GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/1058, 1071, 1108, 1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) Esas Numaralı Rabia Naz Vatan Başta Olmak Üzere Şüpheli Çocuk Ölümlerinin Araştırılması ve Bu Konuda Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:46
Tarih:11.02.2021

MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 224 sıra sayılı Rabia Naz Vatan başta olmak üzere şüpheli çocuk ölümlerinin araştırılması ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Büyük Türk milletini ve onun büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum.

Irak'ın kuzeyinde Pençe Kartal-2 Harekâtı'nda şehit düşen Yüzbaşı Burak Coşkun ve Astsubay Harun Turhan'a Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çocuk Koruma Kanunu madde 3'te daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış her kişi çocuk olarak tanımlanmaktadır. Çocuklarımızın korunması, fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı bir şekilde yaşam sürmeleri için gerekli zeminin sağlanması ailelerinin olduğu kadar bizlerin de asli görevi olmalıdır. Çocuklar, bugünümüz, yarınımız ve geleceğimizdir.

Dünyada her yıl ortalama 6 milyon çocuk hayatını kaybetmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre 2018 yılında sağlıklı doğan bebeklerin binde 18'i ilk bir ayda, binde 11'i bir ila on iki ay arasında ölmüştür. Türkiye'de bebek ölümü sayısı 2018 yılında 11.598 iken 2019 yılında bu sayı 10.770'e gerilemiştir.

Ülkemizde gerçekleşen bebek ölümlerinin nedenleri arasında ilk sırada erken doğumlar yer almaktadır. Hayatını kaybeden bebeklerin yaklaşık yüzde 30'u prematüre doğuma bağlı olarak çıkan komplikasyonlar nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Bebek ölümlerinde bir diğer önemli sebep ani bebek ölümü sendromudur. Ani bebek ölümleri -her ne kadar belirgin bir bulguya rastlanmıyor olsa da- genellikle çevresel risklerden kaynaklanmaktadır.

Ülkemizde çocuk ölümlerinin içerisinde hayatını kaybeden büyük çocuk ve ergen sayısı da önemli yer tutmaktadır. Çocuklarda ve ergenlerde karşılaşılan ölüm nedenleri arasında 1'inci sırada dışsal faktörlere bağlı yaralanmalar gelmektedir. Diğer bir neden, çevresel risklerdir. Çocukların çevrelerindeki nesneleri yutması sonucu nefessiz kalmaları; özellikle kırsal kesimde yaşayan çocukların su kanalı ya da göle girmesi sonucunda boğulması; soba, şofben gibi gaz kaynaklarından zehirlenmesi, zehirli bitki ya da maddeleri yiyip içmesi, trafik kazaları, ev kazaları, yüksekten düşme, ihmal, cinayete kurban gitme, cinsel ve fiziksel saldırıya maruz kalma, yangın ve yanıklar gibi önlenebilir çevresel riskler çocuklarımızın yaşamını yitirmesine zemin oluşturmaktadır. Bu konuda en üzücü olan, bu ölümlerin önemli bir kısmının önlenebilir nedene bağlı olarak gerçekleşmesidir. İhmaller neticesinde çocuklarımız hayatını kaybetmektedir. Anne ve babanın yaşının küçük olması, çocuk yetiştirme hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, zihinsel ya da psikolojik sorunlarının olması, çocuğun tedavisini tam olarak uygulayamaması, ihmal ya da istismara karşı çocuğunu yeteri kadar koruyamaması yüreklerimizi burkan çocuk ölümleriyle karşılaşmamıza neden olmaktadır.

İhmallere açık olan ve ilk müdahale yönünden geç kalınan önemli bir alan da okullarımızdır. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak okullarda çocuklarımızın yaşadığı acil durumlara müdahale etmek için Millî Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okulları ve özel okullarda acil sağlık hizmeti verebilecek en az 1 sağlık personelinin bulunması amacıyla kanun teklifimizi yüce Meclisimize sunmuştuk. Okullarımızda çocuklarımız tehlikelerle karşı karşıya kalabilmektedir. O sebeple, teklifimizin yasalaşması temennimizdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasal olarak, devlet ve toplumu oluşturan tüm yetişkin bireyler çocuklara karşı sorumludur. Çocuklarımızı korumak asli görevimiz olduğu kadar, vicdani sorumluluğumuzdur. Geleceğimizin teminatı yavrularımız bugün bizlere emanetken onların yaşadığı her acı toplumumuzu temelden sarsmaktadır. Çocuklarımızı tüm risklere karşı korumak, yaralanmalarını ya da ölmelerini önlemek amacıyla hayatlarını tehlikeye sokan her türde etken dikkate alınmalıdır çünkü yavrularımız karşılaştığı tehlikeler karşısında hayata tutunmayı başarabilse de yaşadığı travma sebebiyle psikolojik sorunlara açık hâle gelmektedir. Hayatın doğal akışına ters düşen ani, beklenmeyen çocuk ölümleri bu konuda en yaralayıcı grubu oluşturmaktadır. Şüpheli çocuk ölümleri titizlikle araştırılmalı, bu ölümlerin sayısının azaltılması için gerekli tedbirler ivedilikle alınmalıdır. Burada söz konusu olan, bizlere emanet yavrularımızın canıdır. Mutlaka her detay incelenmeli, raporlama ve tespit kanuna uygun yapılmalıdır. Kanun ve usule aykırı yapılan ya da ihmal edilen işlemler neticesinde olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalınırken adalet gecikmekte ya da doğru uygulanamamaktadır.

Şüpheli çocuk ölümlerinde aileler dikkatle incelenmeli, eğer ailenin başka çocukları varsa onları korumak ve ihtiyaç duyulan tedbirleri almak için hızla hareket edilmelidir. Olay yeri incelemesi titizlikle yapılmalı, delillerin kaybolmasına ya da karartılmasına mahal verilmemelidir. Şüpheli ölümlerin ilk kayda "doğal ölüm" olarak geçirilmesi ve vakalara ilk müdahaleyi yapan uzmanların dikkatli inceleme yapmaması neticesinde hem aileler mağdur olmakta hem de adalet gecikmektedir. Geciken adalet neticesinde suçlular hayatlarına devam ederken bazen de masumlar suçlanmaktadır.

Çocuk ölümlerinin önlenmesi için yapılması gereken birkaç önemli adım bulunmaktadır. Bunlardan ilki toplumun bilinçlendirilmesidir. Aile içi şiddet unsurlarının kabul gördüğü toplumlarda çocuk ölüm oranları yükselmektedir. Bu sebeple, şiddetin hiçbir türüne geçit verilmemesi, medyada şiddeti hoş gören mesajların verilmemesi gerekmektedir. Toplumsal değerlerimiz aslına uygun yaşatılmalı, aile içi saygı ve sevginin kıymeti gençlerimize aşılanmalıdır. Şiddeti meşrulaştıran toplumsal ifadelerden dilimiz arındırılmalıdır. Çocuklarımız ve gençlerimiz güç nispetinde bizden zayıf olabilirler ancak toplumsal hayatın her alanında onların birer emanet olduğu bilinciyle hareket edilmelidir.

Bir diğer adım ailelerin bilinçlendirilmesidir. Aile toplumun temel taşını oluşturmaktadır. Bu sebeple evlatlarının sorunlarıyla ilgilenen, sosyal çevre hakkında bilgi sahibi olan, fiziksel ve duygusal engellerinin farkına varabilen ebeveynler sağlıklı çocukların yetişmesinde ve sağlıklı toplumun oluşmasında olmazsa olmaz unsurlardır. İhmal ve istismar riskinin yaşandığı, hor görülen, yetersizlikleri bakımından aşağılanan aile ortamında büyüyen çocuklar her bakımdan yalnızlığa sürüklenmekte, içerisinde bulunduğu durumdan kurtuluşu hayatına son vermekte aramaktadır. Tüm bu üzücü durumların önüne geçebilmek, muhtemel çocuk kayıplarını engelleyebilmek adına ailelerimiz eğitilmelidir.

Elbette yaşanan bu zor süreçte ailenin durumu dikkatle incelenmeli, gerekli görülmesi hâlinde ailenin diğer çocuklarına koruma tedbirleri alınmalı, fiziksel ve psikolojik sağlık konusunda danışmanlık sağlanmalıdır. Burada kurum personeline büyük sorumluluk düşmektedir; ailenin durumunu iyi analiz etmeli, bilgileri ve çelişkili anlatımı düzgün raporlamalı, aileyi detaylı biçimde yapması gerekenler ve hakları konusunda bilgilendirmelidir, gerekli görülmesi hâlinde aileleri de sürece dâhil etmekten kaçınmamalıdır.

Yine bir diğer önemli husus, tüm şüpheli ölüm vakalarında olduğu gibi, şüpheli çocuk ölümlerinde de çocuğun korunmasına ilişkin sorumluluk sahibi kurum ve kuruluşların iş birliği içerisinde çalışması ve ilk anda yapılması gereken işlemlerde usule uygun olarak hareket edilmesidir. Kurumlar arasında iş birliği sağlanamadığında, kişiler görevinde ihmalkâr davrandığında oluşan bilgi eksikliğinden dolayı aileler mağdur olmaktadır. Örneğin; olay yeri inceleme ekiplerinin özensiz ve yetersiz çalışması, olay yerine geç intikal etmeleri, yeni teknolojik ve bilimsel gelişmeleri takip etmemeleri; mevcut olay yeri inceleme protokollerinin tam olarak uygulanmaması, ekipman konusunda yaşanan eksiklikler, kontaminasyon önlemlerine uyulmaması, olay yerinde el yazısıyla yazılan tutanakların yazım dilinde ve tariflerinde standart şartların sağlanamaması; toplanan delillerin nitelendirilmesinde karışıklıklara sebep olunmadan, tanımlamadan doğru bir şekilde yapılamaması; uzmanlık alanına bakılmaksızın Emniyet birimlerine sertifika ve atama yapılması; delil transfer soğuk zincirinin kurulamaması; olay yerine varan ilk kolluk kuvvetlerinin olay yerini muhafaza altına alamaması ve olay yerinde görevli bulunmayan kimsenin içeri girişine izin verilmesi gibi ciddi sonuçlar doğurabilecek sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların ortadan kaldırılması için gerekli çalışmalar ivedilikle yapılmalıdır.

Ön raporlardaki hatalar, adli işlemlerin gecikmesine, kesin raporların çıkmasının uzamasına, gereksiz iş yükü ve hatalı sonuçlara neden olabilmektedir. Benzer eksiklik ve yanlışlıklar geri dönülmez sonuçlar doğurmaktadır. Ön raporlarda, rapor yazıldığı anda henüz tanının konulmamış olması, travmaya bağlı belirtilerin tümüyle ortaya çıkmamış olması, radyolojik ya da biyokimyasal testlere ihtiyaç duyulması; rapor yazan hekimin tereddütte kalması, hekimin bilgi ve deneyim yönünden yeterli olmaması, başka bir uzmanlık alanının görüşüne ihtiyaç duyulması ya da hekimin güvenliğini tehdit edici etkenler altında bulunması gibi birçok, sonucu etkileyici etmen ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca, şüpheli çocuk ölümleri ailelerde yıkıcı psikolojik travma oluşturmaktadır. Bu durumun üstesinden gelebilmek için aileye psikolojik destek sağlanmalıdır. Toplum olarak bilinç düzeyimizin artırılması, çocuk ölümlerinin her yönüyle altında yatan sebeplerinin kurumlar arası iş birliğiyle ele alınması gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin sözleriyle devam etmek istiyorum: "Sağlıklı bir toplum; bedensel, ruhsal, sosyal yönden sağlıklı fertlerden oluştuğuna göre, bütün toplumun sağlıklı ve dengeli olduğunu söyleyebilmek için çocukların çok yönlü gelişimine ve eğitimine önem veren, nesillere yatırım yapan bir devletin varlığı kaçınılmazdır. Türk milletini daha iyiye ve güzele götürmekte bir kazanç olarak gördüğümüz çocuklarımız için toplumca hedeflerimiz; aile ortamında korunmuş, sevgiyle yetişmiş, saygıyla bakabilen; sağlıklı büyümüş, dengeli beslenmiş; aktif düşünen, girişimci ve katılımcı; problem çözebilen, sorunlara analitik bakan; değer üreten, değer artıran, değer katan; toplumdaki yeri ve rolünü bilen, milletinin geleceğindeki önemini fark etmiş; inançlarına bağlı, geleneği ve millî kültürü yaşayan ve geliştiren; yüreklerinde güçlü bir medeniyet ve beka tasavvuru taşıyan, vatan sevgisiyle yoğrulmuş fertler olarak yetiştirilmelerini sağlamak olmalıdır çünkü bize göre ancak çocuklarını yetişkinlerinden daha fazla düşünen bir milletin geleceği aydınlık ve güçlü olabilecektir. Milliyetçe Hareket Partisi, çocuklarımıza daha güzel, daha yaşanılabilir bir ülke ve dünya bırakılmasında; onların huzur, güven ve barış ortamında geleceğe hazırlanmasında, milletimizin devamlılığının sağlanmasında kendisine düşen sorumlulukların farkında ve şuurundadır."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şüphesiz ki bu dünyada yaşanılabilecek en büyük acı, evlat acısıdır. Yüce Allah hiç kimseyi evlat acısıyla imtihan eylemesin. Annesi ölene "öksüz" babası ölene "yetim" denirken evladı ölene acının büyüklüğünü tarif edecek bir ad verilememiştir. Evladının ölüm nedeni şüpheli olan bir anne ve babanın çırpınmasını haklı görüyor, akıllarındaki tüm soruların cevap bulmasını, bir nebze olsun içlerinin rahatlamasını hepimiz istiyoruz. Bu nedenle, şüpheli çocuk ölümlerinde, Komisyon çalışmaları çerçevesinde sorunlara çözümlerin bulunması ve gerekli adımların atılması önem arz etmektedir. Evladı şüpheli bir şekilde ölen anne ve babaların vicdanlarının rahat edebilmesi için, tüm delillerin ve ölüm sebebinin çözümünde faydalı olacak her türlü kayıt ve belgenin titizlikle incelendiğini bilmesi, olay yeri incelemeden Adli Tıbba, güvenlik sürecinden yargı sürecine hiçbir ihmal ve suistimalin olmadığını bilmesi ve güvenmesi gereklidir. Böylelikle, evladının ölüm nedeni cinayet mi, intihar mı, ihmal mi, normal ölüm mü, kaza mı, sorumluluğu olan kim ya da kimler var; bunların açığa çıkması ve bu konuda akıllarında soru işareti kalmaması acılarını hafifletmese de vicdanlarının rahatlamasını sağlayacaktır. Bu da evladını kaybeden anne ve babaların en tabii hakkıdır. Devlet olarak üzerimize düşen görevi yapmak, adaletin tez yerine gelmesi için gerekli tüm tedbirleri almak, özellikle, Komisyon çalışmalarında belirtilen tüm sorunlara çözüm bulmak amacıyla tedbirleri bir an evvel hayata geçirmeliyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken Rabia Naz Vatan evladımızın ölümü gibi yargılama süreci devam eden davalarda, aileleri için, yargı sürecinin en kısa ve en adil sürede sonuçlanmasını temenni ediyorum.

Rabia Naz Vatan ve onun gibi ölüm nedeni şüpheli olan tüm evlatlarımıza Allah'tan rahmet, evladını kaybeden tüm ailelere sabırlar diliyorum. Yüce Allah, hiçbir anne ve babayı evlat acısıyla imtihan etmesin.

Büyük Türk milletini ve onun büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)