GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:39
Tarih:25.12.2020

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

İlk söyleyeceğim söz bu kanunla ilgili değil. Hukuksal kavramlara takla attırmayın burada, yemeyiz. Öyle takla attırıp bize sunmaya kalkmayın. Yok efendim, Fransa'da öyleymiş, Almanya'da böyleymiş, avukatlarla ilgili sır saklama yükümlülüğü kaldırılmışmış, falanmış filanmış... Sizin o lige girmeniz için yüz fırın ekmek yemeniz lazım. Bırakın o ligi kendi hâline, oradan da burada yalan dolan örnekler vermeye kalkmayın.

Avukatlık hukuku iki bin, üç bin, beş bin yıllık bir hukuktur, eski Yunan'dan beri, Antik Yunan'dan beri kendi içerisinde ilkesel duruşu olan bir hukuktur ve bunlardan en önemlisi de, işte, sır saklama yükümlülüğüdür. Buraya çıkıp bir avukat, bir baroya bağlı avukat "Sır saklama yükümlülüğüne gelin hep beraber ihanet edelim." der ise baroların bunu ibretle izlemesi gerekir.(CHP sıralarından alkışlar) Bu Mecliste hiçbir avukat sır saklama yükümlülüğünü ortadan kaldırmanın ucundan bile geçebilecek bir hükmü bu Meclisin gündemine getiremez kardeşim. Binlerce yıllık bir hukuksal kazanımı, avukat ile müvekkil arasındaki güven ilişkisini sıfırlayacak bir hükmü buraya getirip üstelik kavram olarak da sadece bir "şüphe" kavramıyla bağdaştırmak hukukçuluk değildir, hukukçuluk değildir; bunu bir kenara yazın. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu bir kenara yazın. Buradaki hassasiyeti anlamanız lazım. Sadece benim partimin hukukçuları değil, bu partilerin tamamının hukukçularının bu hassasiyeti anlaması lazım. Üstelik "şüphe" kavramı...

Peki, ben size soruyorum: Avukatın birisi -sizin bu kanununuz geçti- müvekkiliyle ilgili şüphe duydu, soruşturma açıldı hakkında, müvekkili aklandı. Avukata acaba asılsız ihbardan dolayı da Ceza Kanunu'na göre hüküm uygulanacak mı? Hiç aklınıza geliyor mu bunlar? Ya, saçmalıyorsunuz hakikaten ya. Yani artık saçmalıyorsunuz. İktidarınızı ayakta tutmak için, bir otoriter tahakkümâtın ayaklarını oluşturmak için bütün kanunları darmadağın ediyorsunuz, bütün hukuksal birikimleri yok sayıyorsunuz, hukuksal kavramları altüst ediyorsunuz, çıkıyorsunuz burada bir de savunmaya kalkıyorsunuz. Ayıp ediyorsunuz ya, vazgeçin, mahcup oluyorsunuz. Hakikaten kimseyi ikna edemezsiniz ne televizyon başında... Ne milleti ne başkasını ikna edemezsiniz.

Mevlâna'nın çok güzel bir sözü var, onu hatırlatayım size, diyor ki: "Niyeti kötü olan insandan değil, niyetinin kötü olduğunu gizleyenden kork." Durumunuz budur, niyetiniz kötüdür; kötü niyeti Kitle İmha Silahları Kanun Teklifi'nin arkasına sakladınız, getirdiniz buraya koydunuz kardeşim; sizin durumunuz budur. Mevlâna'nın deyimiyle, niyetinizin kötü olduğunu saklamak için bir kanun çıkarıyorsunuz. Dünyada otoriter rejimler ile sosyal devleti savunanlar arasında, bir şekilde dayanışma ile otoriterlik arasında bir yarış var. Özellikle bu Covid dönemi, bu yarışı su yüzüne çıkardı. Sizin sığınacak yeriniz yok, sizin halk karşısında itibarınız yok. Yaptıklarınızla beraber her şeyi bitirdiniz. Bir otoriter rejimin ayaklarını buraya sığdırmaya çalışıyorsunuz. Ne yaptınız bugüne kadar? Birçok yasa çıkardınız, az önce arkadaşlarımız söyledi: Basını bitirdiniz, her türlü özgürlükçü alanı sona erdirdiniz, bir şekilde bekçi yasasından başlayarak, barolarla ilgili tek baroyu öldürecek yasamayı yaptınız, sanal dünyaya ilişkin düzenlemeler yaptınız.

Bu milletin... 2 kişinin bir araya gelmesi sizi rahatsız ediyor kardeşim. Az buçuk bir demokratik kırıntı kalan derneklerdi, sivil toplumdu, oraya saldırmaya kalkıyorsunuz, kime anlatıyorsunuz ya! Bu Anayasa'da 15 tane hükmü aynı anda şu anda ihlal ediyorsunuz. Bu derme çatma, bugün savunulacak hâli kalmamış Anayasa'ya bile tahammül edemiyorsunuz. 12 Eylül rejiminden gerisiniz kardeşim, daha geridesiniz. Geldiğiniz yer 12 Eylülü aratır hâldedir. (CHP sıralarından alkışlar) 12 Eylülde çıkan Anayasa'ya bile tahammülünüz yok, dernek kurma özgürlüğüne tahammülünüz yok, mülkiyet hakkına tahammülünüz yok, cezasızlık hakkına tahammülünüz yok, birçok... 15 madde kardeşim, komisyonlarda saydık size, gelip burada olur olmaz bir şekilde hukuki bir kılıf uydurmaya çalışıyorsunuz. Ya, yalan konuşmayın Allah aşkına ya! Yok dünyada böyle bir model.

Yarın FATF size yazı yazar kardeşim: "Benim istediğim kanun bu değildi, sizin çıkardığınız kanunun benimle alakası yok." Arkadaşlarımız burada söylediler. 7 numaralı başlıkla beraber 12 numaralı başlık var, niye çıkarmıyorsunuz arkadaşım? Niye çıkarmıyorsunuz ya? Nüfuzlu kişilerin mal varlıklarının ve transferinin takibi gerekiyor çünkü dünyadaki fonlar işte bu ahlaksız para kazanmadan geçiniyor çoğu zaman. O fonlar kayıtsız paranın göbeği olmuş. Bu ülkede neden korkuyorsunuz da bunu çıkarmıyorsunuz? O VIP'den geçen herkesin, bizler dâhil olmak üzere, mal varlığının ve mal hareketinin, para hareketinin fonlarla bir ilişkisi var mı yok mu takip etmekten niye korkuyorsunuz?

Bu tartışma 2013 yılından beri var, şimdi geldiniz derneklere ve sivil topluma sıkıştırdınız. Hayır, bu değil. Bu tartışma, 2013 yılından beri var; terörizmle ilgili de var, kara parayla ilgili de var. Niye yattınız kardeşim? Niye yattınız bugüne kadar? Yatmasaydınız Rıza Sarraf içeride olacaktı. (CHP sıralarından alkışlar) Rıza Sarraf içeride olacaktı. Yatmasaydınız Rıza Sarraf'a bu milletin gözünün içine baka baka çuvalla parayı faiziyle teslim etmeyecektiniz ya. Geldiniz burada bize yok 18'ine kadar çıkması lazım, ondan sonra milletin özgürlüklerine tasalluta başlıyorsunuz ya.

4 Bakan Yüce Divanda yargılanacaktı, arkadaşlarımız söylediler. Ya, Bakara makaracıyı siz büyükelçi yaptınız, eminim Yüce Divanda yargılanacaktı bu yasalar çıkmış olsaydı. Siz Avrupa'ya, oraya, buraya bunları anlatamazsınız. Sizin yürütme organınızın başında Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, AİHM'in Büyük Genel Kurul kararına karşı diyor ki "Bizi bağlamaz, uymayız." Çocuk muyuz biz ya? Anayasa'nın 90'ıncı maddesi var, altına imza attığınız bir sözleşme var, yıllardır Avrupa Konseyiyle ilgili bir "background" söz konusu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Büyük Genel Kurulu kararından sonra gidilecek başka hiçbir yer yok ve bizim için iç hukuk normu özelliği taşıyan bir durumla ilgili milletin şovenist yanından faydalanmak için çıkıp diyorsunuz ki "Biz tanımayız." Niye burada örnek veriyorsunuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden? Hiç mi yüzünüz kızarmıyor ya? Söylesenize Sayın Cumhurbaşkanına -içinizdeki hukukçular- "Kardeşim, bağlar, bal gibi bağlar." (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; HDP sıralarından alkışlar) Yarın uygulayacaksın, hadi uygulama, hadi uygulama da göreyim, hadi uygulama da bak başına neler geliyor?

İFFET POLAT (İstanbul) - Ne gelecek?

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Avrupa Konseyine bu kadar ters düşmenin zannediyor musunuz böyle karşılıklı sözlerle geçiştirilecek yanı var? Parasızlıktan ölüyorsunuz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Fransa'nın, Almanya'nın onlarca uymadığı karar var.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Kuruş ararsınız kuruş, size bir kuruş para vermezler. En büyük ticareti Avrupa'yla beraber yapıyorsunuz, bu kadar özgürlük katliamcısı olur, bu kadar da verilen kararlara karşı ve öyle kafanıza göre takılırsanız açlıktan öldürürsünüz bu milleti. Gözünüz kesiyor mu? En büyük ticareti yaptığınız kıtayla beraber "Seninle anlaşma yaptım, ahde vefayı da unutuyorum, Anayasa'mı da unutuyorum, iç hukuk normu hâline gelmiş her şeyi unutuyorum, bu anlaşmaya uymuyorum."

Niye yalan konuşuyorsunuz millete kardeşim? Sayın Bakan çıkıyor, yalan konuşuyor; Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, atıyor tutuyor; uygulayacaksınız bu kararı. Göreceğiz bu Meclisteysek buraya çıkacağım, size, niye uyguladınız o zaman, söyleyeceğim, mecbursunuz uygulamaya. Sağınız solunuz oynuyor kardeşim. (CHP sıralarından alkışlar) Kafanıza göre hukuk yorumu yapıyorsunuz.

Şimdi geldiniz, derneklere tasallut; öyle mi? Tabii. Bakın, bu çıkardığınız yasa nedir, biliyor musunuz? Bu çıkardığınız yasa öyle bırakın entelektüel diye gördüğünüz dernekleri, arkadaşlarımız "Uluslararası Af Örgütü" diyor, "Şu" diyor, "Bu" diyor; onlarla bağı koparıyorsunuz zaten. Türkiye'yi başka bir lige sokmak niyetiniz var. Dernek yöneticilerinin... Cezaların şahsiliği ilkesini, Anayasa'nın 38'inci maddesindeki hükmü görmezden gelerek derneğe kayyum tayin ediyorsunuz, alıştınız ya; zaten sizin seçim sandığına da saygınız yoktu, her tarafa kayyum tayin ettiniz. Bu ülkede daralmış, şu kadarcık nefes alacak demokratik alan var, oraya da tasallut ediyorsunuz. Gidişinizin ayak sesleridir, bir süre bunlarla idare edersiniz. Siz gittikten sonra bu ülke, bu demokratik hayatı tekrar geri getirir ama size söyleyeyim... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Tribünlere oynuyorsun, tribünlere!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Laf atmayın, bırakın o işleri. Gelir, burada o yalanları konuşursunuz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Tribünlerden hiç alkış alamıyorsun!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Ben yemem onları, ben yemem, ben yemem! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ben burada hassasiyetle çocuğumun geleceğini konuşuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Şov yapıyorsun!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Bu kadar köpeksiz köyde değneksiz dolaşamazsınız, böyle bir hakkınız yok! Getirdiğiniz yasayı bile 20 kişi izliyorsunuz burada, ayıp değil mi? Bu Meclisi bu kadar küçümseyemezsiniz! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) İki günde bu yasayı getirip parmak sayısıyla her taraftan geçiremezsiniz. Bunları toplumla tartışarak getirmeniz lazım. Kimsiniz ya, kimsiniz! Nedir bu hâkimiyetiniz? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Sen kimsin kardeşim!

BAŞKAN - Sayın Aydoğan...

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Parmak sayısıyla beraber neyi sokuyorsunuz buraya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.

Sayın Aydoğan...

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Sen nasıl konuşuyorsun ya!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Herkes haddini bilecek; herkes, herkes! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Terbiyeli ol, haddini aşıyorsun!

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Herkes haklarını iyi niyetle kullanacak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Sabahtan beri haddini aşıyorsun be!

BAŞKAN - Sayın Aydoğan...

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Hakların kötü niyetle kullanılmasına bu ülkenin yasaları cevaz vermez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, lütfen üslubunuza...

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Ona "terbiyesiz" buna "terbiyesiz..." Nasıl konuşuyorsunuz!

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Ben Cumhurbaşkanına "terbiyesiz" demedim; çıkarma, numara yapma!

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Kardeşim, had bekliyorsanız haddinizi bileceksiniz!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Buyurun Sayın Başkan, süreyi tutun.

BAŞKAN - Süre falan tutmuyorum Sayın Aydoğan, siz devam edin ve üslubunuza dikkat edin lütfen.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Haddinizi bileceksiniz! İstediğiniz gibi konuşup gidemezsiniz!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, siz bu Meclisin hukukuna dikkat edin. Bu Mecliste parmak sayısıyla demokratik haklar yok edilemez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Burada milletvekillerine, hukuka siz dikkat edeceksiniz!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Ben Meclisin hukukunu koruyorum sizin yerinize. Sizin korumanız lazım. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz bu Mecliste parmak sayısıyla beraber Türkiye'nin bin yıllık demokratik haklarını katlettiremezsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Buradaki milletvekillerinin hukukuna riayet edeceksin!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, herkes yerine otursun.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - İstediğiniz gibi, masaya vurarak konuşamazsınız!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yerinize oturur musunuz lütfen.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Milletin seçtiği milletvekilini incitemezsin sen!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Bitti mi?

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Bu kadar başıboşluk olur mu ya!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müsaade eder misiniz.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Gel beraber konuşalım! Saygılı ol!

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Böyle gülersiniz işte! (CHP sıralarından gürültüler)

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, ekleyin lütfen süreye. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, o zaman buyurun, gelin, siz yönetin burayı.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Milletin adına konuşuyorsunuz, konuşmayın!

BAŞKAN - Ya, müsaade eder misiniz.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Ekleyin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Siz de emir mi vereceksiniz "Ekleyin, ekleyin." Ne oluyoruz yani?

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Niye sesinizi yükseltiyorsunuz?

BAŞKAN - Böyle bir şey olabilir mi ya, olur mu böyle şey!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Burada çocuk değiliz biz; biz, milletin temsilcileriyiz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Siz de üslubunuza dikkat edin, karşınızda milletvekilleri var, söylediğiniz laflara dikkat edin. Böyle bir şey olur mu!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Hayır, efendim, ekleyeceksiniz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Milletin seçtiği milletvekiline bu şekilde konuşamazsınız!

BAŞKAN - Arkadaşlar oturur musunuz yerinize lütfen?

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Devam edeceğim merak etme, devam edeceğim.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Eğer had bekliyorsanız haddinizi bileceksiniz!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Ayıp ettin yani, hoş olmadı.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Devam edeceğiz, merak etmeyin.

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, teşekkür ediyorum, süreniz tamamlandı.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Öyle bir hakkınız yok Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, süreniz tamamlandı. Uzatma yapmıyorum.

Buyurun. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Kürsüden indiremezsiniz. İki saat boyunca taciz altında konuşturmadınız beni...

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, lütfen yerinize geçer misiniz?

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Milletvekilinin karşısında masaya vurarak konuşulmaz kardeşim!

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, hakkaniyetli olun.

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, lütfen yerinize geçin. Sayın Aydoğan yerinize geçer misiniz?

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Hakkaniyetli olur musunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Süre uzatımı yapmıyorum, lütfen geçin yerinize. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Sen kendini ne zannediyorsun da milletvekillerine "Kimsin!" diyorsun!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan...

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Özkan...

BAŞKAN - Arkadaşlar müsaade edin. Size söz vereceğim.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Parmak demokrasisi... Bu parmaklar var ya milletin parmağı bunlar, milletin! Öyle kürsüden kabadayılık yapmakla olmaz bu iş. Milletvekiline "Sen kimsin!" diyemezsin.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - İstirham ediyorum kendi konuşmanızı dinleyin lütfen. Dinleyin...

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Özkan, sizden hukukumu korumanızı istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Özkoç...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bir dakika arkadaşlar!

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, yerinize oturur musunuz lütfen. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Değerli milletvekilim, müsaade edersen ben cevap vermek istiyorum.

Sayın Başkan...

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Bir milletvekilinin...

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, tutanağı istedim, söylediklerinizi size göstereceğim.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Peki, hadi bakalım. (CHP sıralarından alkışlar)