GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/1527) sıra sayılı Kanun Teklifi'nin İç Tüzük'ün 37'nci maddesi uyarınca doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/108) münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:44
Tarih:09.02.2021

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'yle ilgili söz almış bulunmaktayım. Öncelikle, ben bu kanun teklifini 2019 yılının Ocak ayında verdim, İç Tüzük 37'ye göre doğrudan gündeme alınması için de dilekçemi vermiştim ama buna rağmen teklif iki yıl bir ay sonra gündeme alınabildi; bu durum, Meclisin çalışma düzenini, işleyişini ve nitelikli yasamayı da açıkça ortaya koyuyor. Yani, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen bu sistemin yasamayı ne hâle getirdiğini de ortaya koyuyor arkadaşlar. Bu nedenle bu konularda kuvvetler ayrılığının önemini ve demokratik parlamenter sistemin, denge denetlemenin önemini de burada vurgulamak isterim.

Değerli arkadaşlar, Mecliste biz milletvekilleri ve parti gruplarına yasama hizmetlerinin yürütülmesinde yardımcı olmak için uzun yıllardır sözleşmeli personel istihdam ediyoruz. Parti gruplarında görevli grup danışmanı ve grup büro görevlileri ile danışman arkadaşlarımız Meclisin ve bizlerin çalışma temposuna göre uzun saatler mesai yapıyorlar ve sık sık bizlerle birlikte il dışına çıkıyorlar. Kısacası, bu çalışma arkadaşlarımızın geceleri gündüzleri belli değil. Hatta salgın döneminde bile diğer çalışanlar dönüşümlü çalışma sistemine girdiği hâlde, esnek mesai sistemine döndüğü hâlde danışmanlar için bu durum söz konusu değil. Bunların yanında almış oldukları sorumluluklar ve önemli işlemler, işler başka herhangi bir kamu kuruluşunda çalışanlarla karşılaştırıldığında çok zor şartlarda görev yapıyorlar. Çalışma şartları böyle de hakları nasıl? Haklarına baktığımız zaman, bu arkadaşların ne tazminatları var ne işsizlik sigortaları var ne de iş güvenceleri var. Arkadaşlarımızın Meclisteki görevi, birlikte çalıştıkları milletvekilinin görevi bittiğinde ya da milletvekili istifa ettiğinde ya da milletvekilliği düşürüldüğünde ya da -Allah gecinden versin- milletvekili hayatını kaybettiğinde yani beklenmeyen ve öngörülemeyecek nedenlerle sona eriyor. Personelin haklı nedenle ve talebi hâlinde iş sözleşmesinin sona ermesi personel için telafisi güç, zararlı sonuçlar çıkarıyor. Hatta öngördüğümüz şekilde bu kişilerin sadece kendileri değil, aileleri de zor durumda kalıyor.

Şimdi, çalışma durumları ve koşulları böyle olan, idari hizmet sözleşmesiyle çalışan danışman arkadaşlarımız 657 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesi çerçevesinde memur ve sözleşmeli olarak kabul görülmüyor. Hukuki durumları ise 4857 sayılı Yasa'ya da uymuyor. Bu kanun kapsamında tanımlanmadığından dolayı işçilerin yararlandığı iş güvencesi ve diğer haklardan da ne yazık ki yararlanamıyorlar. Kısacası, bu emekçi arkadaşlarımızı nereye koyacağımızı bir türlü bilemiyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerinin eli kulağı olan ve bizlere birçok konuda yaşamsal yardımlarda bulunan personelin iyi şartlarda çalışmaları, onların kendilerini emniyette hissetmeleri psikolojik olarak çalışma sistemini de etkiliyor. En azından, kendilerine bağlı olmayan sebeplerle görevlerinin sona ermesi durumunda kanunla belirlenmiş bir güvence altına alınmaları çok önemli. Zaten Anayasa'mızın 49'uncu maddesi açık: "Devlet çalışanların hayat seviyesini yükselmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemek, elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır." diyor. Görevi sonlandırılan söz konusu sözleşmeli personele, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan diğer çalışanlara tanınan işsizlik ödeneği hakkının tanınması bu nedenlerle zorunlu hâle gelmelidir diye düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, bu teklif hem iş barışının sağlanması hem çalışma arkadaşlarımızın emeklerinin karşılığını vermek açısından çok büyük faydalar içeriyor. Teklifin kabulü durumunda bugüne kadar yaşanmış ve bundan sonra yaşanabilecek birçok sorunun önüne geçilecek diye düşünüyorum.

Arkadaşlar, bu arkadaşlarımız yol arkadaşlarımız. Eğer Mecliste kendi yol arkadaşlarımızın hukuki durumunu ve iş güvenliğini sağlamazsak biz vatandaşın iş güvenliğini nasıl sağlayacağız? (CHP sıralarından alkışlar) Bu nedenle ilk önce evimizden başlayacağız. Evimizden başlamalıyız ki -Türkiye'de işçilerin iş kaybetme ve gelecek kaygısını yani "iş güvencesi" denilen "Kod 29" adı altında işten atılma- İş Kanunu'nun 25'inci maddesiyle birçok vatandaşımızın zor durumda olduğu konumda emekten yana, emekçiden yana tavır koyalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Vekil.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Emekten yana, emekçiden yana tavır koymak bir siyasi tercih sorunu. Bu siyasi tercih sorunuyla ilgili Mecliste bulunan tüm Parti gruplarından, kendi danışmanlarımızdan, kendi sözleşmeli çalışan yoldaşlarımızdan başlamamız gerekir diye düşünüyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)