GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:40
Tarih:26.12.2020

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.

Türkiye, Birleşmiş Milletler Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme'nin 1999'dan beri tarafı. Bu bağlamda, ülkemiz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin ortak tedbir ve yaptırımları belirleme yetkisi çerçevesinde almış olduğu kararları da kabul ediyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün 2020 yılı sonuna kadar görüşmekte olduğumuz teklifleri yasalaştırması için süre tanıması, AK PARTİ'nin bu teklifteki niyet ve samimiyet eksikliğini de bizlere gösteriyor.

Otoriter bir anlayışla kararların alındığı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yargıya yapılan müdahalelerle adalete güven yüzde 20'lere indi. Böyle bir dönemde, terörizmin finansmanına ilişkin kanun teklifini yangından mal kaçırırcasına, bilinçli eksikliklerle, torba yasa ciddiyetsizliğinde, muhalefete kulak vermeyerek yasalaştırmak, samimi bir düzenleme olmadığı gibi çok riskli. Öncelikle ele alınması gerekenler yargı bağımsızlığı, adalete güvenin yeniden sağlanması ve kaliteli kalkınma. Milletimizin kalkınması, refah içinde yaşaması, kaliteli sağlık ve eğitim hizmetlerine ulaşması, yabancı yatırımcıların ülkemize gelmesi gibi konular sadece para politikalarıyla başarılamaz. Adalet, böyle konuların yer bulması için gerekli platformu oluşturur. Adalet tesis edilmeden kalkınmacı bir politikadan bahsedilmesi sözün inandırıcılığını da zedeler.

Gündemimize alınması gereken diğer bir düzenlemeyse varlık barışı uygulamaları. Bu düzenlemelerin esas amacı, yurt dışındaki para, altın, menkul kıymetlerin Türkiye'ye getirilmesi, Türkiye'de olup da kayıt dışında olan bu tür varlıkların da kayıt altına alınması. Bununla birlikte, vergi barışını teşvik etmek için bildirimde bulunanlara da vergi koruması sağlanıyor. Bu nedenle, yurt dışından ülkemize getirilen varlıklar üzerinden kara paranın aklanması iddiaları güçleniyor maalesef. Madalyonun bir diğer yanından bakarsak, varlık barışı kapsamında mevzuatlar çerçevesinde kaç tane inceleme yapılmış? Bu hususa dair bir veri bulunmuyor. Son on yılda 4 kez varlık barışı düzenlemelerinin yapılmasının kara paranın aklanması gibi olumsuz sonuçları da getirebileceğini dikkatlerinize sunmak isterim.

Sözlerimin bu bölümünde, önceki konuşmamda zaman eksikliğinden tamamlayamadığım memleketim Erzurum'da Palandöken Dağı'nda yerli yabancı turistleri otele tıkan skandalı anlatmaya devam etmek istiyorum. Erzurum'daki bu turizm skandalına sebep olanları kınıyorum, ülkemiz için de bir utançtır. Keyfî genelgeyle, tatil yapanları, kayak yapmaları engellenen yerli yabancı turistleri şaşkın şaşkın evlerine geri gönderiyorlar. Şehri gezmeleri serbest, kayak yapmaları yasak; tam bir komedi. Diğer rezervasyonlar da birer birer iptal ediliyor. AK PARTİ döneminde çiftçisi, esnafı, sanayicisi hiçe sayılan, perişan edilen, bir öğrenci ve emekli şehrine dönüştürülen Erzurum, Palandöken'e yapılan bu baltalamadan ve gayriciddi yaklaşımdan dolayı rencide olmuştur. Yaz turizminde Antalya neyse, kış turizminde Erzurum odur. Galiba Sayın Kültür ve Turizm Bakanı, turizmi kendi tesislerinin olduğu yaz turizminden ibaret zannediyor yalnızca. Erzurum'un zararının tazmin edilmesi gerekiyor sayın milletvekilleri. Bu konuda Sayın Bakandan ve iktidarın Erzurum milletvekilleri ile siyasilerinden hiç ses çıkmamasına da hayret ediyorum. Erzurum'u sahipsiz zannedenleri, Erzurum'la ilgili karar alanları ciddiyete ve dikkatli olmaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)