GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:80
Tarih:20.03.2012

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Münir Kutluata Karasu'da son beş yıldan beri olmakta olan erozyonla ilgili çok önemli bir açıklamada ve araştırma önergesinde bulunmuştur.

Değerli Hocam, benim resimlerim sizin resimlerinizden daha güzel olduğu için ben benimkileri de göstermek istiyorum.

Bu resimlerde gördüğünüz yer 55 metre sahili olan Karasu'dur. İstanbul'a yakın olmasıyla da bilinen bu Karasu'da, gördüğünüz gibi, evler artık suyun altında kalmaktadır. Bakın, Karasu sahilinde artık bırakın denize girmeyi, mevcut evlerin ne hâle geldiğini görüyorsunuz. Acaba bu erozyon sonucunda nereye kadar gelmiştir? Şu anda 5 metre; 4,5-5 metre kalmıştır. Nereye? Karasu'nun ana caddesine. Ana caddeye bu kadar kalmıştır.

Değerli arkadaşlar, burada niyet önemlidir, yani biz gerçekten böyle bir şey yapacak mıyız? Ben Sayın Hasan Ali Çelik'i severim. Bizim Sakaryalı milletvekilleri olarak da bugüne kadar hiçbir kavgamız, gürültümüz olmamıştır. Arzu ediyoruz ki Sakarya'ya hizmet etmekte el birliğiyle hareket edelim. Amaç, Sakarya bizim Sakarya'mız, ne yapabiliriz diye bakalım. Ama gerçekleri söylemeden, bunların üstünü örterek bir yere varmamız da mümkün değildir.

Karasu sahili 55 kilometre. Acarlar Longoz'u, Sayın Cumhurbaşkanının Genel Sekreteri Mustafa İsen tarafından Türkiye'nin dikkati çekilmiş ve gerçekten, sadece Türkiye'ye değil, dünyaya da mal olmuş bir longozdur. Bu kıyı şeridi tehlike altındadır. Nasıl olmuştur da bu noktaya gelmiştir? Şöyle olmuştur: Bu 4+4+4 olayı var ya, aynı onda olduğu gibi, aceleyle, arkası önü araştırılmadan orada bir hizmet yapılmaya çalışılmıştır. Bir liman inşa edilecektir, limanın Karasu şeridine vereceği zararlar, o şekilde inşa edilirse, mühendislik hatasıyla inşa edilirse, dalgakıranlar yapılmadan inşa edilirse, vereceği zararlar önceden araştırılmamıştır. Limanla ilgili, bakın, elimde şu kadar belge var, mühendislik hatasının yapıldığına dair.

Deniliyor ki: "DLH orada dalgakıran yapmıştır dik olarak ama onun da bir çözüm olmadığını görmüştür. Şimdi batık dalgakıranlar yaparak çözecektir. Toplam 27 taneye ihtiyaç vardır, 7 tanesi yapılmıştır. Burada da iyi niyet vardır. İnşallah ileride o 20 tanesi de yapılır." Ne zaman? Karasu Caddesi gittikten sonra mı? DLH bunu yaparken, devletin parasını kullanırken, bütçesini kullanırken gerçekten bunun işe yarar olup olmadığını araştırarak mı yapmıştır? Bununla ilgili, bakın, 2010 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Su ve Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi bu konuda bir rapor sunmuştur ve sunduğu raporlarda bunların geçer olmadığını göstermiştir. Onunla ilgili, gene 2010 yılında "Batı Karadeniz Bölgesi Karasu Sahil Kesiminde Kıyı Erozyonunun Zamansal Analizi" diye bir çalıştay düzenlenmiş, bir araştırma yapılmış, orada da çok açık ve net olarak ifade edilmiştir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Karasu'daki sahil şeridi erozyon altında kalıyor. Ben, bizim mantığımızı size net olarak söyleyeyim. Araçla gidiyorsunuz yolda, bir tane levha: "Dikkat, erozyon vardır!" Ne yapacak araç sahibi? Yani ben merak ediyorum -bilim adamları falan var- ne yapacağız? Yani oradan kaya falan düşerse diye elini şöyle yapıp da mı geçecek oradan? Ne yapacak, şemsiye mi açacak? Arabasını durdurup da hafif yandan yandan kaçarak mı geçecek? Yani mantık bu mantıktır arkadaşlar; anlatmak istediğim budur.

Karasu'da sıkıntı vardır. 4 metre ana caddeye gelmiştir. Yapılması gereken batık dalgakıranlardan sadece 7 tanesi yapılmıştır. Belediye Başkanı İspiroğlu oradan feryat etmektedir. Sesi şöyle çıkıyor Başkanın, diyor ki: "Hiçbir parti ayrımı yapmaksızın Karasu Türkiye'nindir. Gelin, bu felaketi engelleyelim. Bununla ilgili 20 tane dalgakıranın, acilen burada batık dalgakıranların yapılması gerekiyor. Bu ülke bizim. Bununla ilgili elimizden geleni yapalım."

Ben bunu ifade ederken ortamı yine germek istemem ama eğer bunun için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti para bulamıyorsa işi olmayan yerlere bavulla para göndermesin; bunun için para bulamıyorsa alakasız bölgelerde, askerlerimizin şehit düşmesi uğruna askerî harcamalarda bulunmasın; bununla ilgili para bulamıyorsa tablet bilgisayarı Kamu İhale Yasası'ndan çıkarıp 10 milyar lira kârı kiminle paylaştırıyorsa oradan alsın onu Karasu'ya da tahsis etsin. Burada niyet önemlidir. Eğer niyet iyi olursa Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti oraya acilen ayıracak parayı bulur; 55 kilometre uzunluğu olan, İstanbul'a çok yakın olan, Sakarya'nın göz bebeği Karasu bir an önce hayatiyet kazanır.

Burada, Sayın Hasan Ali Çelik'in ifade ettiği gibi çarpık yapılaşma vardır, doğrudur; bir an önce engellenmelidir. Buradan, gerçekten, hâlen kum alınmakta, hâlen çarpık yapılaşmalara da zaman zaman izin verilmektedir; bunların önüne geçilmelidir. İnsanoğlu istedikçe daha fazla ister ama biz buna Hükûmet olarak engel olmalıyız. "Onlar yapıyorlar." diye şikâyet etme yeri hükûmet değildir.  Hükûmet, icraat yeridir. Hükûmet, oraya "Sen kaçak inşaat yapmayacaksın." diyecek olan makamdır. Hükûmet, oraya derhâl bütçeden para ayırıp 27 tane dalgakıranı yaptırtacak olan makamdır. Hükûmet, orada mühendislik hatası olan limanla ilgili tedbiri alacak olan makamdır. Hükûmet, orada caddeye ulaşmasına 4 metre, 5 metre kalan bir yıkımı engelleyecek olan makamdır. Bunun için "Biz yeterince iş yaptık, bundan sonra başka bir şey yapmaya gerek yok." anlayışı yanlıştır.

Burada talep edilen, bu 20 dalgakıranın,  batık dalgakıranın bir an önce yapılması için bütçeden pay ayrılmasıdır; bu da Hükûmetin işidir. Muhalefetin işi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmek, Hükûmetin dikkatini çekmek ve bu konuda ilgili bölgenin sesi olmaktır.

Muhalefet, MHP'nin verdiği öneriyle, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği destekle bu görevini yerine getirmiştir. Sıra Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetindedir. O da görevini yerine getirirse bir bölgemiz gerçekten sıkıntı yaşamaktan kurtulacaktır.

Bu duygularla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkoç.