GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, Pençe Kartal-2 Harekâtına ve Gara bölgesinde 13 vatandaşın terör örgütünce şehit edilmesine ilişkin Hükûmet adına gündem dışı açıklamaları nedeniyle şahsı adına konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:47
Tarih:16.02.2021

MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) - Saygıdeğer Başkan, Saygıdeğer Bakanlarımız, kıymetli milletvekillerimiz; öncelikle, sizleri saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum, mübarek üç aylarınızı tebrik ediyorum, perşembe günü idrak edeceğimiz Regaip Kandili'nizi de şimdiden kutluyorum.

Tabii, kıymetli 2 Bakanımız burada bizleri bilgilendirdiler, kendilerine teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, terörle mücadeledeki kararlılıkları için de şahıslarında hem kahraman ordumuzu hem de İçişleri personelimizi, polislerimizi saygıyla anıyor, başarılar ve üstün muvaffakiyetler diliyorum.

Tabii, yine sözlerimin başında, 16 Gara şehidimizle birlikte tüm şehitlerimizi de bir kere daha rahmetle anıyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun. Yaralı gazilerimize Rabb'imden acil şifalar niyaz ediyorum.

Kıymetli milletvekilleri, kırk yıla yaklaşan bir süredir küresel emperyalizmin taşeronu, vahşi bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Devletimizin güvenlik güçleri mensuplarının yanında, çoğu sivil olan terör kurbanlarının içinde çok miktarda kadın, çocuk, hatta kundakta bebekler var. Terör kurbanlarının içinde, şehir merkezlerinde, şehrin en kalabalık noktalarında patlatılan bombaların kurbanları; ülkemizin güneydoğusuna, oradaki çocuklarımız cahil kalmasın, hayata yenilmesin diye aşkla giderek öğretmenlik yapan eğitimcilerimiz var; terör kurbanlarının içerisinde, sadece ibret olsun diye öldürülen yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve Kürt kökenli vatandaşlarımız var.

Terör örgütü, varlığını, küresel emperyalist güçlerin, Türkiye'nin kendi menfaat alanlarına girmemesi ve Türkiye'yi belirledikleri çerçeveye hapsetmek amacıyla terör örgütüne yaptıkları yardımlarla sürdürüyor. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, pek çok emperyalist gücün hâlâ yardımlarına devam ettiğini görüyoruz. Terör örgütünün faaliyetlerine doğrudan ya da dolaylı katkısı olan herkesin elinde -hem içeridekilerin hem dışarıdakilerin- işte bu masum vatandaşlarımızın ve kahraman güvenlik güçlerimizin kanı var. Hâlâ diyalog ihanetinde takılıp kalmış olanlara tek bir soru soracağım: PKK terör örgütünün, terör örgütü mensuplarının bu topraklarda hırsızlıktan cinayete, uyuşturucu ticaretinden tecavüze, haraç almaktan çocuk istismarına işlemediği başka hiçbir suç var mı? Bütün suçları işlediler ve işlemeye devam ediyorlar. Teröristlere hâlâ insan muamelesi yapmaya çalışanlar önce bu sorulara cevap verecekler, sonra konuşacaklar. Tümü -bir kişi bile- cezasız kalmayana kadar terörle mücadeleye ara verilmesine, durmasına da hiçbir şekilde, ödeyeceğimiz bedel millet olarak, devlet olarak ne olursa olsun müsaade etmemeliyiz. Irak'ın Gara bölgesinde 13 silahsız vatandaşımızın katledilmesiyle terör örgütünün çirkin ve karanlık yüzüyle bir kez daha karşı karşıya kaldık. Onların asker, polis, sivil olması ya da silahlı silahsız olmaları anlam taşımıyor. Gara'da kahpece öldürülen 13 silahsız vatandaşımız için kullanacağımız tek sıfat: "Onlar bizim kahraman şehitlerimizdir." Başka bir tarife de gerek yoktur. Kahramanlarımızı katlettiler ve bu alçakça cinayetlerin karşısında ne yapılması gerekiyorsa onlar yapılana kadar, hesabın tümü kapatılana kadar bu mücadelenin bitmesine ya da ara verilmesine asla müsaade etmemeliyiz. Bu şartlarda bile Türkiye'de bu terör örgütünün sözcülüğünü yapan tüm yönetim kadroları, adayları, söylemleri terör örgütünün oluruyla şekillenen teşkilatları ve belediyeleri, terör örgütünün asker alma ve lojistik üsleri gibi çalışan sözde bir siyasi partinin var olması ve yasal sayılması garabetini de yaşıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Destici.

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - Tüm dünyada, şiddete tolerans gösteren, terörün bırakın sözcülüğünü yapmak, kınamayan siyasi partiler hızla kapatılıp hiçbir hak talep etmelerine dahi izin verilmezken, kendi ülkelerinde net bir şekilde bu tavrı alan ülkelerin politikacıları, söz konusu Türkiye olunca, akan kan Türk ve Müslüman kanı olunca bu siyasi partiye desteğe dönüşüyor. Mecliste grubu bulanan 4 siyasi partimize çağrı yapıyorum: Siyasi Partiler Kanunu'nun 100'üncü maddesi açık, dolayısıyla da bu grubu olan 4 partimiz ortak bir şekilde bir metin hazırlamalı ve hepsi, terörün sözcülüğünü yapan, iltisakı olan sözde siyasi partinin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yapmalıdır. Yani kim teröre bulaşıyorsa kim terörün sözcülüğünü yapıyorsa bu Mecliste de Türkiye'de de yeri yurdu olmamalıdır, bırakılmamalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - Terörle topyekûn mücadele edeceksek, terörün tüm unsurlarına karşı bu mücadeleyi vereceksek Meclistekiyle de belediyedekiyle de başlamalıyız.

BAŞKAN - Peki...

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - Sadece kapatılması yetmez, milletvekillikleri düşürülmeli, kayyum atanmayan belediyelere kayyumlar derhâl atanmalıdır.

BAŞKAN - Evet...

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - En büyük gücümüz birliğimiz, ortak devlet, millet ve vatan mefkûremizdir. Bunlara sımsıkı sarıldığımız sürece bu coğrafyada büyüyerek ve güçlenerek var olacağız. Size rağmen, sizin arkanızdaki emperyalistlere rağmen var olduk, tarih var oldukça da var olacağız! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)