| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 25.12.2020 |
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 13'üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, görüştüğümüz teklifin geneliyle alakalı bir değerlendirme yaptığımızda, bu kanun teklifinin başlığının "sivil toplum örgütlerini imha kanun teklifi" olarak değiştirilmesi muhtevaya daha uygun olacaktır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yasama ve yürütmenin tek bir kişinin iradesinde toplandığı, yargının ise siyasi etki altında her geçen gün kan kaybettiği bir ortamdayız. Bu 3 erkin yanında medya ve sivil toplum demokrasinin olmazsa olmazıdır. Medyanın ne hâle geldiği ortadadır. Devletin kanalı TRT'de bile teröristbaşı bir hainin kardeşi konuşturulup İstanbul seçimleri etkilenmeye çalışılırken, İletişim Başkanlığı eliyle devlet kaynakları AK PARTİ propaganda makinesine dönüştürülürken, medya organları bir bakanın istifasını dahi haber olarak vermezken bu erkin de kolunun kanadının kırıldığı ve iktidarın dümenine geçtiği aşikârdır. Geriye bir tek, sivil toplum örgütü kalmıştır. Sivil toplum da "iktidara yakın vakıf ve dernekler ile diğerleri" şeklinde bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Bazı cemaatlere ya da gruplara ait vakıflar kurulur kurulmaz "kamu yararına çalışır" statüsü alırken yıllarca hizmet etmiş STK'ler yardım bile toplayamaz hâldedirler. Birtakım vakıflar, dernekler kamu kaynaklarını âdeta sömürürken sosyal medya üzerinden yapılan yardım faaliyetlerine engel olunmak istenmektedir. En antidemokratik olanları ise derneklere kayyum atanabilmesi, denetçilerin her türlü kişisel veriyi içeren belgeleri talep edebilmesi gibi üstün yetkilere sahip olabilmeleridir.
AK PARTİ, "beka" diyerek içini doldurmadığı, dolduramadığı bir kavram fırtınasıyla memleketin bütün meselelerinin üstünü örtüp gitmek üzere olan iktidarını devam ettirmeyi amaçlamış bir iktidardır. AK PARTİ, kendisinin ve Cumhur İttifakı'nın karşısında duran herkesi tek bir kefeye koyup terörizm ve FETÖ suçuyla yaftalayacak kadar Makyavelist bir anlayışa sahiptir. Terörizm bahanesiyle hangi sivil toplum kuruluşlarına müdahale edilecektir? Denetim bahanesiyle hangi derneklerin üyeleri incelenecek, yasal olmayan güvenlik soruşturmaları yürütülecektir?
Saygıdeğer milletvekilleri, biz, 24 Haziran seçimleri öncesi Sayın Cumhurbaşkanımızın Millet İttifakı ve muhalefet hakkında söylediği şeyleri asla unutmadık. İstanbul seçimlerinde "Bir tarafta Cumhur İttifakı, bir tarafta terör örgütleri var." denmedi mi? "Millet İttifakı bir yıkım ittifakıdır, zillet ittifakıdır." diye meydanlardan konuşulmadı mı? Karşısına çıkan herkesi teröristlikle yaftalayacak, yaftalayabilecek bir zihniyetin elinde bu düzenlemelerin yasalaşması demokrasi ve sivil toplumu rafa kaldıracaktır.
Konuşmamın başında ifade ettiğim gibi, bu düzenleme sivil toplumu imha teklifidir. Yasalaşmasını geçin, teklif edilmesi dahi bir zihinsel arka planın tercümesidir. Dün iktidar eliyle FETÖ'ye para akıtan derneklere kamu yararına çalışır dernek statüsü veren zihniyetin bu yetkilerle yarın hangi derneklere bu statüyü vereceği ya da hangi dernekleri kapatmaya yelteneceği maalesef belirsizdir.
Sivil toplum, özgür düşüncenin ve millî ilerlemenin temelidir. Ülkemizde terörizm zaten suçtur, suçu işleyenler cezalandırılır, teröre para aktaranlar zaten gerekli yaptırımlara maruz kalır ve cezasını alır. Bu ikisi arasındaki dengeyi kaçırmak, hukuka da Türk devletinin demokrasi tecrübesine de aykırıdır.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)