GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İzmir ilinde yaşanan sel felaketine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:44
Tarih:09.02.2021

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sel felaketi bugünlerde dünyanın her yerinde önemli kayıplara yol açıyor. Dünyanın ikliminde ciddi bir değişim olduğunu, iklim krizini hepimiz biliyoruz ve yaşam alanlarımızı iklim krizi gerçeğine göre düzenlemediğimiz sürece ve iklim krizini önemsemediğimiz sürece ne yazık ki sel felaketlerinden de kaçınabilmemiz mümkün değil.

Biz, geçen hafta partimizin ekonomi politik komisyonu olarak İzmir'de "iş ve aş buluşmaları" çerçevesinde ziyaretlerde bulunduk. 2 Şubatta gerçekleşen aşırı yağış sebebiyle İzmir'de yaşanan sel felaketini görmek, yerinde incelemek için de birçok yere ziyarette bulunduk. Özellikle tarım alanlarını ziyaret ettik ve göçmenleri, sığınmacıları ziyaret ettik, halkımızın yaşadığı sorunları onlardan öğrendik. Tarım alanlarında ciddi kayıplar var ve bu kayıplarla ilgili olarak, seralık alanların bozulmasından tutalım da pek çok sıkıntıyla ilgili olarak kendilerine hiçbir yöneticinin, yetkilinin gelip sorunlarını gidermek için bir çözüm önermediğini söylediler, ziyanlarının, zararlarının tespit edilmediğini söylediler; âdeta selle baş başa kalmış durumdalar. Sel felaketinin çözülmesi sadece sonuçlarının ortadan kaldırılması açısından önemli değil, aynı zamanda önleyici tedbirlerin alınması bakımından da son derece önemli.

İzmir'i biliyoruz; İzmir, Türkiye'de çok önemli kentlerimizden biri, özellikle çoğulcu demokratik yapısıyla, çevresiyle, doğasıyla, iklimiyle gerçekten herkesin yaşamak istediği yerlerden biri. Fakat İzmir'e aynen İstanbul'da olduğu gibi öylesine büyük bir ihanet yapılıyor ki, öylesine betonlaştırılıyor ki, İzmir'in yaşanan iklim krizinde sel felaketlerine karşı korunabilmesi mümkün değil. Örneğin, İzmir Körfezi'ne akan 25-26 dere varken şu anda topoğrafik göstergelerde, haritalarda bu derelerden sadece 5-6'sının fotoğrafını görebiliyoruz ve buralarda, yağışlı mevsimlerde ancak bir sel akışı olabiliyor. Dere yataklarına binalar yapılıyor, sanayi tesisleri yapılıyor, beton dökülüyor, yollar yapılıyor; bunun anlamı aslında, kentin sel felaketlerine teslim edilmesidir. Yine, alüvyonlu alanların yapılaşmaya açılması ve buradaki yer altı suyunun drene olmasının önüne geçilmesi de İzmir'de yaşanan bu sel felaketinin aslında, mevsim normallerinin çok üstünde yağışın olmasından kaynaklı olmaktan ziyade, doğaya uyumlu olmayan, doğa düşmanı politikalardan kaynaklandığını bize gösteriyor. Deniz kıyısına paralel yapılar, apartmanlar, yollar yapıyoruz ve buralardaki suyun toprakla buluşmasını, yer altı sularıyla buluşmasını ya da denize erişmesini engelleyici pek çok yapılaşmaya gidiyoruz. Bütün bunlar, ormanların yok edilmesi ve tarım arazilerinin betonlaşması, bütün bu sel felaketlerinin temelinde yatıyor. Bizim, bir an önce, hem merkezî yönetim olarak hem de yerel yönetim olarak bu yapılaşmaya ve doğa düşmanı politikalara son vererek doğaya uyumlu ekolojik kentler inşa etmenin yolunu açmamız gerekiyor.

Yine, İzmir'de ziyaretlerimizde karşılaştığımız en önemli sorunlardan bir tanesi de Gaziemir'deki nükleer atık bulaşık çöplerden kaynaklanan sorun. Bu, yıllardır devam eden bir sorun ve Gaziemir'de kanser yaşanmasını, yaygın kanserlerin olmasını getiren bir sorun. Bu sorun, defaatle gündeme getirildiği hâlde, bizler de önergeler verdiğimiz hâlde, birçok kez politikacıların, yöneticilerin gündemine girdiği hâlde bir türlü çözülemiyor. Bu yağışlar, aşırı sel felaketi, Gaziemir'deki bu nükleer atık bulaşık çöplerden hareketle yer altı sularını kirletiyor ve bu nükleer atıkların kentin tamamına bulaşmasına sebep oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Böylece de Gaziemir'deki bu bulaşı bütün kentte kanser vakalarının artmasına sebep oluyor. Biz, burada, hem yerel yönetimin hem de merkezî yönetimin el birliği yaparak bu sorunların üstesinden gelmek için çalışmalar yapması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.

Biliyoruz ki, dünyadaki bu iklim krizinin ve yaşanan doğa felaketlerinin temelinde yatan şey, kendini doğanın efendisi gibi gören, kendini doğanın efendisi olarak varsayan anlayıştan kaynaklanıyor. Arkadaşlar, unutmayalım, bizler doğanın efendisi değiliz, doğanın bir parçasıyız; doğaya saygılı olmadığımız sürece, doğayı tahrip ettiğimiz sürece doğanın mutlaka ve mutlaka bize bu şekilde bedeller ödeteceği kesindir. Bu, kapitalizmin hırsından kaynaklanıyor. Kâr odaklı kent politikalarından, kâr odaklı, inşaat odaklı politikalardan kaynaklanan bu sorunların üstesinden gelebilmek için bir an önce el birliği etmek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayalım efendim.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

...bu kâr odaklı ve para odaklı politikalardan bir an önce uzaklaşmak gerekiyor. Unutmayalım ki doğanın tahrip edilmesinin, doğanın yok edilmesinin ardından bu milyarlarca doların üzerinde oturarak bir yaşam sürdüremeyiz. Doğanın tahrip edilmesi, insanın, canlıların yok edilmesi anlamına geliyor. Ekonominin, hukukun kötü yönetilmesi gibi ekolojinin de kötü yönetildiği, ekolojinin de kâr amacına hizmet etmek için yönetildiği böyle bir politika anlayışından bir an önce derhâl uzaklaşılmalı ve başta İzmir olmak üzere bütün kentlerimizdeki yanlış kentleşme politikalarından ve doğa düşmanı, kâr hırsıyla inşa edilen kapitalist politikalardan bir an önce uzaklaşmak gerekir. Bunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)