GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:42
Tarih:27.01.2021

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın vekiller, değerli halkımız; bugün burada teknopark ve teknokentlerle ilgili konuşacağız fakat ondan önce şunu hatırlatmak istiyorum: Bilmiyorum herkes farkında mı, Türkiye'de, şu anda dönüşümlü, süresiz açlık grevleri var altmış iki gündür. Açlık grevleri, tecride karşı Türkiye'de barışın, demokrasinin, adaletin, refahın sağlanması için zindanlarda bir direniş olarak sürüyor. Herkesi, tüm kamuoyunu zindanlardaki bu açlık grevine duyarlı olmaya davet ediyorum.

Türkiye'de uzun bir süredir hukukun tamamen ortadan kalktığını hepimiz yaşıyoruz. Hukukun olmadığı bir devlet yönetimiyle karşı karşıyayız. İşte, Gökhan Güneş'ten Ömer Faruk Gergerlioğlu bahsetti. Güpegündüz kaçırılan, işkence edilen ve daha sonra gözleri bağlı bir şekilde sokağa atılan bir insan ve bugün burada, bunun cevabını alamadık. Yani AKP Grup Başkan Vekili bize bir açıklama yapmadı. Ne oldu? Gökhan Güneş neden, kim tarafından kaçırıldı, işkence yapıldı ve bırakıldı?

MİT mahkemelerinden bahsetti yine Ömer Faruk Gergerlioğlu. Burada gürültü patırtı içerisinde cevaplanmadı. Bir zamanlar devlet güvenlik mahkemeleri vardı, Türkiye'de askerî vesayet vardı. E, şimdi saray vesayeti var ve demek ki bir de MİT mahkemeleri kurulmuş. Bunu da bilmiyorum farkında mıyız?

Korkunç bir ülke, korkunç bir tablo. Geleceksizlik her tarafı sarmış, karanlık her tarafı sarmış. Böyle bir ülkede bir kadın hakları aktivisti Ayşe Gökkan defalarca gözaltına alındığı ve defalarca tutuklanamadığı hâlde bir kez daha gözaltına alınıyor, bir kez daha partimize operasyonlar yapılıyor. Ne olacak böyle? Yani Türkiye bu siyasi kavganın içerisindeyken biz hangi teknoparktan, hangi teknokentten bahsedebiliriz? Gerçekten Türkiye'de nasıl bir umut yaratabiliriz, nasıl bir gelecek vaat edebiliriz?

Bakın, bu tablo size daha önce gösterildi. Bu, Türkiye'den Avrupa'ya giden insanların sayısı. 2017'den beri böyle grafik yükseliyor. İnsanlar bu ülkeden kaçıp gidiyor, beyinler göçüp gidiyor. Yine bu ülkede hapishaneler en büyük üniversite, gençler dört duvar arasına zincirlenmiş durumda ve bu ülkenin en çok üreten akademisyenleri, 6 binin üzerinde akademisyen de, barış için akademisyenler de akademiden uzaklaştırıldılar. Onların biriktirdiği devasa bilgi şu anda yok, Türkiye bundan yararlanmıyor; çöpe atıldı, savruldu, atıldı. Elbette çöp değil, elbette onlar bu bilgiyi bir şekilde halka ulaştırmaya çalışıyorlar ama bu kurumların içinde, Türkiye'deki akademinin içerisinde bu bilgiler yok edildiler. Peki, böyle bir üniversiteyle, böyle bir akademiyle, böyle bir gençlikle, böyle bir anlayışla Türkiye'de hangi inovasyondan bahsedebiliriz? Türkiye'de nasıl bir yenilikçilik, nasıl bir ileri teknoloji, AR-GE olabilir? Ve bu AR-GE, ileri teknoloji halka ne verebilir, halkın ekonomisini nasıl geliştirebilir? Elbette ki siz bunu, bu yasaları, halkın ekonomisini geliştirmesi için getirmiyorsunuz; bu yasaları her zaman olduğu gibi "Sermayeyi daha çok nasıl büyütebiliriz?" diye getiriyorsunuz, bunun farkındayız.

Üniversiteleri, yıllar içerisinde tamamen sermayenin hizmetine soktunuz. Üniversitede bağımsız demokratik bir bilim yapılamıyor, maalesef. Üniversitelerin başına da kayyum atamanızın sebebi bu. Yani bu zihniyetle ne yazık ki biz, Türkiye'de gelişimden, bilimin gelişmesinden, teknolojinin gelişmesinden; ekolojiye, doğaya, kadınlara, halka hizmet edecek bir inovasyondan bahsedemeyiz. Olsa olsa burada 5'li çeteye bir kapı daha açalım, onlara bir ihale daha verelim, bir davetli ihale daha açalım diye çabalıyorsunuz. E, bizi yormayın, biz gelip burada boşu boşuna bunlar için konuşmayalım, tartışmayalım. Çünkü siz bunu zaten yapıyorsunuz, yapacaksınız. İşin içinde bir bilim yok, teknoloji yok, sanayi yok ve bunun halk için kullanılması yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız lütfen.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Bakın, biz bu meseleleri şöyle bir ülkede konuşuyoruz: Diyanet İşleri bence bu fotoğrafı en iyi anlatan resmi verdi. Diyanet İşleri Başkanının yurttaşlara akşam saatlerinde pazara çıkma öğüdü verdiği bir ülkede konuşuyoruz teknoparkı ve bu inovasyon meselesini. Diyor ki Diyanet İşleri Başkanı: "Gerçek mümin yoklukta sabredendir." Halkımıza yokluk öğütleyen bir iktidarın böyle bir gelişme ufku, teknopark, teknokent ufku olamaz diye düşünüyorum; boşuna bir çabadır. Burada sermayeye yeni bir kapı aralıyorsunuz, biz bunu asla kabul etmiyoruz.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)