| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 25.12.2020 |
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yine alelacele kaptıkaçtıya getirilen bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Aslında bu kanun teklifi, bu şekliyle de tek adam rejiminin ruhuna, felsefesine son derece uygun bir kanun teklifi. Çünkü tek adam rejimlerinde hukuk ve adalet yoktur, temel hak ve hürriyetler yoktur, demokrasi yoktur. İşte, bu kanun teklifi geçerse Anayasa'nın birçok maddesi ihlal edilecek, temel hak ve hürriyetler ciddi derecede kısıtlanabilecek, demokrasi yara alacaktır. Belirsiz ve orantısız hükümler içeren kötüye kullanılmaya son derece müsait bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, parlamentoların en önemli görevlerinin başında bütçe yapmak gelmektedir. Bütçe hakkı, Magna Carta'dan bu yana halka verilen en önemli haklardan biridir. Ama siz ne yaptınız? Burada bütçeyi görüşürken, konuşurken alelacele bu kanun teklifini Adalet Komisyonuna getirdiniz. Niye bütçeden önce getirmediniz? Çünkü bu kanun teklifinin yanlışları konuşulmasın diye, toplumda daha fazla tepki gösterilmesin diye böyle yaptınız.
Değerli milletvekilleri, Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediği, bizimse "tek adam rejimi" dediğimiz sistem, referanduma sunulmadan önce değişikliği isteyenler şunu söylüyorlardı, diyordunuz ki: "Yeni sistem sert kuvvetler ayrılığı olacak, kanun tekliflerini yürütme değil, bakanlar değil, milletvekilleri yapacak, kanun tekliflerini daha çok tartışacağız ve kanun değişiklikleri daha çok konuşulacak; yasama, yürütmeye karşı bağımsız olacak ve Meclis güçlenecek." Tek adam rejimi yürürlüğe girdi; peki, gerçekten sizin dediğiniz gibi mi oldu? Maalesef, her zaman olduğu gibi sizin dediğinizin tam tersi bir durum ortaya çıktı. Kanunlar yine yürütme tarafından yani Bakanlık bürokrasisi tarafından hazırlanıyor; milletvekili olarak da teklif sahibi olan arkadaşların önüne geliyor, imzalıyorlar ve bu şekilde Meclise sunuluyor. Yani kanun teklifleri kâğıt üzerinde milletvekillerinin gibi gözüküyor ama gerçekte yine yürütmenin kanun teklifi olmuş oluyor.
Değerli milletvekilleri, yani 2016, 2015 ve daha öncesinde neyse aslında kanunlar yine aynı şekilde çıkıyor. Şimdi de kanun tekliflerini Meclise alelacele getiriyorsunuz, etraflıca konuşulmadan ve yalan yanlış şekilde geliyor, geçiyor ve gidiyor. Hiçbir şey değişmedi. İşte, bu kanun teklifi de öyle yani tek adam rejiminin özüne ve ruhuna uygun bir kanun teklifi. Bu, neden böyle? Yani yürütmenin, tek adamın yasama üzerinde vesayeti ve tahakkümü var, maalesef.
Değerli milletvekilleri, sözün özü: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi işlemiyor, duvara toslamış durumda, sistem tıkandı ve iflas etmiş durumda. Bu sebeple bu sistem değişmeden, güçlendirilmiş parlamenter rejime geçiş sağlanmadan ülkemizde hiçbir şey değişmez ve düzelmez diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin içerisindeki bütün değişiklik maddelerinin, Anayasa'nın birçok maddesine aykırı, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan hükümleri olduğunu görüyoruz. Aslında bu değişikliklerle yaptığınız şu: "Bizim il başkanımız gibi hareket eden valilere sınırsız yetkiler veririz. Yardımları sadece bizim istediğimiz kişi ve kuruluşlar toplar ve yapar. Biz halkın seçtiği belediye başkanlarına yardım toplatmayız. Dernekleri bizim istediğimiz kişiler kurar, aksi takdirde biz bunu terörizmin finansmanına bağlarız. Dernekleri de kapatırız, toplanan yardımlara da el koyarız." diyorsunuz. İşin özeti aslında bu.
Değerli milletvekilleri, Covid-19 salgınının ülkemizde başladığı ilk andan itibaren halkımızın sıkıntılarını çözmek için CHP'li belediye başkanlarımız kolları sıvadı. Mersin'den Ankara'ya, Adana'dan İstanbul'a tüm belediyelerimiz, büyük bir koordinasyon ve şeffaflık içerisinde, mağdur olan, yardıma ihtiyacı olan herkese el uzattılar. Aynı zamanda toplumda durumu iyi olanla ihtiyacı olanı birbiriyle kaynaştırdılar ve tok, açın hâlinden anladı. Ama bu, sizi rahatsız etti, hemen yardımları durdurdunuz ve yapılan bağışlara el koydunuz. Gerekçeniz var mıydı? Evet, tek gerekçeniz vardı: O da bu yardımları toplayanların CHP'li belediyeler olmasıydı. İşte yaptığınız, bu hukuksuzlukları bir kılıfa büründürme çabasından başka bir şey değil.
Sözlerimi bitiriyorum, saygılar sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)