GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:42
Tarih:27.01.2021

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. 2021 yılındaki çalışmalarımızın devletimize, milletimize hayırlar getirmesini dilerim.

Görüştüğümüz torba kanun teklifi "Teknoloji Geliştirme Bölgeleri" ismini taşıyor. Teknolojinin sağladığı katma değerler, ayrıca teknoloji ürünlerinin yaygın kullanımları göz önüne alındığında, teklif, toplumun tümünü ilgilendiriyor. Ancak bu teklifin başlığı ile içeriği yine çok farklı. Teklifte teknoloji geliştirecek insan kaynağı, yatırım, araştırma geliştirme programlarının finansmanı gibi temel kavramların karşı karşıya kaldığı sorunlara çözüm aranmıyor maalesef.

Üniversiteler ile sanayi kuruluşlarının yenilikçi fikirler geliştirip ekonomik manada değer sağlamaları için kolaylaştırıcı, yön gösterici düzenlemelere yer verilmemiş. Hâlbuki teknoparklar üniversiteler ile sanayi kuruluşlarının bir arada araştırma geliştirme faaliyetlerini yaptıkları, birbirleri arasında bilgi ve teknoloji transferi gerçekleştirdikleri organizelerdir. Bu kapsamda hem ülkemizin gelişmişlik seviyesinin artırılması hem de artan beyin göçünün azaltılmasını sağlamak için teknoparklar önemli.

Ülkemiz ile gelişmiş ülkelerdeki teknoparklar karşılaştırıldığında, ülkemizde üniversiteler ile sanayi kuruluşları arasında iş birliğinin yeteri kadar olmadığı görülüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının güncel verileri dikkate alındığında, toplam 85 teknoparktaki verimsizlik açıkça görülebiliyor. Teknoloji bölgelerimiz yabancı yatırımcı alamıyorlar. Türkiye'de araştırma geliştirme faaliyetleri için ayrılan pay yalnızca yüzde 1; oysa OECD ülkelerinin ortalaması ülkemizin 2,5 katı, Güney Kore'nin ortalaması ülkemizden 4,5 kat fazla. Üniversitelerimizin büyük çoğunluğu, ancak bütçelerinin yaklaşık yüzde 4'ünü araştırma geliştirme faaliyetlerine ayırabiliyorlar. Üniversitelerde araştırma geliştirme faaliyetlerine daha fazla kaynak aktarılmadığı sürece teknoloji geliştirilemez.

Bununla birlikte, sanayi için gerekli yatırım imkânları sağlanamazsa katma değerli sürdürülebilir kalkınmadan bahsedemeyiz. Bugün enerji ithalatına 25 milyar dolar harcarken teknoloji ithalatına da 23,7 milyar dolar harcıyoruz. Bunun üzerine düşünmeliyiz. Diğer yandan, teknoparklar destekleme ve teşvik uygulamalarından da yararlanıyorlar. Buna rağmen yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatı sürekli azalıyor. OECD raporlarına göre, 2012 yılında elektronik, 5100560002306414 bilgisayar ve optik alanlarında on binde 13 olan ihracat oranı 2015 yılında on binde 11'e, 2018 yılında da on binde 9'a düşmüş. Destekleme ve teşvik uygulamaları, ilgili kurumların bir gelir kapısı olmamalı. Ayrıca, mevcut durumda teknoparkların da üniversitelerin gelir kapısı hâline geldiği görülüyor. Teknoparkların üniversiteler tarafından kira gelir kapısı olarak görüldüğünü üzülerek ifade etmeyelim.

Bununla birlikte ne yazık ki teknoparklar, bilişim merkezleri, AK PARTİ torpilli kişilerin vergiden ve SGK'den muaf ticari alanları olmuş durumda. Teknoparkların ilk kuruluş felsefesi teknoparklarda çalışan gençlerin tecrübe kazanıp, pratik bilgiye sahip olup girişimci ruh kazanmalarıydı. Bu amaç vaktiyle nispeten gerçekleşti. Ancak günümüz şartlarında AK PARTİ iktidarında gençlerimizin ülkedeki geleceklerinden ümitlerini kesmelerinden dolayı bu yüksek niteliklere sahip kalifiye çalışanlar kariyerlerini yurt dışında, geri dönmemek üzere daha gelişmiş ülkelerde devam ettirmek istiyorlar. Yani teknoparklarımız, gelişmiş ülkelere eleman yetiştiren, acemiliklerini atıp tecrübe kazanmalarını sağlayan kuluçka merkezleri durumuna geldiler. Bunu önlemek için fikir ve ürün odaklı çalışmalara başlanarak rekabetçi avantaj sağlanmalı; bu çalışmalar için de torpilden uzak, rekabetçi ortam hazırlanmalı.

Ülkemiz girişimcisinin üst düzey rekabet şartlarıyla globalleşen dünyada yer alması gerekliliğini ifade etmek isterim. Eşit rekabet şartlarının oluşması için ülkemizin teknik altyapısındaki eksiklikler ve moral değerlerindeki aşınma giderilmeli. Particiliğin, hak gasbına varan bölücülük hâline getirilmemesi lazım.

Ülkemizin ihtiyaç duyduğu fiber altyapı uzunluğu 5 milyon kilometre iken şu anda 355 bin kilometre fiber altyapıya sahibiz. Aradaki eksik 4 milyon 645 bin kilometrelik fiber altyapı öğrencilerin, iş insanlarının, hastanelerin, sanayinin, halkımızın acil ihtiyacıdır. Burada yanıtlanması gereken, bugüne kadar Ulaştırma Bakanlığı ve şaibeli TÜRK TELEKOM'un ne yaptığı sorusudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Diğer yandan, kritik devlet kurumlarımıza ait yurt dışında saklanan stratejik önemde ulusal verilerimizin yedeklenip korunması şüphesiz ki hayati önem arz ediyor.

Sözlerimin sonunda, projelendirme aşamasında olduğunu memnuniyetle öğrendiğimiz ulusal kamu entegre veri depo merkezinin kuruluş yeri olarak hem iklim şartları hem lojistik imkânları hem Erzurum Atatürk ve Erzurum Teknik Üniversitelerinin bulunması hem de yetişmiş genç insan kaynağıyla memleketim Erzurum'un seçilmesini teklif ederim. Uzun zamandır şehrim Erzurum için ideal olduğunu savunduğum bu projenin ülkemizde geç de olsa gerçekleşiyor olmasından dolayı memnuniyet duyuyorum. Tarih boyunca vatanını cansiparane korumuş, üstelik devlet yatırımlarına hasret kalmış hemşehrilerimin bu türde projeleri layıkıyla gerçekleştireceğini ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)