GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:40
Tarih:26.12.2020

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, demokrasinin yaşandığı, özgürlüklerin var olduğu ve hukuk devletinin uygulamalarda da var olduğu ülkelerde hak ve hürriyetlerin kullanılmasında sınırlamalar istisnadır, kural olan hak ve özgürlüklerin kullanılmasıdır. Ancak ülkemizde ise bunun tersi olmuş, hak ve özgürlükler istisna, sınırlamalar ise kural hâline gelmiş. Bir bakıyoruz bir özgürlük betimlemesi yazılıyor, altından sınırlamalar uzun uzun maddeler hâlinde getiriliyor; tabii, uygulamada da böyle. Burada yapılacak şey şu: "Kamu güvenliği" adı altında, uygulayıcıların bu konuda, hak ve özgürlük sınırlamalarına karşı daha dikkatli davranmaları, Anayasa'da yer alan hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engellememeleri gerekiyor. Bizde ne oluyor? Bizde şu oluyor: Dayatılan tek adam rejimiyle ülke demokrasiden çıkıyor ve otokrasi sınıfına giriyor. Bugün tüm muhalif açıklamalar ve gösteriler iktidar tarafından polis aracılığıyla engelleniyor; bir yandan halk ile arasına kolluk kuvvetlerini sokarak kolluk kuvvetlerini günah keçisi olarak betimliyor.

Değerli arkadaşlar, bir hafta önce İzmir'de sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal ettiği için bir kişi yerde sırtı defalarca tekmelenerek gözaltına alındı. 7 Kasımda Tokat'ta trafik polisleri, ehliyetsiz trafiğe çıktığı gerekçesiyle bir genci arabadan indirip yere yatırarak darbettiler; defalarca başına yumruk, sırtına tekme, yüzüne tokat attılar. Bununla da yetinilmedi, bu konuda şiddete tepki gösterenlere soruşturma açıldı, şiddet uygulayan polisler mağdur oldu. 6 Temmuzda bir avukatın 2 bekçi tarafından elleri ters kelepçelendi, avukat olduğunu söylediği hâlde kimliğine bakılmadı ve baroya haber verilmedi.

Öyle bir noktadayız ki "Terörle mücadele ediyoruz." diye ohlar çeken İçişleri Bakanının üzerine, Muş'ta polis ekipleri ele geçirdiği uyuşturucuya "ooh" yazdı, Mardin İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri aynı sloganlı tişört giyip telsizden de "ooh"lu "ooh"lu anonslar çektiler. Kamu güvenliğini yerine getirmek için çalışan kolluk kuvvetlerini tenzih ederek söylüyorum ki idare hukuku ve devlet ciddiyeti bir yana, anlaşılan Süleyman Soylu kendisine özel bir polis teşkilatı kurmuş.

Değerli arkadaşlar, şiddetin bizzat kolluk kuvvetleriyle devlet tarafından uygulandığı bir ülkede kadına şiddetin, çocuk istismarının, suç oranlarının, cinayetlerin azalması mümkün değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu ülkede çıplak arama gerçeği son olarak Uşak Emniyet Müdürlüğünde yaklaşık 30 üniversite öğrencisi genç kadın çıplak arandığında bir kez daha hepimizin yüzüne çarpıldı.

Soma, Ermenek'ten gelen maden işçilerine yönelik birçok gözaltılar oldu.

Baro başkanları hakkında gözaltılar oldu.

Anayasa Mahkemesini iktidar tanımıyor olabilir ama biz tanıyoruz. Çorlu tren faciasında hayatını kaybedenlerin yakınları mahkeme önünde basın açıklaması yapmak istedi, polis ailelere şiddet uyguladı. Aynı olayda mağdur aileleri yine sanık oldu.

Bir HDP milletvekili tekerlekli sandalyesinden yere atıldı ve yerlerde sürüklendi.

Arkadaşlar, baro başkanları eylemlerinde avukatlar cübbelerinden çekiştirilerek darbedildi.

10 Ekim katliamında mağdur olan aileler kaybettikleri yakınlarını anmak istemelerine rağmen iktidar polis müdahalesiyle anmalarını engelledi.

Değerli arkadaşlar, örnekler çok, örnekler çok. Şunu yapmak gerekiyor: Anayasa'mızın 2'nci maddesi, insan haklarına dayalı bir hukuk devleti; 13'üncü maddesi, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmaması gerekiyor; 17'nci maddesi, işkence yasağı, kişi dokunulmazlığı var; 25'inci maddesi, ifade özgürlüğü; 34'üncü madde, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu...

Değerli arkadaşlar, hatırlar mısınız, Soma ve Ermenek'ten maden işçileri geldi, Sayın AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin'le görüştü Mecliste, sonra basın açıklaması yapmak istediler. "Görüşmemiz olumlu geçti." diyeceklerdi ama polis müdahale etti ve işçiler gözaltına alındı. Özlem Zengin polis müdahalesini "Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum." diye açıklamıştı, hatırlıyor musunuz? Ve şöyle bir şey söylemişti: "Buna çok üzüldüğümü söylemem lazım. Oturuyoruz, nasıl yardımcı olabileceğimizi anlatıyoruz. Sonra Kızılay'da çıkıyorlar, basın açıklamaları yapacaklar, bir bakıyorum ki tartaklanıyorlar. Açık söyleyeyim, ben bunu anlamakta zorlanıyorum."

Sayın Özlem Zengin, biz de en çok sizin şaşırmanıza şaşırıyoruz, biz de sizin anlamazlık etmenizi anlamıyoruz.

Teşekkür ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)