GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:40
Tarih:26.12.2020

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İki gündür tartışıyoruz. Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi, OECD önermiş, 2021 yılından önce çıkarılması gerekiyor yoksa Türkiye gri listeye alınacak, ekonomik yaptırımlar gelecek, Türkiye'nin sicili bozulacak vesaire, vesaire, vesaire.

Peki, bu meselede, arkadaşlarımın birçoğu söyledi ama ben de altını çizmek istiyorum, asıl önerilerden olan FATF'ın yasa teklifinin 12 numaralı tavsiye kararını niye getirmediniz değerli arkadaşlar? Hani bu kadar önemli ya, gri listeye girmememiz gerekiyor ya, ülke açısından itibarımızı yerlere serecek bir şey ya, peki, o zaman siyasi nüfuz sahibi kişilerin, onların akrabalarının yetkilerini kullanarak aslında yasa dışı para aklamalarına yol açabilecek düzenlemeyi niye getirmediniz sorusunu soruyoruz. Demek ki burada bir samimiyetsizlik...

Aslında hem Türkiye'nin içerisinde düzenleme yapmak için bir bahane -ki bu yasayı bir bahane olarak kullanıyorsunuz- hem de uluslararası topluma "Bakın, biz sizin kurallarınıza göre oynuyoruz, sizin söylediğiniz sınırlarda siyaset yapıyoruz ya da sizinle ortaklaştığımız noktalarda hareket ediyoruz." mesajı veriyorsunuz fakat gerçeğin böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Nereden biliyoruz? İşte, 6 artı yürürlük, yürütme ve geçici maddeyle 9 maddeyle çıkabilecek bir yasayı bugün ihdas ettiğiniz maddeyle 44 maddeye çıkarmanızdan ve bütün sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin sesini kısmayı, avukatlara muhbirliği dayatan düzenlemeyi buraya koymanızdan biliyoruz değerli arkadaşlar.

Şimdi, arkadaşlarım tek tek söylediler ama birkaçını hızlıca söyleyeceğim. Cumhurbaşkanına bu yasayla mal varlığına el koyma, dondurma yetkisi verilecek. İçişleri Bakanı ve valilikler, süper valilerimiz... Mesela ben Muş Valisini söyleyeyim mi? On beş günde bir mütemadiyen eylem etkinlik yasağı koyuyor. Yani gece yarısı geliyor, bir bakıyorsunuz, pat, internet sitesinde, öbür on beş günün kararını almış. Ne ara toplandınız, ne ara karar aldınız, bu ne hız? Yani gören de Muş'ta biz 7/24 eylem yapıyoruz zanneder. Ama korkusu o kadar büyük ki onun için mütemadiyen eylem etkinlik yasak kararı. İşte bu Valiye şimdi siz ne diyorsunuz biliyor musunuz? "Eğer Muş'ta bir tane demokratik kitle örgütü varsa; kadından yana, çevreden yana, doğadan yana, söz söyleyen bir dernek varsa ama bu, AKP'ye yakın değilse ya da AKP'yi benimsemiyorsa sen işte onun kafasına çökeceksin, gerekirse kapısına kilit vuracaksın; yöneticisine çok hızlı bir şekilde Emniyeti arayıp 'Alo, müdür bey, bir soruşturma açar mısınız şu dernek başkanına?' diyeceksin; soruşturma kovuşturmaya dönecek ve sonra da görevden alacaksınız." Şimdi, işlerin böyle döndüğünü biliyoruz.

Bunun dışında ne olacak arkadaşlar? Uzman olmayan kişiler dernekleri denetleyecekler. Yani, bunların içerisindekiler kim, tanımlanmamış. Biri denetleyecek ama bu, MİT'çi mi, polis mi, jandarma mı, kim? Kim denetleyecek? Sınırı ne? Bu da belli değil. Keyfî uygulamaların önü açılacak, yurt dışında faaliyet yürütenlerin yaptığı hibelere soruşturma açılacak, yardım toplama faaliyetlerinin önü kesilecek.

Yani, say say bitmez bir yasal düzenlemeyi hangi koşullarda getiriyorsunuz? Her gün Covid-19 pandemisinden insanların yaşamını yitirdiği koşullarda getiriyorsunuz değerli arkadaşlar. Bakın, dünkü verileri söyleyeyim: Dün ülkemizde Covid-19 pandemisi nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 256'ydı. Bugün kaç kişi? 253 kişi değerli arkadaşlar. Bugün 253 kişi ölmüş, dün 256 kişi. Topladığınızda ne yapıyor? İki günde 500'den fazla insan yaşamını yitirmiş. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Covid-19'la ilgili herhangi bir düzenlemeyi getirip "Ya, Mecliste bu kadar mesai yaptık, bütçeyi geçirdik, gelin bu insanların ölmemesi için bir şey yapalım." diyor musunuz? Hayır. Sizin derdiniz itiraz odaklarını susturmak, sizin derdiniz toplumu nasıl zapturapt altına alırım. Bunun derdindesiniz.

Bakın değerli arkadaşlar, biz de önerdik, diğer muhalif siyasi partiler de önerdi, niçin hâlâ sağlık emekçileri için Covid-19'un meslek hastalığı olmasını sağlamıyorsunuz? Niçin? Alkışlıyorsunuz, "emekçi" diyorsunuz, "cefakâr" diyorsunuz, "Hayatımızı onlara borçluyuz." diyorsunuz, peki, niye getirmiyorsunuz yasayı? Niye samimi adımlar atmıyorsunuz değerli arkadaşlar? Bunu yapmıyorsunuz sonra buradan konuşuyorsunuz.

Son olarak, bakın, yıl bitti. Ne kadar zulümkâr bir iktidar olduğunuzu nereden biliyoruz biliyor musunuz? Ben bir KHK'liyim. Benim dosyam üç yıldır OHAL Komisyonunda bekliyor, eşimin dosyası da bekliyor. İnat etmişsiniz bizim gibi KESK'li olanların, barış akademisyenlerinin dosyasını sonlandırmıyorsunuz. 16.050 kişi var. Ne yaptınız biliyor musunuz? Bakın değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanının şu iki satırlık kararnamesiyle bir yıl daha insanların aşsız, ekmeksiz kalmasına yol açtınız. Ne kadar rahat değil mi? Bunu birisine söylemişlerdir, iki dakikada yazmıştır. O iki dakika insanların ekmeğine ve yaşamına mal oluyor, o iki dakika için insanlar her gün ama her gün internete girip o Komisyonun kararına bakıyor, biliyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Üstelik neden? "Bir 'hayır' kararı alayım da olmayan hukukun önüne gideyim, belki beş yıl sonra, on yıl sonra AİHM'den haklarımı alırım." diye.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)