| Konu: | Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 229 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 14'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Yasa teklifinin genel gerekçeler kısmında, teknoloji geliştirme merkezlerinin, emek yoğun ekonomiden teknoloji yoğun ekonomiye geçişi için önemli bir parametre olduğundan ve ülkede yatırımı artıracağından, işsizliği azaltacağından bahsedilmektedir.
Profesör Doktor Ufuk Akçiğit, Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümünde öğretim üyesidir, pek çok alanda ve eğitim konusunda da çalışmalar yapmaktadır. Almanya'dan Humboldt Ödülü'nü aldı. Finlandiya ve Danimarka için de eğitim danışmanlığı yapmaktadır. Ülkemizde TÜBA adına üniversitelerimizle ilgili bir araştırma yaptı. Üniversitelerimizde ortaklaşa yayın sayısının azlığı biliniyor. Bilindiği gibi, yayın sayısının artması demek, o üniversitede araştırmanın fazlalığı ve çalışmanın fazlalığını gösterir. Eski üniversite olmanın, öğretim üyelerinin ders verme saatlerinin az olmasının, üniversiteyi kuran çekirdek kadronun güçlü olmasının, araştırmalara yeterli ödeneklerin ayrılmasının yayın sayısı artmasını sağladığı rapor edilmiştir. Bizde Boğaziçi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe, Bilkent, Koç, Sabancı ve Özyeğin Üniversiteleri bu şartları karşılamaktadır. Bu şartları sağlayan üniversiteler bizim için çok önemli değildir(!) Boğaziçi Üniversitesinin başına gelenleri bu çerçevede görmek gerekir.
Akçiğit'in Danirmarka raporu şöyle der: "İcat için konunun bir iş adamı ayağı vardır, bir de bilim adamı ayağı vardır. İş adamları devamlı bir rekabet içerisindedirler, devamlı problemlerle karşı karşıyadırlar ve devamlı çözecek problemleri vardır. Bunun için araştırmalara iş adamları ayağından gelecek isteklerde, taleplerde bir eksiklik, bir zorluk yoktur. İkincisi ise bilim adamları ve üniversiteler ayağıdır. Üniversite ayağında sorumluluğu yüklenecek olan, doktoralı teknik insanlardır." Danimarka, lisans öncesi, lisans ve doktoralı çalıştırılanlar arasında bir araştırma yapmış, görmüşler ki; doktora sahibi olanların yaptıkları inovasyonlar, araştırmalar, icatlar diğerlerinin kat kat fazlası. Bunu devam ettirmek için iş adamlarına demişler ki: "Eğer, doktorası olan insanları çalıştırırsanız, çalıştırdığınız insanın yarı maaşını biz vereceğiz." ve bunun üzerine forse etmişler, Danimarka'da doktoralı adamları çok fazla çalıştırmışlar, çok fazla ihtiyaç olmuş; yalnız bir noktaya gelmiş tıkanmış, Danimarka eğitim sistemi bunun altından kalkamaz olmuş. Akçiğit bunlara diyor ki: "Eğer bunu devam ettirmek istiyorsanız, yine çok doktoralı insan olmasını istiyorsanız dışarıdan öğrenci getirmelisiniz ve bu öğrencilere de doktora eğitimi vermelisiniz, çalıştırmalısınız." Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kalkınmanın da sırrı buradadır. Bazı ülkelerin 2016 yılında mezun ettiği doktoralı öğrenci sayısı; Amerika Birleşik Devletleri'nde 69 bin, Çin'de 55 bin, Almanya'da 29 bin, Türkiye'de ise sadece 6 bin.
Konumuz inovasyonsa, ülkenin kazanması ise üniversiteleri ele almak lazım; üniversiteleri ele alacaksak bundan önce ortaöğrenimi ele almak lazım; ortaöğrenimi ele alacaksak temel öğretimi ele almak lazım; temel öğretimi ele alacaksak okul öncesi eğitimi ele almak lazım. Yani bu çok geniş bir yelpazedir. Gelişmek için, yükselmek için, bir yere gelmek için işin omurgası eğitimdir. Acil olarak üniversitelerden ülkemizin insan ihtiyacı planlamasına başlamalıyız. Lisans eğitimi konusunda bizim milletvekillerimiz Sayın Hüseyin Filiz ve Ayhan Altıntaş konuşmalarında gerekli önerileri belirttiler, vurguladılar. Yıldız üniversitelerin derhâl önü açılmalıdır. Buralarda hamiyet sahibi çok insan vardır, onlara engel olmayalım yeter; iş adamı zaten inovasyona hazır.
Sayın milletvekilleri, şu anda, dünyanın en zengin insanı 2 Türk'tür ve bu 2 insan buldukları icat sayesinde bir yere geldiler. Bunlar hem şöhret oldular hem de para sahibi oldular. Sayın Uğur Şahin'i ve eşi Özlem Türeci'yi saygıyla selamlıyorum.
Üniversite doktora programına öğrenci yetiştirmeye ağırlık verilmelidir, tüm eğitim sistemimiz gözden geçirilmelidir.
Bu yasaya emek verilmiş, kafa yorulmuş, bunu hazırlayanların da Akçiğit gibi düşünüyor olmaması mümkün değil. Sorunun çözümünü bildikleri hâlde yapmamaları çaresizlikten mi emin değilim. Burada Akçiğit'in çalıştığı Chicago Üniversitesi ile Ankara Üniversitesinin bazı verilerini karşılaştırmak istiyorum: Ankara Üniversitesinde ön lisansta 8 bin, Chicago'da 6.800 öğrenci var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Ankara Üniversitesinde lisansta 45 bin, ön lisansta 8 bin; Chicago Üniversitesinde lisansta 6.800 ve doktora programında 18 bin öğrenci var. Yani Türkiye'deki tüm doktoraların 3 misli doktora programına alıyorlar. Küçük bir fark daha var: Ankara Üniversitesinin 2021 bütçesi 200 milyon dolar, Chicago Üniversitesininki 4,3 milyar ve artı bağışlar. 2020 yılı itibarıyla yurt dışında 2.471 yüksek lisans ve doktora öğrencimiz vardır. Bu öğrencileri asla beyin göçü olarak görmemek lazım. Bunları ülkeye çekici birtakım tedbirler almak lazım. Şu kadarki bunlar içerisinde çok başarılı olanlar, yıldız olanlar yurt dışında kalıp bizim onlarla olan köprümüzü sağlayabilir.
Eskişehir, yetişmiş insan gücü itibarıyla da seçkin bir kentimizdir. Her branşta yetişkin personel vardır, akademik personel vardır. Eskişehir Teknik Üniversitesi Teknokenti 5 bin metrekare, yine, bu üniversiteye bağlı barakalarda hizmet veren Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi de 2.100 metrekare kapalı alana ihtiyaç duymaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Selamlayalım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Bunlar için her 2 teknokent de finansman beklemektedir. Konuya Bakanlığımızın bigâne kalmayacağını umuyorum.
Hepinize saygılarımı sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)