| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 25.12.2020 |
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Bu konuşmayı dün yapsaydım, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının sayısını 276 diye açıklayacaktım. Gün bitmeden, dün akşam 2 sağlık çalışanı kardeşimiz daha maalesef hayatını kaybetti. Bu bir savaş, dünya topla, tüfekle değil; bilimle, akılla ve doğru yönlendirmeyle bu savaşı kazanmaya çalışıyor ama dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de bu savaşın öncü güçleri sağlık emekçileri. Sağlık emekçileri, hepinizin bildiği gibi, en kritik ortamda büyük bir risk alarak çalışıyor. 11 Martta ilk Covid vakasının tespit edilmesinden hemen sonra Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlu Covid-19'a yakalandı. Yoğun bakıma giderken öğrencilerine samimi duygularıyla şu cümleyi sarf etti: "Bütün deneysel ilaçları benim üzerimde deneyebilirsiniz." Çünkü Cemil Hoca ettiği yeminin arkasında durdu. Onurlu, kişilikli bir mücadele vermeyi kendisine ilke edinmişti. İlk kaybımızdı ama maalesef son olmadı. Dediğim gibi, o günden sonra bugüne geldiğimizde ve korkarız ki bundan sonra da sıklıkla sağlık emekçileri hayatını kaybedecek. Binlerce sağlık emekçimiz o savaşta öncü güçtü, fedakârlık yaparak hastalığa yakalandılar ama daha dinlenmeden, daha vücutları toparlanmadan yeniden âdeta cepheye sürüldüler ve mücadele ettiler. Bu halkın sağlık çalışanlarına karşı bir minnet duygusu var, bu Parlamento bu minnet duygusunu somutlaştırmak zorunda. (CHP sıralarından alkışlar) O nedenle de Parlamentoda 10'un üzerinde kanun teklifi var. Nedir bu kanun teklifi? Covid-19'un sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılması. Bir süre sonra, Sağlık Komisyonu Başkanı mutabakatın olduğunu ve olumlu görüşünü beyan etti. Aynı şekilde, kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı da bu konuda düşüncesini açıkladı ama gelin görün ki birkaç gün geçti, bir genelge yayınlandı Sağlık Bakanlığı tarafından, akıllara zarar bir genelge. Genelgenin içeriğinde hastalıkla illiyet bağı aranıyor; vazife malulü sayılmak isteniyor. Bu iktidarın bir tavrı var, bu tür olaylarda iki yaklaşım gösteriyor: Bir, ya zamana yayıp çürütüyor ya da ipe un serip sulandırıyor. Şimdi işte meslek hastalığıyla ilgili yapılmak istenen de bu; sulandırılıyor. Bu yapılmamalı. Az önce bahsettiğim, bu Parlamentonun sağlık emekçilerine karşı böyle bir ulvi görevi yerine getirmesi gerekiyor. Peki, ne oldu? Şimdi illiyet bağı aranıyor da ya, böyle bir anlayış olabilir mi? Şu deniliyor değerli arkadaşlar: "Hasta olan sağlık emekçisi, hastalığını yani o virüsü çalıştığı ortamda kaptığını ispat edecek." Ya, Allah aşkına, Sağlık Bakanlığı böyle bir şeyi tespit edecek bir yöntem mi buldu, bizim haberimiz yok. Nasıl böyle bir şey olabilir? O sağlık emekçileri sadece ev ile hastane arasında mekik dokuyor. Sinemaya, tiyatroya mı gidiyorlar; seyahate mi çıkıyorlar? Nedir bu anlayış? Nedir bu aymazlık?
Burada yapılması gereken, eğip bükmeden, sağa sola yönlendirmeden, bu, meslek hastalığıyla ilgili kanunun acilen yerine getirilmesi gerekiyor ve hatta geriye dönük işletilerek. Bakın, mayıs ayında bir vaka SGK'ye başvuruyor İzmir'de, altı ay bekletiliyor ve reddediliyor. Niye? İlliyet bağı kurulmamış. Ya, böyle bir şey olabilir mi ya? Kahraman ilan ettiğiniz, balkonlarda alkışladığınız sağlık emekçileri bunu hak etmiyor. Sağlık emekçilerine yapabileceğimiz, mütevazı bir anlamda, sadece ve sadece, bunu meslek hastalığı saymak. Bunun yok sayılmasının ya da illiyet bağıyla açıklanmasının hiçbir şekilde izahı yoktur. Yapmamız gereken bir tek şey var, bir tek şey: Süratle komisyonda görüşüp Genel Kurula indirip bunu sonlandırmak.
Bakın "Devlet büyüktür." diyoruz, "Devlet öder." diyoruz ama eğer devlet bunun ilacını, aşısını, testini ödeyemiyorsa o zaman bir şey var; bu iktidar bu ülkenin kasasını patlatmış ve ülkenin bütün hazinesini yok etmiş, ödeyecek parası yok, ülkeyi iflas ettirmiş, onun için böyle kaçak oynuyor diyorum.
Sizlere saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)