GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:40
Tarih:26.12.2020

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan Kanun Teklifi'nin 23'üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, özellikle 20'nci maddeyle alakalı demin görüşmeler oldu; 20'nci maddede, biliyorsunuz, avukatlarla alakalı düzenlemeler vardı. Biraz önce AKP Grubu tarafından verilen bir önergeyle daha önce Komisyonda kabul edilen teklif üzerinde bir daraltma yapıldı, öncelikle bu konudaki görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Bu daraltma, evet, olumludur, bunu inkâr etmiyoruz ama bununla alakalı daraltmanın tek başına yeterli olmadığı kanısındayız. Neden? Çünkü ben de uzun yıllar avukatlık yaptım değerli arkadaşlarım. Avukatlık Kanunu'nun 36'ncı maddesindeki sır saklama ve Anayasa'nın 36'ncı maddesindeki savunma hakkının nasıl olduğu, savunma hakkının kutsiyeti bütün avukatlar, savunma makamı tarafından bilinen gerçeklerdir. Savunma hakkına en ufak bir müdahale söz konusu olamaz değerli arkadaşlarım.

Biz meslek yaşantımızda iki efsaneyle büyüdük: Bunlardan bir tanesi adli kolluktu, diğeri istinaftı. İstinafla alakalı süreç içerisinde bir gelişme oldu, ne yazık ki -bugün avukatlara, yargılama makamlarına sorarsanız- istinaftan gerekli beklentinin, özellikle yargılamanın adil ve hızlı olması açısından bir hızlanmanın olmadığı ortaya çıkar.

Bir diğer durum da adli kolluktur. Ne yazık ki adli kollukla alakalı bugüne kadar bir düzenleme yapılmamıştır.

Şimdi, buradaki, biraz önce sizlerin vermiş olduğu önergeyle daraltılan ve savunmayla alakalı -bizim kaygı duymuş olduğumuz- bu hususları hallettiğini düşünen anlayış bir anlamda kabul edilemez. Neden kabul edilemez? Çünkü biz, avukatlara herhangi bir şekilde bir kolluk muamelesi yapılmasını istemiyoruz. Avukatları, özellikle Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddelerinde soruşturma yapan cumhuriyet savcısının sanki bir alt makamında görevli bir makam gibi görmeyi de kabul etmiyoruz. Buna ilişkin düzenlemeyi yapıyorken "Noterlerde de bu var." diyorsunuz, "Noterler bunu yaptığı için avukatlarda da buna ilişkin bir düzenleme FATF tarafından, ilgili hükümler tarafından isteniyor, avukatlarla alakalı bir düzenleme de olağandır." diyorsunuz. Bunu kabul etmek mümkün değildir.

Noterler, gerek denetim açısından gerekse diğer bakımdan Adalet Bakanlığına bağlıdır ama avukatlarla alakalı bir düzenleme vardır, o da şudur: Avukatlar hiçbir hiyerarşik üst tanımazlar değerli arkadaşlarım, hiçbir üstleri yoktur ki her avukat bürosuna gittiğiniz zaman o Molierac'ın ünlü lafını görürsünüz. O anlamda da buna ilişkin düzenlemeyi kabul etmediğimizi... Savcının yanında bir kolluk vaziyeti gören, müvekkil-vekil ilişkisi içerisinde müvekkiline karşı ihbar mükellefiyetiyle muhbir konumuna düşen bir avukat kimliğinin pratikte, pratik yaşamda olması mümkün değildir. Eğer bu şekildeki bir düzenleme Parlamentodan geçerse, yarın bir gün vekil-müvekkil ilişkisi içerisinde eğer bir subjektif değerlendirme olursa, vekilin müvekkiliyle alakalı bir problemi varsa bunu başka yerlere taşıyacaktır, bu yasanın ilgili hükümlerini kendisine gerekçe koyarak başka olaylara götürecektir. Öncelikle, bu hususta mutlaka bir düzenlemenin yapılması gerekir. Her ne kadar 23'üncü maddede idari para cezalarıyla alakalı düzenlemeler söz konusu olsa da getirilen düzenlemedeki esas mihenk noktalarından bir tanesi budur değerli arkadaşlarım.

Buraya çıkan, bütün Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına çıkan milletvekillerimiz, özellikle FATF'ın 12'nci maddeyle alakalı itirazlarını ileri sürdüler. Bakın, 7 no.lu tavsiye kararıyla alakalı gerekenleri yaptınız ama esas Türkiye'de olması gereken, hepimizin kafasında soru işaretleri olan ve İtalya'nın bir dönem yapmış olduğu o Temiz Eller operasyonundaki gibi ahlaksız iş adamı ile kirli siyasetçi arasındaki ilişkiyi ortadan kaldıracak bir düzenleme, bizim önümüze konulan 12'nci maddeyle alakalı bir düzenleme ne yazık ki yapmadınız. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak -Sayın Grup Başkan Vekilimiz de burada- toplumun bizden beklentisi şudur: Yani buna ilişkin toplumun içerisindeki bu illiyet bağını ortadan kaldıracak düzenlemelerin, yasal düzenlemelerin mutlaka bu Parlamentodan geçmesi gerekmektedir. Önümüzdeki günlerde, önümüzdeki dönem içerisinde bu 12 no.lu tavsiye kararıyla alakalı eğer iktidar partisi -1'inci parti- bu düzenlemeyi yapmazsa biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak buna ilişkin kanun tekliflerini Parlamento gündemine getireceğiz ve -biraz önce ifade ettiğim gibi İtalya'nın bir dönem becerdiği o Temiz Eller operasyonunu- ahlaksız siyasetçi ile kirli iş adamı arasındaki kafalardaki soru işaretini bir anda toplumun ötesine getirecek bir düzenlemeyi toplumun önüne koyacağız. Buna ihtiyacımız var değerli arkadaşlarım -bunun ivedi bir şekilde- toplumun Parlamentodan beklediği budur. Yani toplum şunu bekliyor Parlamentodan: Evet, Parlamento bir kanun makinesi, bir yasa makinesi değildir. Parlamento, aynı zamanda toplumun refahını, toplumun düzenini, bir anlamda o gerçek adaleti temsil edebilecek olan, kamu vicdanını rahatlatacak olan en üst kurumdur. O anlamda da biz, ülkenin milletvekilleri olarak biraz önce ifade ettiğim çerçeve doğrultusunda, bu düzenlemeleri bir an önce Parlamento gündemine getirmeliyiz.

Bizi gri listeye alacak tehditlerin ötesinde, gerçekten, öz güvenimizle gerekli düzenlemeleri yapmalıyız diyorum, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)