GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:37
Tarih:23.12.2020

ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 23'üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Çağımızın en büyük sorunu çevre sorunlarından birisi olarak görünen karbon salımını en aza indirmek için özellikle yakın mesafelerde bisiklet kullanımının artmasının teşvik edilmesi gerekmektedir. Bu sayede karbon emisyonu azalabilir, obezite önlenebilir ve daha gürültüsüz şehirlerde yaşama imkânı sağlayabiliriz.

Bildiğiniz üzere dünya genelinde ekolojik sistemin bozulmasına bağlı olarak ciddi çevre sorunları oluşmakta ve tüm devletler bu sorunların çözümü için büyük projeler geliştirmektedir. Çevre sorunları deyince aslında hepimizin aklına kendi seçim bölgelerimizde yeşilin yok olacağını bile bile, suyun kirleneceğini göre göre, toprağın yok olacağını hissede hissede imara, maden aramaya ya da ranta açılan yerler geliyor. Mesela, Çanakkale Vekilleri Kaz Dağları'nda yaşanan yeşil katliamını biliyor aslında. İzmir Vekilleri Bergama'da yok olan ormanları görüyor aslında. Trabzon Vekilleri Uzungöl'de yaşanan yeşilin betona teslim oluş öyküsünün farkında aslında. Burdur Vekilleri Salda Gölü'nde olan biteni ilk kez buradan duymuyorlar. Bir de ilimde Sayın Cumhurbaşkanı, AK PARTİ Tekirdağ İl Kongresindeki konuşmasında "Ergene Nehri temiz temiz, gürül gürül akıyor." diyor. Olup bitenden bihaber, saf ve temiz vatandaşlarımız da onu alkışlıyor. Aslında şu anda bile simsiyah zehir akıyor, etrafa pis kokular saçıyor. Tekirdağ AK PARTİ teşkilatları ve Tekirdağ mülki amiri ve yetkililer nasıl bir bilgi veriyorlar ki Cumhurbaşkanını da yanıltıyorlar. Bunu anlayabilmek bile mümkün değil. Çevreyi, yeşili katlederek; sulanabilir tarım arazilerini imara açarak; orman alanlarını yabancı maden arama şirketlerine devrederek; ülkenin su kaynaklarının fabrika atıklarıyla kirlenmesine göz yumarak koruma fikri bizce pek başarılı bir yöntem değildir.

Sayın milletvekilleri, sizlere buradan, Gazi Meclis çatısı altından bir kez daha hatırlatmak istiyorum ki ağacın yeşili, doların yeşilinden her zaman iyidir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Milletimize ve gençlerimize verdiğimiz sözler var, onlara yaşanabilir, temiz, sağlıklı bir Türkiye vadettik. Bu sözlerin de arkasındayız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz sessiz lütfen.

ENEZ KAPLAN (Devamla) - O yüzden İYİ PARTİ teşkilatları Kaz Dağları'nda, o yüzden teşkilatlarımız Bergama köylüsünün yanında, o yüzden bizler de Uzungöl'de olup bitenin farkındayız. Talan ve rant ekonomisine geleceğimizi kurban vermemek üzere Salda'dayız. Hepimize Türkiye'nin kendi kendine yetebilen, verimli tarım arazilerine sahip, su kaynaklarının neredeyse sonsuz olduğu, orman arazisi bakımından dünyada ender ülkeler arasında olduğumuz, hayvancılıkta çok güçlü olduğumuz öğretildi. Peki gerçekten öyle mi? Hâlâ kendi kendimize yetebilen bir ülke miyiz? Mesela 1,7 milyar dolarlık buğday ithal eden bir ülkede verimli tarım arazilerinden söz etmek mümkün olabilir mi? Fabrika atıklarıyla kirlenmiş tatlı su kaynaklarının, giderek azalan su rezervlerinin konuşulduğu bir ülkede sonsuz su kaynaklarından bahsedilebilir mi? Orman arazilerinin yabancı maden arama şirketlerine verildiği ya da imara açıldığı bir ülkenin ormancılıkta dünya lideri ülkelerden olduğu söylenebilir mi? Angus, limuzin cinsi hayvan etleri ya da temel gıda maddelerimizden birisi olarak gördüğümüz peynir ithal ediyorken hayvancılıkta çok güçlü olduğumuzu söylediğimizde bize kim inanır ki? Fazla değil, bundan yirmi sene önce biz, tam az önce söylediklerimiz gibi, kendi kendine yetebilen ender ülkeler arasındaydık. AK PARTİ iktidarları kaynakları iyi yönetemedi, ekonomi olarak her geçen gün daha kötüye gidiyoruz; faize, yoksulluğa mahkûm oluyoruz. "Elimizdekilere sahip çıkın bari." diyoruz "Ormanı, suyu, denizi, tarımı, hayvancılığı koruyacak güçlü tedbirleri alın." diyoruz da kötü mü söylüyoruz?

Meclise getirilen karmaşık torba yasa teklifleriyle çevre gibi yaşamsal konuları bile doğru düzgün tartışamaz hâle geldik. Gelin, şu torba yasaları Meclise getirmekten vazgeçin. Çevrenin korunması, gelecek nesillere temiz ve sağlıklı bir ülke bırakabilmenin ilk adımı enine boyuna sadece çevreyi konuşalım, tartışalım, doğru bir yol bulalım diyorum.

Gazi Meclisi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)