GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:38
Tarih:24.12.2020

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantep'in Fransız işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yılı nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi, Gazianteplileri ve yüce Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, o zamanki adıyla "Ayıntab" Mondros Mütareke Anlaşması'na aykırı olarak önce İngiltere tarafından 15 Ocak 1919'da işgal edildi, sonra da 29 Ekim 1919 tarihinde Fransızlar tarafından işgal edildi. O günler Ayıntab için kapkara günlerdi. Fransızların işgalin daha birinci günü Akyol Karakolunda asılı Türk Bayrağı'nı indirme teşebbüsünde bulunmaları, silahlandırdıkları Ermenilerin saldırgan, onur kırıcı davranışları ve daha sonra 12 yaşlarındaki Mehmet Kamil'in annesini korumaya çalışırken Fransız askerleri tarafından süngülenerek şehit edilmesi üzerine halk ayaklanmış, şehit Kamil'in cenaze merasimi âdeta bir mitinge dönmüştür. Halkın tepkisi sonucu işgale tam olarak muvaffak olamayacağını anlayan Fransızlar bütün ümitlerini Kilis'ten gelecek takviye kuvvetlerine bağlar fakat o yolu tutan Şahin Bey bir avuç Kuvayımilliye kahramanlarıyla 3 Şubatta ve 18 Şubatta tam donanımlı Fransız birliklerini durdurur. 29 Mart sabahı durum kritik bir hâl alır ve yanında kalan az sayıda arkadaşları "Geri çekilelim." deseler de Şahin Bey çekilmemeye kararlıdır, "Siz gidin, ben tek başıma savaşacağım." der. Tüm mermilerini harcadıktan sonra Elmalı Köprüsü'nün üzerine çıkar ve o koca yürekli adam "Ben yumruklarımla dövüşeceğim." dercesine elini kaldırarak Fransız ordusuna "Dur!" diye meydan okur; şaşkın Fransız kuvvetleri, savaş adap ve ahlakına yakışmayan insanlık dışı hareketlerde bulunarak, Şahin Bey'i süngüleyerek şehit ederler. Şahin Bey'in şehadeti haberi dalga dalga Antep semalarında yankılanır ve 1 Nisan 1920'de düşmanlarını bile hayran bırakan Antep savunması yani çatışmalar başlar.

En başta askerî mühimmat olmak üzere her alanda ihtiyaç vardır; esnaf örgütlenir, ihtiyaçlar yerel imkânlarla karşılanmaya çalışılır. Hastane de yok, mevcut sahra hastanesi Fransızların bombardımanıyla yıkılmıştır. Heyet-i Merkeziye, Şıh Camisi Külliyesi'ni halkın destekleriyle Müdafaa-i Milliye Hastanesi yapmaya karar verir. Belediyenin eczanesi Müdafaa-i Milliye Hastanesine taşınır ama birkaç kutu kara merhemden ve bir iki şişe gül suyundan başka ilaç yok, ameliyathane için mutlak ihtiyaç olan malzemeler de kalmamış. Esnaf yine organize olur ve bazı malzemeleri kendileri üretirler. Tentürdiyot yok, sargı bezi yok, vatandaşın getirdiği tülbentler kullanıyor; hidrofil pamuk yok, ameliyat için uyuşturucu yok. Gerçekten perişan bir hâl, bu durumda yaralıların kol ve bacaklarının iplerle bağlanarak acılar içinde ameliyat edilmelerinin hayali bile sonsuz acı vermektedir. Toplam 5 doktor var. Antep'te Fransızlarla harp olduğunu öğrenen üniversiteli gençlerimiz Ömer Asım Aksoy ve 4 arkadaşı üniversitelerini bırakıp desteğe gelirler. Bu hassasiyet her türlü takdirin üzerindedir. Ömer Asım Aksoy, tıp 1'inci sınıf öğrencisidir ve yardımcı doktor sıfatıyla Müdafaa-i Milliye Hastanesinde görev yapar.

Değerli milletvekilleri, bu kutsal mücadele devam ederken Mustafa Kemal Paşa, Müslümanların halifesine karşı gelmiş, rütbe ve nişanları alınarak asi ilan edilmiştir. "Böyle bir asinin arkasına düşmek şerhen caiz değildir." diyerek Kuvayımilliye'yi ve mücadeleyi sekteye uğratan Müftü Bulaşıkzade Hoca Arif Efendi gibi hainlerin mevcudiyetini de unutmamak gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, işgal sırasında halk aylarca zerdali çekirdeği unuyla karışık bir undan mamul ekmek yemek zorunda kalmış, bu yüzden de beslenme bozukluğu, trahom, Antep çıbanı gibi hastalıklar yaygınlaşmıştır. Bu şartlara on ay dokuz gün direnen Antep, sonuçta teslim olur. Lohanizade Teğmen Mustafa Nurettin şöyle diyor: "Bizi ne top mağlup etti ne tüfek; bizi yalnız bir şey ezdi, büzdü, gözlerimizden kanlı yaşlar döktürdü, o da açlık."

Değerli milletvekilleri, Anteplilerin, yokluklara rağmen Fransızlara ve iş birlikçileri Ermeni yandaşlarına karşı 6.317, Lohanizade'ye göre 12 bin şehit vererek eşine az rastlanan ve "gazi"lik unvanıyla taçlandırılan zorlu mücadelesinin sonunda Ankara Anlaşması'yla Fransızlar geldikleri gibi gittiler.

Değerli milletvekilleri, Antep savunması, daha sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ben Gazianteplileri gözlerinden nasıl öpmem ki? Onlar, yalnız Gaziantep'i değil, Türkiye'yi de kurtardılar." sözlerinde anlamını bulmuş bir savunmadır. (İYİ PARTİ ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Rahatça aldığımız nefeslerimizi borçlu olduğumuz, haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz tüm şehitlerimize ve ebediyete irtihal eden gazilerimize Allah'tan rahmet diliyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)