| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Enerji ve Madencilik Alanlarında İş Birliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 09.02.2021 |
MAHİR POLAT (İzmir) - İzmir'i sel götürüyor. Hükûmetimizin İzmir'e biraz daha yatırım yapmasını bekliyoruz, bekleyen projelerini yerine getirsinler. İzmir'de sel olduğunda yaklaşık sekiz saat sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığından açıklama duyduk, bunu da sizin takdirinize sunuyorum. Laf atarken biraz daha dikkatli atalım.
Değerli arkadaşlar, bugün uluslararası anlaşmaları konuşuyoruz. Ben de bu uluslararası anlaşmalarla ilgili söz aldım. Karadağ'la yapılan serbest ticaret anlaşmasıyla ilgili konuşacağım. Bu serbest ticaret anlaşmasıyla ilgili bir revizyon söz konusu. Biz, eğer bu revizyonu konuşuyorsak, 2009 yılında bunu burada oylayan ve onaylayan yüce Meclisimizin bu revizyon yetkisini bir tek adama vermemesinin sonucunu da konuşuyoruz. Bugün verdiğimiz yetkilerle bundan sonra bu revizyonları görmeden geçirecekler.
Değerli arkadaşlar, buradaki revizyon bir menşe kümülasyon anlaşmasının değişmesi. Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonuna geçişi sağlıyor. Bu olumlu bir yaklaşım, bununla ilgili söyleyecek bir şeyimiz yok, kabul oyu vereceğiz. Fakat serbest ticaret anlaşması ve tercihli ticaret anlaşmalarının ruhuna bakmak gerekiyor, Türkiye'nin kazanımlarını burada konuşmak gerekiyor. Örneğin, bir taviz uygulayacaksanız hangi ürünlere uygulayacaksınız, bunlar çok önemli. Mesela, Türk çiftçisinin, özellikle süt ve süt ürünlerinin dünya pazarında dolaşımıyla ilgili yeterli tavizleri almamız gerekiyor. Özellikle yaptığımız bu anlaşmalarda çiftçimizi ve yerli üretimi korumamız, hatta ihracatının da önünü açmamız gerekiyorken maalesef biz tavizleri bu anlamda veriyoruz. Yine, ihtiyacımız olan yüksek teknoloji ürünlerinin ülkeye girişiyle ilgili de herhangi bir çalışma yapmıyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben burada, geçtiğimiz konuşmamızda, Suudi Arabistan'la yaşadığımız diplomatik krizin dış ticarete yansıması üzerine Bakanlık yetkililerini göreve çağırmıştım. Bugüne kadar hiçbir açıklama yok ne Dışişlerinden ne de Ticaret Bakanlığımızdan. Suudi Arabistan'la yaşadığımız diplomatik problem sonucunda bize uyguladıkları ambargo neticesinde, Türk ihracat ürünleri, Türk insanının emeği Suudi Arabistan limanlarında, kapılarında, gümrüklerinde bekletiliyor, milyon dolarlarca mal bekletiliyor. Bu iş insanları nefes alamaz durumdalar, acil olarak dış politikanın bununla ilgili çalışma yapması gerekiyor.
Yine, ihracatta konuşuyoruz, iri iri rakamlar koyuyoruz. İhracatın iri iri rakamlara ulaşabilmesi için dengeli bir kur politikası gerekiyor. Bizdeki kur politikası maalesef, üretimi, ülkedeki üretimi etkileyecek durumda. Kurdaki oynaklık bu kadar fazla olunca ülkede de fiyat istikrarsızlığı maalesef ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, ihracatçılar uzun süreli anlaşmalar yaparlar. Bazen bir yıllık, bazen de birkaç yıllık anlaşma yaparlar, ülkelerine güvenerek anlaşmalar yaparlar. Ülkedeki kur rejiminin belli bir oranda arttığını bilirler fakat hiçbir dönemde bu kadar oynak bir kur politikasına ihracatçıyı mahkûm etmedik.
Yine, dünya ticaretinde, ticaret savaşları diyoruz, ticari rekabet diyoruz, küresel rekabet. Burada geldiğimiz nokta, kilitlendiğimiz nokta maalesef lojistik. Türkiye'nin lojistik avantajları çok yüksek, jeopolitiğinden kaynaklı lojistik imkânları var ve bizim bunu avantaj olarak kullanmamız gerekirken lojistik bugün bize dezavantaj olarak dönüyor. Bugüne kadar Türk tırlarının dozvolasını konuşurken bugün Türkiye konteyner arzıyla ilgili sıkıntı yaşıyoruz. Ben buradan çağrı yaptım, Bakanlık açıklama yaptı; bir an evvel, konteyner arzının Türkiye'ye doğru yönlendirilmesi gerektiğini anlattığımız yerde Bakanlığın yaptığı açıklama, Bakanımızın: "Konteyner üretimi yapmamız gerekiyor." Efendim, göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlar. Siz bunları daha yıllar önce düşünmeniz gerekirken bugünden düşünüyorsunuz. Ya, bu, bugünün işi değil; bu yarının, ondan sonraki günün işi. Bugün -Türk ihracatı- maalesef gemiler yanaşmıyor, armatörler gelmiyor Türkiye'ye. Küresel ticaretin yüzde 8 artacağı bir noktada siz malınızı uluslararası piyasaya çıkartamazsanız yaşayacağınız problemler çok çok daha büyük problemler. Bugünden teşvik ederek ancak yarını kurabilirsiniz ama bugün için özellikle armatörlerin Türkiye'ye gelmesiyle ilgili limanda kolaylaştırıcı, yükleme, boşaltmada teşvik edici uygulamaları hayata geçirmezseniz daha biz birçok alanda olduğu gibi lojistik alanda da kendi kalemize gol atmış oluruz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)