere maden ocakları, HES'ler ve çevreyi kirleten fabrikalar yapılıyor, bu şekilde devam ediyor. Bugün, şunu iyi bilmesi gerekiyor herkesin, bin dört yüz yıl önce Kerbelâ'da Hazreti Hüseyin, ailesinin, kendisinin katledileceğini bile bile orada teslim olmadı, direndi: Biz, Aleviler de eşit yurttaşlık hakkımızı alana kadar teslim olmayacağız, boyun eğmeyeceğiz ve biz bu demokratik haklarımızı demokratik alanda savunmaya devam edeceğiz.

Çok teşekkür ederim, saygılarımı sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)