| Konu: | Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 23.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu teklifle Çevre Ajansı kuruluyor. Ne bu Çevre Ajansı? Çevre politikaları üzerindeki kamu denetiminin kaldırıldığını öncelikle söylemek istiyorum. Yani bir nevi çevre alanının varlık fonunu kuruyorsunuz. Böylesine önemli bir teklifin görüşüldüğü, tartışıldığı salon, herkes tanık olsun, evet, halkımız ekranlardan görmüyor ama biz burada bir müzakere yürütmüyoruz, bir münazara da yürütmüyoruz ancak kendi kendimize konuşuyoruz.
Şimdi, kurulacak Ajansın faaliyetleri neler? Çevre kirliliğini önleme ve yeşil alanların korunmasına, iyileştirilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlama. Sadece İstanbul'da vapurla karşıdan karşıya geçerken bakın, AKP iktidarının on sekiz yıl boyunca İstanbul'u ne hâle getirdiğini görün. Mezarlıklar ile askerî alanlar dışında bir tane yeşil alan kalmadı. Kuzey Ormanları'ndan tutun Kaz Dağları'na, Karadeniz'in ovalarına, yaylalarına kadar memlekette yeşilin ne olduğunu ve AKP'nin sadece doların yeşilini bildiğini bütün halkımız biliyor.
Bir de ne var? Ulusal ölçekte depozito yönetim sistemi kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek. İşte, burada, asıl nokta bu. Yani bundan sonra depozito yönetim işi özel şirketler tarafından yapılacak. Ajansa kadro ayrılıyor, kadrosu var, bütçesi var. Ne bu bütçe? Bir, genel bütçeden aktarılan tutarlar, her türlü bağış ve yardımlar ve Ajansın faaliyetlerinden elde edilen gelirler, bunlar ajansın bütçesi. Her türlü vergi muafiyeti var. Veraset ve intikal vergisinden muaf; damga vergisinden, harçlardan, emlak vergisinden, her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırma mükellefiyetinden muaf tutulacak. Ajansın depozito yönetim sisteminin kurulması ve işletilmesi için yaptığı mal ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunu'na tabi olmayacak, bu konudaki usul ve esasları da Cumhurbaşkanı belirleyecek. Şimdi şunu sormak istiyorum tabii: Peki, bu Ajansı, kamu kaynaklarını yandaşlarınıza yağmalatmak için on sekiz yılda 186 kez değiştirdiğiniz Kamu İhale Kanunu'nun bile dışında tutmak istemenizin altında ne tür bir ihtiyaç var? Bunu anlamıyorum.
Ajansın kadrosu, bütçesi, vergi muafiyetleri, yetkisi çok ama sorumluluğuna bakıyoruz, sorumluluğu yok, üstelik denetime de kapalı, ne iç denetim var, ne dış denetim var. Bir de şartlı şartsız bağış toplama yetkisi var ki evlere şenlik. Şimdi, bu bağışları kim verecek? Bir ajansa bağış neden verilir ve karşılığında veren ne alacak? Nasıl denetlenecek bu bağışlar? Doğaya en fazla zarar veren şirket en çok bağışı yaptığında buna ne yapacaksınız? Alacak mısınız bağışı? Ceza verecek misiniz peki? Bağış mı alacaksınız, ceza mı vereceksiniz? Örneğin, çevreyi katbekat kirleten termik santralleri işleten şirketlere, bacalarından havaya milyonlarca küp karbonmonoksit salınımı yapan ve filtre takmayan işletmelere idari para cezası uygulanacak mı yoksa bunlardan bağış mı alacaksınız?
Değerli milletvekilleri, çevre gibi büyük rant ve doğa yıkımlarının yaşandığı bir alanda bağış düzenlemesi "bağış" adı altında rüşvet verilmesine yol açacaktır, bu herkes tarafından biliniyor. Bugün bu Ajansa şartlı, şartsız bağış toplama yetkisi verilecek burada. Şimdi burası boş ama birazdan gelecek vekiller aracılığıyla eller kalkacak inecek, bu yetki çıkacak. Peki iki gün sonra ne görüşeceğiz? STK'lerin yardım toplamasını engelleyen yasayı görüşeceğiz. AKP için, bir ajansın denetimsiz toplayacağı ve nereye harcayacağı belli olmayan bağış sorun değil ama tedaviye ulaşamayan SMA hastası çocuklar için toplanan bağışlar tehlikeli çünkü sizin için, halkın kendi dayanışmasını örgütlemesi, birbiriyle dayanışması tehlikeli. Bu arada, bir şey daha var: Çevre Ajansı, uygun görülmesi hâlinde belediyelere, il özel idarelerine, eğitim kurumlarına ve diğer kurum ve kuruluşlara mali ve teknik destek sağlayacakmış. Kim uygun görecek? Ajans uygun görecek yani siz belediyeleri, il özel idarelerini bu Ajansın inisiyatifine bırakıyorsunuz. Peki, diğer kurum ve kuruluşlar neler? Hangi eğitim kurumları? Denetimsizlik varken bu kaynaklar nereye aktarılacak yani Kızılay gibi yeni vakalarla karşılaşacak mıyız? O şartlı, şartsız bağışların muhtelif tarikatlara, cemaatlere gitmeyeceğinin garantisi var mı?
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu teklifin Komisyon aşamasında kimler vardı? Ankara Sanayi Odası vardı, TOBB vardı, TÜSİAD vardı, Belediyeler Birliği vardı; sermaye örgütlerinin çağrıldığı ama çevre, ekoloji örgütlerinin, meslek örgütlerinin, şehir plancılarının gelmediği, katılmadığı çünkü çağrılmadığı bir Komisyon sürecinde sözde teklif tartışıldı. Şimdi, görüştükleriniz sizin niyetinizi ve amacınızı da belirler; kiminle görüşüyorsanız o, içeriği belirler. Sizin on sekiz yıldır yarattığınız yıkıma karşı ormanını, doğasını, deresini, suyunu, kentlerini, yaşam alanlarını savunanlar; sizin rant politikalarınıza karşı havasını, suyunu savunanlar, bunun için mücadele edenler bu Ajansın kurulmasına karşı çıkıyor. Bakın, yıllardır karşı çıktığımız HES'lerin sonucunda her yıl mutlaka bir selle karşılaşıyoruz ve insanların yaşamını, mallarını sellerde kaybettiğini görüyoruz Karadeniz'de.
Diğer yandan, kuraklık tehlikesine karşı bilim insanları uyarıyorlar; yer altı sularında her yıl düzenli olarak azalma tespit edildiğine, kuraklığın önümüzdeki yıllarda giderek artacağına dikkat çekiyorlar ve bu durumdan en çok Marmara, Batı ve Orta Karadeniz Bölgelerinin etkileneceğini söylüyorlar. Süreci yavaşlatabilmek için de önerileri var: "İklim değişimiyle uyumlu, kapsamlı bir plan yapılmalıdır." Yani bizim bugün burada bunu tartışmamız lazım, sizin rant projelerinizi değil. "Doğayla uyumlu projelere, şehir düzenlemelerine ağırlık verilmesine ve su tasarrufuna ihtiyaç var." diyor bilim insanları. Peki, siz ne yapıyorsunuz, kimin için yapıyorsunuz ve kimin yararına yapıyorsunuz? İşte, önümüze gelen bütün tasarılardaki kritik soru budur.
Şimdi, "Çevre, siyaset üstü" deniliyor her bir toplantıda, komisyonda. Çevre, siyaset üstü mü? Hayır, çevre, siyasetin bu yüzden tam da kendisi. Çevre Ajansının Kurulmasına Dair Kanun Teklifi neden bugünlerde geldi? Aynı anda Meclise gelen yasalara bakalım: Elektrik Piyasası Kanunu, maden alanlarına dair düzenleme yapan birtakım teklifler geldi ve bunların hepsi, bir bütünün parçaları; tek bir çıkar çevresinin yani sermayenin çıkarlarını koruyan teklifler. Şimdi, gelinen noktada, artık yer üstü bitti, yer altına dönük talan projeleri söz konusu ve sermayenin kârı için memleketin altını üstüne getiren projelerin içindeyiz. Siz, bu teklifle Çevre Ajansı kurarak aslında, sermayeyi bizzat karar süreçlerine dâhil ediyorsunuz. Üstüne, denetim yetkisi de veriyorsunuz yani kuzuyu kurda teslim ediyorsunuz. Ajansın Danışma Kurulunda özel sektör temsilcileri yer alacak ve bu Ajansın Başkanı, Yönetim Kurulu kimlerden oluşacak o bile belli değilken, böyle bir oluşumun kamusal denetim yetkisi olacak. Burada, bu kadar yıldır yağma ve talan projelerine imza atmış, hani, halka küfreden Cengizin, Limakın, Kolinin vesaire Yönetim Kurulunda olmayacağının garantisi var mı? Yine, depozito sisteminin denetlenmesi beklenen bir ajansa, Çevre Kanunu'nda kamu kurumlarına verilen denetim yetkisini de vererek aslında rant projelerini siz bu yasa teklifiyle denetimden kaçırıyorsunuz. Teklifte hangi ürünlerin depozito kapsamına alınacağı belirtilmemiş. Kim tarafından, nasıl belirlenecek, belli değil ama sonuçta, depozito bedelleri halka zam olarak geri dönecek ve bunlara ilişkin mal ve hizmet alımı yapacak olan işletmeler ihaleyle belirlenecek. Bu şirketler faaliyetlerinden büyük miktarda kâr elde edecekler. Yani söz konusu olan, yandaş şirketlere açılan yeni bir rant kapısı ve burada soruyorum yine: Peki, çöplerden şişe, kâğıt toplayarak geçimini sağlayan binlerce yurttaşa ne olacak?
Çok süre kalmadı ama bir başka konu daha var: Belediyelerin, özellikle iktidarın kaybettiği belediyelerin gelirlerine el koymak için yaptığı düzenlemeler var bu teklifte. Yine, atık yönetiminin yerel yönetimlerin görev ve yetkisinde olan kısmı Bakanlık tarafından çıkarılan yönetmeliğe bırakılarak yerel yönetimler bu alanda da etkisizleştiriliyor ve aynı zamanda yeni yükler de getiriliyor. Ne yapılıyor? Gelirleri azaltılıyor ama bisiklet yolu, skuter yolu, bisiklet park istasyonunun kurulması öngörülüyor. Kaynak nerede? "Nasıl bulursan bul." deniyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)