GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:37
Tarih:23.12.2020

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken zindanlardaki tüm siyasi tutsaklara ve özellikle de coğrafyamızın her yerinde doğamızı korumak için mücadele eden sevgili Profesör Doktor Beyza Üstün'e sevgilerimi yollamak istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Günlerdir burada dilimizde tüy bitiyor ve bu yasanın bir sermaye yasası, patronlar yasası olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Çevre Ajansıyla yapılmak istenilen şey, aslında doğanın yağmalanması, talan edilmesi için, zaten yasalarda olan bazı iyi, doğadan yana olan maddelerin baypas edilerek sermayeye hizmet edilmesi. Burada bu yasayı, Sayın Başkanın da çabalarıyla, antidemokratik bir şekilde, tartışamadan geçiriyoruz. Bu yasa burada geçerken aslında bir "hadi hadi yasası" olarak geçiyor. "Hadi, hadi, hemen geçsin bu yasa." Niye geçecek? Çünkü doğayı, iklimi, toprağı, suyu, yeryüzündeki canlıları, her şeyi tarumar eden bir yasa; AKP'nin yandaş şirketlerine hizmet edecek. Biz buna karşıyız arkadaşlar. Siz, ancak ekolojik yıkım, talan yasası çıkarırsınız zaten. Biz günlerdir bunu burada anlatıyoruz ve bu yasanın sadece doğayı tahrip etmesi, geri dönülmez bir şekilde doğayı yok etmesi gerçekleşmeyecek, aynı zamanda da yolsuzluğun da artmasına vesile olacak.

Bakın, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün açıkladığı Yolsuzluk Algısı Endeksi'nde Türkiye zaten oldukça kötü bir durumda, 180 ülke arasında özellikle son dönemde 78'inci sıradan 91'inci sıraya doğru geriledi. Bu yasayla daha da gerilere gidileceğini düşünüyoruz.

Yine, dünyanın 18'inci büyük ekonomisine sahip olmakla övünen Türkiye sermayesi, Çevresel Performans İndeksi'nde 180 ülke arasında 108'inci sırada; onu da burada kaydetmek istiyoruz.

Arkadaşlar, doğanın korunmasına, çevre kirliliğinin önlenmesine hizmet edecek yasalar getirirseniz eğer, biz, bu yasaları burada seve seve, güle oynaya evet diyerek geçiririz. Burada bu yasaya karşı çıkmamızın nedeni, yasanın yeryüzünün, çevrenin kirliliğini artıracak olmasını, doğanın ucuz bir sermaye olarak görülüp talan edileceğini görmüş olmamızdır; bunun için itiraz ediyoruz yoksa burada AKP'ye karşı olalım diye itiraz etmiyoruz; bunu görmeniz gerekiyor. Bunu halkımız görüyor zaten ve siz inandırıcılığınızı tamamen yitirdiniz, bugüne kadar gösterdiğiniz pratiklerle bunu yaptınız.

AKP Hükûmeti iktidara geldiği günden bu yana Türkiye'nin bütün bölgelerinin doğasını, ormanını, tarım alanlarını, akarsularını, göllerini, sulak alanlarını, denizlerini, kesin korunması gereken kültürel ve tarihî alanlarını, millî parklarını enerji, maden ve inşaat şirketlerine peşkeş çekmiştir; bu herkesin deneyimiyle ortadadır. Mersin Akkuyu'da nükleer santral inşaatı bütün bilim insanlarının, çevre örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının itirazına rağmen sürmüştür. Sinop'ta, daha projesi yapılmadan nükleer santral için binlerce dönümlük orman kesilmiştir. Üçüncü köprü pratiği, üçüncü havalimanı pratiği, on iki bin yıllık Hasankeyf'in katledilmesi, sular altında bırakılması, göllerin kurutulması, Dipsiz Göl'ün, Salda Gölü'nün tahrip edilmesi; bütün bunlar aslında... Yani daha ne kadar şey anlatabilirim ki? Zaman yok. "Hadi hadi yasası"nı çıkarıyoruz. HDK Ekoloji Komisyonunun dediği gibi, bütün bu yaşananlar, her şey kâr için yapılıyor. Biz doğa savunucuları örgütlenerek, mücadele ederek bu kapitalist düzenin yasalarına karşı direneceğiz ve doğamızı kendimiz koruyacağız. (HDP sıralarından alkışlar)