| Konu: | Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin amacı genel olarak yatırımları etkili ve hızlı hâle getirmek ve yatırım ortamını iyileştirmek ancak ülkemiz ekonomik bir buhran içinde, salgınla birlikte işsizlikle, açlıkla mücadele edilemez boyutlara ulaştı. Ekonomide ithalata bağımlı duruma geldik. 21 milyon icra takibi var, 12,8 milyon işsiz var, genç işsizlik oranı 26,4'e çıktı ve çiftçi, esnaf zor durumda, emekli açlık sınırında ve Türkiye'de yaşayanlar zor şartlarda yaşıyor. Dış yatırımlarsa, AKP iktidarının yarattığı adaletsiz ve bağımlı yargıyla, ülkeyi yönetememe hâliyle ülkemizden ne yazık ki kaçıyor. Örnek mi? Manisa'dan kaçan Volkswagen gibi. Son on iki aylık ihracat oranı yüzde 7,7 geriledi, ithalatsa yüzde 2,3, dış ticaret açığıysa yüzde 99 arttı. Merkez Bankası rezervleri eksiye geçti, 48 milyar dolara indi. 128 milyar dolarıysa Merkez Bankasında dövizi tutabilmek amacıyla harcadık. Teknolojik sınırlandırmayla yüksek teknolojili ürünler yüzde 3,3 oranında iç ve dış pazarlara ihraç edildi, son beş yılda yabancı sermayenin doğrudan yatırımları ne yazık ki yüzde 54 geriledi. Bu rakamların sorumlusu kim? Bu rakamların sorumlusu, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen tek adam yönetimi. (CHP sıralarından alkışlar)
Keyfîlik, hukuka güvensizlik, siyasi belirsizlik. Yatırımcı bağımsız kurumlar görmek ister, saraya bağlı bir ekonomiye, saraya bağlı bir hukuka neden güvenecek? Yatırımcı niye gelsin? Yatırımcı yatırımını yaparken hukukun ve Kamu İhale Kanunu'nun, hukuki istikrarın ve siyasi istikrarın olmasını ister, ekonomik istikrarın olmasını ister.
Değerli milletvekilleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve teknoparklar, değeri yüksek üretimin, nitelikli eğitim ve uzun vadeli yatırımın merkezidir. Ülkemizin sanayisine ve ihracatına katkının en yoğun olmasını beklediğimiz alanlardır. Bu alanda üniversitelere büyük görev düşmektedir. Üniversite-sanayi iş birliğini kurmamız gerekir. Bunun için de yapılması gereken bu zihniyetin, tek adam zihniyetinin değiştirilmesidir.
Bakınız arkadaşlar, üniversiteler bir ekosistem barındırır. Bu ekosistemi siz liyakatsiz ve partili kayyum rektörlerle, dekan atamalarıyla, eleştirel düşünceyi cezalandırmakla, tezine bir tane dahi atıf olmayan sözde akademisyenlerle, üniversite kapılarına vurulan kelepçelerle ne yazık ki bozdunuz. 196 rektör arasında uluslararası yayını olmayan rektör sayısı 68'dir arkadaşlar. Yayınlarına hiç uluslararası atıf bulunmayan rektör sayısı ise 71. Düşünebiliyor musunuz, 2011'de dünyada 200 üniversite arasında Türkiye'den 2 üniversite vardı. Şu anda ilk 200'de ne yazık ki üniversitemiz yok ama ne var? Partili ve kayyum rektörler var arkadaşlar. Kısacası ne oldu? Akademik özgürlük ve bilimsel özgür üniversite bir kenara itildi. Dünya üniversiteler sıralamasına göre ilk 1.000 üniversitede Türkiye'den sadece 10 üniversite var. Onlar neler biliyor musunuz arkadaşlar? Partili Devlet Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanının çıkıp da "Yerli ve millî değil." dediği Boğaziçi Üniversitesi var. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Cumhurbaşkanı, Partili Devlet Başkanının çıkıp da "Solcu, ateist ve terörist." dediği ODTÜ var. Diğerleri nerede? (CHP sıralarından alkışlar) Sadece 10 üniversite uluslararası alanda rekabet edebilir durumda. Bunun nedeni ne? Bunun nedeni şu: Bu hâle kim getirdi? Zehir gibi öğrenciler bu memleketi niçin terk etti? Beyin göçü nasıl oldu? Arkadaşlar, 2016 yılında Türkiye'den göç eden insan sayısı, yurttaş sayısı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısı 69.326 iken Türkiye'den yurt dışına göç edenlerin sayısı 2019'da 330.289 oldu. Doktora yapanların yüzde 70'i, yüksek lisans yapanların yüzde 68'i, 18-24 yaş arası gençlerin yüzde 55'i gelecek kaygısıyla yurt dışında yaşamak istiyor.
Bakınız arkadaşlar, size ben şunu göstereceğim, soru şu: "İmkânınız olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak ister misiniz?" Türkiye genelinde "Evet" diyenlerin oranı yüzde 62,5; "Hayır, gitmem." diyenlerin oranı ise AKP seçmeninin yani gençlerinin oranı yüzde 37,5.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, soru şu, yeniden söylüyorum: "İmkânınız olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak ister miydiniz?" diye soru sorulmuş, Türkiye genelinde "Evet, gitmek isterim." diyenlerin oranı yüzde 62,5, "Hayır, gitmem." diyenlerin oranı ise yüzde 37,5. AKP'ye oy veren gençlerin oranıysa, gitmek isteyenlerin oranı yüzde 47,3. Diğer partilerin oranı yüzde 66,7. On sekiz yıldan beri bu memleketi yönetiyorsunuz. Size oy veren AKP gençleri "Gideceğiz." diyor. Böyle yönetim olabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar) Böyle yönetim olmaz ama gençlerimizi Avrupa'ya CHP iktidarında göndermeyeceğiz, AKP'yi ilk sandıkta iktidardan göndereceğiz.
Teşekkür ederiz. (CHP sıralarından alkışlar)