GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:40
Tarih:26.12.2020

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 247 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 37'nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

2020 yılının son Genel Kurul çalışmasını tamamlamak üzereyiz. Yıl sonları mahsuplaşma zamanlarıdır, 2020 yılında Genel Kurulun payına da sürekli değişikliğe uğrayan torba kanunlar düşmüştür. On dokuz yıllık savrulma, kibir, güç ve kuvvet hazzı, bazen kanun tekliflerinin içeriğine de yansımış, sistem değişikliği sadece devleti değil mevzuatı da tahribata uğratmıştır. Kanunlar arasındaki hiyerarşi rafa kaldırılmış, kanunlardan önce çıkan uygulama yönetmelikleri, kanun hükmünde kararnameler yüce Meclisi noter, tasdik makamı hâline getirmiştir.

İşbu kanun teklifi de Anayasa'ya, hukuk devletine açıkça bir saldırı; Anayasa ve yasaları topyekûn bir reddedişin belgesidir. Meşhur bir anayasa hukukçusunun deyimiyle "Anayasa'ya elveda." denilmiştir. Yine, meşhur bir idare hukukçusunun deyimiyle, üniversitelerde idare hukuku kürsülerine ihtiyaç kalmamıştır. Makbul gerekçelerle hazırlanan kanun teklifleri maddeye dönüştüğünde bir dayatma metni hâlini almakta, kabul oyu vereceğimiz kanunlar bile savunulamaz hâle dönüşmektedir; aynen şimdi olduğu gibi.

İYİ PARTİ olarak teröre, terörizme, terörizme finans sağlayanlara kökten karşıyız; bunu defalarca dile getirdik, gerekirse defalarca dile getirmeye devam ederiz. Aynı şekilde biz, terör örgütleriyle bir gün açılıp bir gün saçılmaya da karşıyız. Yine biz, yarattığı canavarla kol kola gezip ne istediyse verip ertesi gün sorumluluktan kaçanlara da suçu başkalarına atanlara da karşıyız. Biz böyle düşünürken siz ne yapıyorsunuz? Devletin işleyen tüm mekanizmalarını tahrip edip dağıttıktan sonra sanki güven duyacağımız bir yapı kalmış gibi kendinize, şahsınıza yetki devşiriyorsunuz; biz buna da karşıyız. Keyfîliğinize, otoriterliğinize, partizanlığınıza karşıyız. Hırsızlığa, yolsuzluğa, iftiraya ve ahlak yoksunluğuna da karşıyız. Biz, toptan devlet yıkıcılığına, bedevileşmeye, otoriterleşmeye de karşıyız. Bu nedenledir ki terörle mücadele ediliyormuş gibi getirilen bu kanun teklifinde, terörle mücadele dışında ekleme yaptığınız baskılama maddelerini kabul etmiyoruz.

Değerli milletvekilleri, birçok terör tanımı vardır. Terör "korku salarak kişiyi, grubu, kitleyi ve tüm halkı yıldırmak, sindirmek" olarak tarif edilir. Terörizm ise "belirli siyasi amaçlar için örgütlü, sistemli veya sürekli terörü kullanmayı yöntem olarak belirleyen bir sistem anlayışıdır" şeklinde ifade bulur. Terör ve terörist tehdidi mutlak bir gerçekse de kimin ve kimlerin terörist olduğu bazen yöneticilerin siyasi algılarına göre değişebilir. Bir yönetici, baskı kurmak istediği grupları, kişileri, örgütleri de yaptıkları muhalefetin etkisine göre terörist ilan edebilir; bunun için de elinde bulundurduğu gücü ve yetkiyi kullanarak hukuki zemin oluşturabilir. Adalet sistemi oluşmuş bir devlette tam bağımsız mahkemeler ve kolluk güçleri iş birliğinde terör ve teröristle mücadele edilir, bu iş birliği içerisinde yürütülen her işlem toplum nezdinde alkışlanır. Ama ne yazık ki yargı erkine aşırı müdahale, "Benim gibi düşünmeyen teröristtir." yaftalaması, ne güvenilecek bir kurum ne de güvenilecek yapı bırakmıştır. Yargı imdat çığlığını yükseltmektedir. "Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum." sözü yargıya güven duyma konusunda indirilen son darbedir.

Değerli milletvekilleri, 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun özü itibarıyla uluslararası bir sözleşme ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu kararına bağlı olarak 2013 yılında yürürlüğe girmiştir. MASAK da bu kanunla idari yapımızda yerini almıştır. Teklifin 37'nci maddesinde yapılan düzenlemeyle terörizmi finanse ettiği tespit edilen kişi, kuruluş ve organizasyonlar hakkında Malvarlığının Dondurulmasını Değerlendirme Komisyonu, yurt dışında bulunan mal varlığının dondurulması için Cumhurbaşkanına öneride bulunabilecektir; yurt içinde ise bu kararı yine Değerlendirme Komisyonunun önerisiyle Hazine ve Maliye Bakanı ve İçişleri Bakanı verebilecektir. Bu çok önemli, bir o kadar da hassas bir yetkilendirmedir. İktidar bu durumu, baskılamak istediği STK ve diğer kuruluşları, kamusal ve özel yapıları veya doğrudan doğruya kişileri terörist ilan etmek ya da teröre destek verdiğini iddia etmek konusunda itibarsızlaştırmak şeklinde kullanabilir ya da terörist olmadığına karar verip masumlaştırabilir. Bu denli hassas bir maddenin hukuki altyapısının sağlam bir zemine oturtulması beklenirdi. Diyecek söz yok çünkü sözün bittiği yerdeyiz çünkü her şeyin ve herkesin sustuğu, başların öne eğildiği, neresinden tutsak elde kaldığı, doğru olanın zerresinin bile mumla arandığı karanlık bir yerdesiniz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)