GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:39
Tarih:25.12.2020

MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetimizin ilk Başbakanı, ikinci Cumhurbaşkanı, Lozan kahramanı, partimizin efsanevi Genel Başkanı İsmet İnönü'nün aramızdan ayrılışının 47'nci yıl dönümü bugün. O, şöyle seslenmiştir: "Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmazsa o memlekette kurtuluş yoktur." 12 Temmuz Beyannamesi'yle serbest seçimlere gidip bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olmuş ve 1950 seçimlerinde kaybettiğinde, herkes ona kaybettiğini söylediğinde o, demokrasi vurgusuyla şöyle seslenmiştir: "Bu, bir yenilgi değil, benim en büyük zaferimdir." Yine, der ki: "Önemli olan, iktidarda değil, itibarda kalmaktır." (CHP sıralarından alkışlar) Ruhu şad olsun, saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar,

"Ben Antepliyim, Şahin'im ağam,

Mavzer omzuma yük.

Ben yumruklarımla dövüşeceğim,

Yumruklarım memleket kadar büyük."

Kendimi iki kente ait hissederim; biri doğduğum kent, Gaziantep; biri de ömrümü uğruna feda edebileceğim kent, İzmir. Bu iki kent, birbirine çok derin geçmişle bağlıdır; bu iki kent de Kuvayımilliye'nin aslında başkentidir. Bu iki kentin ilk kurşunu atan Hasan Tahsin'i, Şahin Bey'i ve Şehit Kâmil'i aynı duygularla vatan savunması için gitmişlerdir. Bu iki kentin efeleri vardır, çetecileri vardır, değerli arkadaşlar. Antepliler, oğul uşak devşek hep beraber yurdu savunmuşlardır. Antep savunması, önemli bir kent savunmasıdır, çetin açlıkla boğuşulmuş bir savunmadır, memleketi namus görüp namusu düşürmemek için canını veren 6.317 şehidin savunmasıdır. Antepli kadınlar, düşmanı sokmamak için kente, sabahlara kadar şakşağıyla silah taklidi yapmışlardır. Bir yanıyla kadın zaferidir Antep ve Antep'te Karayılan vardır bir de; hikâyesi anlatılması gereken korkak bir çocuktur, ölmekten korkar. Çatışma sırasında, saklandığı mevziden taşın arkasında bir kara yılanın kafasını merminin aldığın görür. "Saklansan da ecele fayda yok." der ve seyirtir düşmanın üstüne; arkasından dehşet, Antepliler birden savrulurlar ve şöyle yakılır türküsü:

"Karayılan der ki harbe oturak,

Kilis yollarından kelle getirek.

Nerde düşman varsa orada bitirek,

Vurun Antepliler namus günüdür."

Antep esir edilmiş, etrafı kuşatılmıştır. Antepliler kıtlıkla uğraşıyordur, dertleri açlıktan ölmek değildir; dertleri, açlıktan savaşamamaktır. Gün be gün ve öleceklerini bilerek zerdali çekirdeğinden ekmek yer ve savaşırken şehit olurlar.

Nâzım der ki: "Ateşi ve ihaneti gördük ve yanan gözlerimizle durduk bu dünyanın üzerinde."

3 Fransız askeri, bir kadını durdururlar, peçesini açmak isterler. 14 yaşındadır oğlu, annesinin namusuna el uzattırmaz ve oracıkta Şehit Kâmil şehit edilir.

Antepliler silahşor olur; uçan turnayı gözünden, kaçan tavşanı art ayağından vururlar ve Arap kısrağının üstünde taze yeşil servi gibi ince uzun dururlar. Antep sıcak, Antep çetin yerdir. Esir olmaktansa ölmeyi tercih eden bu millet, Antep kanını toprağına akıtarak savunur. Tam doksan dokuz yıl önce bugün kurtuluşa ererler. Bir yanıyla da çocuk gazilerin kentidir Antep.

Bu memleketin en büyük gazisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Antep'e seslenirken der ki: "Ben Anteplilerin gözlerinden nasıl öpmem, onlar yalnız Antep'i değil, bütün Türkiye'yi kurtardılar." Tesadüf değildir büyük Gazi'nin Antep'in hemşehrisi olması, Bey Mahallesi (Şahinbey) 01 numaralı hemşehrimiz olması. Gazi Meclisten, Gazi Mustafa Kemal'in hemşehrisi olmaktan gurur duyarak söylüyorum: Gaziantep'in kurtuluşu kutlu olsun.

Gazi şehir, az kaldı.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)