| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 25.12.2020 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de 6'ncı madde üzerinde söz aldım. Sizleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Benim üzerinde söz aldığım maddede, değişiklik yapılan kanun maddelerinin uygulamasına ilişkin Adalet, Dışişleri, Enerji, Sanayi, Ticaret, Hazine ve Maliye gibi bakanlıklar tarafından müştereken yönetmelik çıkarılacak, böyle bir hazırlık maddesi konulmuş. Ancak çok ilginç, az evvel AK PARTİ, bir önerge verdi ve kanunun maddelerine başlanmışken unutulan İçişleri Bakanlığının buraya eklenmesi... Biraz sonra bu önerge oylanacak. O kadar hazırlıksız getirilmiş ki kanun, maddelerin çoğu, İçişleri Bakanlığını ilgilendiriyor ama yönetmelik çıkarma hakkı daha yeni eklendi kanuna. Ayrıca, kanun birçok komisyonu da ilgilendiriyor; Dışişleri, Avrupa Birliği Uyum, Anayasa, İçişleri; Sanayi, Ticaret... Bu komisyonların hiçbirinin, uzmanlık alanlarını gerektiren komisyonların hiçbir görüş ve raporları bu kanuna yansımadı. Hepsini bir kenara bırakıyorum, tali komisyon olarak, resmî olarak sevk edilen İçişleri Komisyonunun haberi bile olmadı, bir rapor dahi sunmadılar bu Komisyona, bu kanuna.
Gerçekten 27'nci Dönemde çok niteliksiz ve yeni sorunlara yol açan bir yasama sürecine hep beraber şahitlik ediyoruz. Meclisin en önemli işlevi, görevi olan bütçe görüşmeleri devam ederken bu Komisyona hızlıca bu kanun havale edildi, hızlıca görüşüldü ve asıl amacı bakımından da gerçekten çok eksik, hazırlıksız, tutarsız, sorunlu bir kanunla karşı karşıyayız. Evet, üyesi olduğumuz OECD'nin Mali Eylem Görev Gücü'nün bir tarafıyız ve bizden yapmamız gereken birçok tavsiye kararı istiyor. Ancak, işte, en önemlisi de siyasi iktidarın...
Özellikle kara para aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla ülkemizin gri listeye girmesi gibi bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bu gri listeye girmemek için hızlıca bu kanun getirildi ama gerçekten 12 no.lu karar çok ciddi ve sorunlu. Siyasi nüfuz sahibi kişilerin, üst düzey kamu görevlilerinin yolsuzluklarının denetlenmesine yönelik tavsiyeye ilişkin hiçbir düzenleme bu kanunda yer almıyor ve maalesef, kanun neticesinde gelecek olan raporda gri listeye girmekten kurtulamayacağız çünkü gerekli ve yeterli düzenlemeleri yapmıyoruz şu an.
Değerli milletvekilleri, biz zaten bu iktidarın uluslararası taahhütlere yaklaşımını ve tutarsızlığını çok iyi biliyoruz. Daha resmî aday ülkesi olduğumuz Avrupa Birliğinin ve kurucu üyesi olduğumuz kurumların, Avrupa Konseyinin kararlarını yok sayıyor ki "Avrupa Birliği geleceğimiz." "reform süreci" dedikten birkaç gün sonra, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyinin AİHM kararlarını yok sayıyor. "Bizi bağlamaz." demek, Avrupa Birliğiyle ve uluslararası taahhütlerimizle çelişmektedir. Avrupa Birliği mevzuatı ve uluslararası taahhütlerimiz gerekçesiyle bu dönem çok fazla yasa geldi. Yasa getiriliyor hatta bir torba yasaya dönüştürülüp içinde uluslararası alanda bizi daha zor duruma düşürecek düzenlemeler yapılmakta, işte, bu kanunda görüştüğümüz gibi.
Evet, bir reform süreci; adil yargılama, masumiyet karinesi, özellikle de lekelenmeme hakkıyla ilgili bir reform konusunda bu kanun, bu iktidarın hiç samimi ve gerçekçi olmadığını bizlere gösteriyor, ortaya koyuyor şu an. Teklifin gerekçesi ve amacıyla hiçbir ilgisi olmayan, kapsamlı ve endişe uyandıran düzenlemelere şahitlik ediyoruz. İşte, bugün sabahtan itibaren bunları konuşuyoruz ve Avrupa Birliği hukukuna uyum gerekçesiyle getirilen yasaların da hepsi sorunlu ve hatta bizi AB'den uzaklaştırıyor. Temel hak ve özgürlükler, gösteri ve toplanma hakkı, sivil toplum kuruluşlarının maruz kaldığı artan baskı ortamları zaten tartışma konusuyken ülkemizde, Avrupa Birliğiyle vize mutabakat metninde taahhüt ettiğimiz 72 kriterden "terörün tanımı" konusundaki yasal düzenlemeyi yapmadan; dernek ve vakıflarla ilgili, terörün finansmanıyla ilgili ucu açık, kapsamı tanımlanmamış bir yasal düzenleme yapmak, sorunları daha da derinleştirecektir; demokratik çoğulcu toplum ilkelerini, hukuk güvenliği ilkelerini, ülkemizi daha da geriye götürecektir.
Terörle mücadele gerekçesiyle açılacak olan soruşturmalarda hiçbir mahkeme kararı olmaksızın dernek yöneticilerinin İçişleri Bakanı, mülki idare amirleri tarafından keyfî olarak görevden alınmasının, mal varlıklarına el konulmasının, kayyum atanmasının önü açılacak. Cezai süreç başlamadan idari bir kararla verilecek olan bu uygulamalar bizi, Avrupa Birliği ve denetimi altında olduğumuz Avrupa Konseyi başta olmak üzere, uluslararası alanda tartışmalı olduğumuz konularda daha da geriye götürecektir ve demokratik değerlerden geriye gidişlerin yanında bunların sonucu, ekonomik ve güvenli yatırım ortamı anlamında da ciddi maliyetlere yol açacaktır.
Değerli milletvekilleri, özellikle de dernek ve vakıflarla ilgili düzenlemeler, bugün kapsamlı bir şekilde değerlendirildi. Gerçekten bu noktada temel hak ve özgürlükler konusunda keyfî, ölçüsüz, belirsiz ifadelerle, en önemlisi, Anayasa'mız ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırılığı içermekte.
İşte, bugün ifade edildi, derneklerin ismi okundu burada -şu an giderek sayısı artıyor- 450'nin üzerinde sivil toplum kuruluşunun itirazları, talebi doğrultusunda... Benim üzerinde söz aldığım bu maddeden sonra konuşulacak birçok maddenin, dernek ve vakıflarla ilgili bu maddelerin, -kanun görüşülürken- gerçekten kanundan çekilip detaylı şekilde görüşülmesini öneriyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)