| Konu: | Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 27.01.2021 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teknoloji geliştirme bölgeleriyle ilgili kanun teklifinin 2'nci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu 2'nci maddeyle teknoloji geliştirme bölgeleri yönetici şirketleri bünyelerindeki kuluçka merkezlerini teknoloji geliştirme bölgeleri dışında da kurabilecek. Böylece teknoparklara sağlanan teşvik, muafiyet ve destekler o teknopark dışında da verilebilecek. Fakat bizim burada merak ettiğimiz, teknoparklar dışında verilecek bu desteklerin ilerisi için bir etkinlik ve verimlilik açısından bir değerlendirilmesi yapıldı mı? Teknoparkların kuruluş amacına zarar verdiği yönünde bazı kaygılarımız bulunmaktadır. Kanuna eklenen "kuluçka girişimci" "AR-GE binası" "atölye" ve "stajyer" tanımları yoluyla, teknoparklarda şartları taşıyan firmalara da yeni kısmi desteklerin sağlanmasının önü açılıyor. Ancak on sekiz yıllık iktidar döneminde çok geciken bu düzenleme, tek başına yatırımcıya güven verme ve istihdam yaratma noktasında elbette çok gecikmiş, kısmi, sınırlı ve yetersizdir.
Yine, bu maddeyle yapılan düzenlemeyle mevcut yasada sadece temel bilimler mezunlarını istihdam eden firmalar destek kapsamına alınırken şimdi Bakanlığın destekleyeceği diğer lisans programları konusunda da YÖK'ten görüş alınarak belirlenecek olan bölüm mezunları da destek ve muafiyet kapsamına alınabilecek.
Değerli milletvekilleri, biz verdiğimiz önergeyle sadece YÖK'ten değil özellikle TÜBİTAK'tan da görüş alınmasını savunuyor ve fıkraya eklenmesini teklif ediyoruz. Son birkaç yıldır nihayet üniversite-sanayi iş birliği konusunda YÖK ve TÜBİTAK oldukça geç kalmış düzenlemeler ve çalışmalar başlattılar ancak bu çalışmalar bütüncül, tutarlı politikalarla desteklenmedikçe sonuç vermiyor maalesef. İşte, sizin on sekiz yıllık iktidarınızda tek odak noktanız olan kalkınma ve istihdama dönük politikalar yerine inşaat ve benzeri sektörleri desteklemeniz nedeniyle, ekonomik kalkınma ve istihdamın sürdürülebilir kılınmadığına bugün hep birlikte şahitlik ediyoruz.
Yine, maddeyle hangi lisans programı mezunlarının ücret desteğinden faydalanacağının da açıkça yasanın değil de Bakanlığın takdirine bırakılmasını, ki atamalarda liyakatin nasıl yok sayıldığı ve devlet desteklerinin nasıl birilerine aktarıldığı ortadayken bu yetkinin tek başına bakanlıkta olmasını da açıkçası doğru bulmuyoruz.
Değerli milletvekilleri, üniversite-sanayi iş birliği, AR-GE, teknolojiyle ilgili bu kanundaki düzenlemeler eksik, yetersiz olmakla birlikte elbette biz bu düzenlemeleri destekleyeceğiz ancak Parlamento olarak bizim asıl odaklanmamız gereken konular şunlar: AR-GE ve bilimsel araştırma noktasında birçok yasal düzenleme yapılmasına rağmen, neden kayda değer bir sonuç alamıyoruz? Genç işsizliği neden hızla artıyor? Üniversite mezunlarına neden iş alanı yaratamıyoruz? Neden yüksek teknoloji ürünleri üretemiyoruz ve kalkınma ve istihdama yönelik bir sonuç alamıyoruz? 63 ülke arasında rekabette neden sondan 4'üncü sıradayız hâlâ? Üniversite eğitim sisteminde çağdaş, nitelikli, yüksek seviyeye neden hâlâ ulaşamıyoruz? Gündeme getirdiğiniz bu teklif bu sorunlara kalıcı çözümler üretebilecek mi? Elbette üretemeyecektir.
Değerli milletvekilleri, yatırım ortamının iyileştirildiği, hukuk güvenliğinin olduğu, güçlü adalet ve yargı sisteminin olduğu ve en önemlisi güçlü, bağımsız, özerk kurumları öne çıkarmamız gerekiyor. Üretim ve istihdam alanındaki sorunlara kalıcı çözümler üreten yasal düzenlemeleri hızla gündeme almamız gerekiyor. Bunların tam tersine, yapısal reformlardan ve planlı büyümeden uzaklaşılıyor, liyakat yok sayılıyor; geçici, günübirlik düzenlemelerde neden ısrar ediyorsunuz? Bilgi üretmesi ve nitelikli üniversite mezunları yetiştirmesi gereken üniversiteler asıl işlevlerinden uzaklaşıyor. Bir taraftan AR-GE, teknoloji geliştirmeyle ilgili bu yasal düzenlemeler yapılıyor; YÖK, TÜBİTAK'ın çalışmaları var ama aynı zamanda diğer taraftan köklü ve başarılı bir üniversiteye bir oldubittiyle, demokratik ve bilimsel olmayan bir yöntemle siyasi yakınlığa göre rektör ataması da bu tezatlığı ve tutarsızlığı ortaya koyuyor ve bir ilerleme kaydedemiyoruz ve sonuç alamıyoruz. Üniversitelere yönelik bu tür uygulamaların neticesinde üniversitelerin saygınlığı düşüyor, üniversiteler asıl işlevlerinden uzaklaşıyor, kamu kaynakları maalesef israf ediliyor ve zaman kaybediyoruz.
Türkiye Bilimler Akademisinin Türkiye Bilim Raporu, bilimsel yayınlar konusunda 2000-2006 yılları arasında aslında iyi bir performans sergilediğimizi ortaya koyuyor. Ancak 2006 yılından sonra akademik yayınlarda önce yavaşlama ve şimdi de bir duraksama ve son yıllarda da ciddi bir yavaşlamayla karşı karşıyayız. 2006 yılından sonra hızla açılan üniversitelerin verimliliğinin çok düşük olduğu tespiti yapılıyor.
Bilimsel çalışmalardaki verimsizlik devam ettikçe, akademik ve idari özerklik yok sayıldıkça -görüşmekte olduğumuz teklifte de olduğu gibi- istediğimiz kadar geçici, kısmi düzenleme yapalım ekonomimizin büyüyüp kalkınması, inovasyon yapması ve nitelikli istihdam yaratması asla mümkün olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak bu teklifin, ekonomi ve sanayi politikasında köklü bir değişikliğe gidilmeden, uygulamaya dönük bütüncül bir hukuk reformu yapılmadan; eğitim, kalkınma, istihdam politikalarını bütüncül düşünmeden beklenen etkiyi yaratması asla mümkün olmayacak ve var olan sorunların da gün geçtikçe maalesef ağırlaşacağı uyarısında bulunuyorum. Ve bu teklifi, eksik ve kısmi olmasına rağmen, destekleyeceğimizi tekrar belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)