| Konu: | 10 OCAK TÜRK İDARECİLER GÜNÜ'NE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 10.01.2013 |
CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Ocak İdareciler Günü dolayısıyla CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
10 Ocak tarihinin iki anlamı vardır. Birincisi, Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul edilmiş olması, ikincisi de ülkemizde İdareciler Günü olarak kutlanıyor olmasıdır. Her iki meslek grubunu da kutluyor, şükranlarımı sunuyor ve başarılı çalışmalar diliyorum.
Ülkemizin her köşesinde üstün bir gayret, yüksek bir vazife bilinciyle çalışan, toplum önderi olarak büyük başarılara imza atan idarecilerimiz Türkiye'nin gelişmesinde önemli bir paya sahiptir. İdareciler, bulundukları yerlerde devletin temsilcisi olarak son derece onurlu görevler yapmışlardır. Halkımız, il ve ilçelerde mülki idare amirini hep "devlet baba" olarak görmüş, dertlerini ona ileterek çözümünü de orada bulmaya çalışmıştır.
Bugün andığımız her iki kesimin de hedef kitlesi toplumdur. Her iki kesim de toplumun daha iyi yönetilmesi, daha doğru bilgilendirilmesi, daha güzel bir hayata kavuşturulması için çalışan insanlardan oluşmaktadır.
İdarecileri bir idarecinin geçmişe yönelik düşüncelerinden kısa bir kesitle tanımaya çalışalım. Geçmişe baktığımda, hayatının neredeyse otuz beş yılını mülki idarede geçirmiş bir insan olarak, toplumun sağlık, güvenlik ve huzur içinde yaşaması için yurdun her köşesinde, kar düşünce kapanan yollarda, çığda, heyelanda, depremde çare bekleyen vatandaşlarımızla sırt sırta geçen günleri, yılları hatırlıyorum.
Terör dolayısıyla doğumundan ancak yirmi beş gün sonra görebildiğim, ilkokulu üç ayrı ilçede tamamlayan çocuğumu hatırlıyorum. Yıllarca mahrumiyette terörün ailelerimizin yüreklerine ve gözlerine sindirdiği kaygıyı hatırlıyorum. Devletine ve toplumsal değerlerine sadakatle bağlı sade vatandaşın düştüğü her sıkıntıda, yaşadığı her çaresizlikte kapısını çalabildiği "devlet baba"yı hatırlıyorum. Açılan bir köy yolunun, bir okulun, bir sağlık ocağının, düğmesine dokunduğunda odasını aydınlatan elektriğin, çeşmesinde akan suyun yarattığı mutluluğu birlikte paylaştığımız vatandaşları hatırlıyorum.
Peki, ya şimdiki durum nedir? Tarihsel bir derinlikten ve misyondan, bugün gelinen noktaya baktığımızda, ne yazık ki her iki kesime de "Olmasanız da olur." ya da "Bundan sonra böyle, işinize gelirse." denilerek tam bir vefasızlıkla karşı karşıya bırakılmışlardır.
Özellikle bu iktidar döneminde, on yıllık dönemde yapılan çeşitli uygulamalarla idarecilerin konumu ve yetkileri büyük ölçüde erozyona uğratılmıştır. Mülki idare amirliği devamlı istismar edilir hâle getirilmiştir. Kömür dağıtan kamyonun şoför mahalline oturtulan, iktidar partisinin bir neferi gibi kömür çuvallarını dağıtmaya memur edilen, elektriği olmayan köye buzdolabı dağıttırılan valiler yaratılmıştır. Harekete geçmek için iktidar partisinin il başkanının gözünün içine bakan mülki idare amirleri yaratılmıştır. Muhalefeti susturmak için kamu gücünü sürekli iktidar lehine kullanan mülki idare amirleri yaratılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; valilikler havale yapan kurumlar durumuna düşürülmemeli, valiler de bu kavramın saygınlığına gölge düşürmekten kaçınmalıdır.
Burada bir sözüm de Sayın İçişleri Bakanına olacaktır.
Sayın Bakan, bir konuşmanızda "Ülkemize ve milletimize hizmet sunan değerli idarecilerimizin sıkıntılarını gidermeyi bakan olarak bir görev biliyorum." demiştiniz.
Sayın Bakanım, tüm mülki idare amirleri bu sözünüzde durmanızı ve gerekli düzenlemelerin bir an evvel yapılmasını sizlerden beklemektedir.
Sözlerimi bitirirken, ülkemize onuruyla hizmet eden tüm idarecilerimizi ve toplumu aydınlatmak için gece gündüz emek sarf eden tüm gazetecilerimizi saygıyla ve şükranla anıyorum.
Silivri'de tutsak edilen basın mensuplarının bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum.
Tekrar yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.