GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim değişikliği ve kuraklık tehdidine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:47
Tarih:16.02.2021

AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, yüce Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirilen Pençe Kartal-2 Harekâtı bölgesinde hain terör örgütü PKK tarafından alçakça şehit edilen askerlerimize, vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Büyük Türk milletinin birlik ve beraberliğine yönelecek tüm saldırılara karşı huzur ve güvenliğimiz için bu zor kış koşullarında gerek yurt içinde gerekse sınır ötesinde kararlılıkla mücadele eden kahraman ordumuza ve güvenlik güçlerimize de üstün başarılar temenni ediyorum, dualarımız onlarla.

Değerli milletvekilleri, bilim insanlarına göre yaklaşık 5 milyar yıldır varlığını sürdüren dünyamız, bu süre zarfında birçok olaya tanıklık etti. Ancak son 200-300 yıldır tarihte görülmemiş bir dönüşüm yaşıyor. İnsan eliyle yapılan üretimler bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken diğer taraftan da doğamız üzerindeki baskıyı artırdı. Bilim insanları bu nedenle artık yeni bir çağda olduğumuzu dile getiriyorlar. İnsan hâkimiyetinin yoğun olduğu bu çağa da antroposen, yani insan çağı adını veriyorlar. Bu değerlendirmeyi yapan uluslararası kuruluşlardan biri de Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP). UNDP 1990'dan beri insani gelişme raporları yayınlıyor. 15 Aralık 2020 tarihinde tanıtılan 30'uncu İnsani Gelişim Raporu'nda ilk kez karbon ayak izi ve maddesel ayak izi gibi kavramları içeren çevresel konuları da ele aldı. Raporda öne çıkan en önemli nokta ise insan çağına girdiğimizin vurgulanması oldu. Raporda, insanın, doğanın düzenine uymak yerine kendi düzenini oluşturduğu, böylelikle doğa üzerinde hâkimiyet kurduğu, doğal kaynakların da bilinçsiz bir şekilde kullanıldığı bir dönemden geçtiğimiz belirtiliyor. Covid-19 salgını, iklim, su ve gıda krizleri gibi felaketler de esasında bunun doğal bir sonucu olarak ifade ediliyor.

Evet, kıymetli vekiller, gezegenimizin yüzde 71'i suyla kaplı. O yüzden bol miktarda su var diye düşünüyoruz. Hâlbuki işin aslı hiç de öyle değil. Zira yeryüzünde kullanılabilir ve tatlı olarak nitelendirilen su tüm suların sadece yüzde 3'üne tekabül ediyor. Bunun yüzde 67'si buzullarda, yüzde 30'u ulaşılamayacak şekilde yer altındaki akiferlerde yer alıyor, yani kullanamıyoruz. Kullanılabilir nitelikteki geriye kalan miktar ise yeryüzündeki tüm suların sadece binde 6'sını oluşturuyor. Ne yazık ki o da büyük bir tehditle, büyük bir riskle karşı karşıya; kuraklık riskiyle. Esasında su döngüsü sayesinde dünyadaki su miktarı değişmiyor çünkü su, döngü dolayısıyla sürekli bir devinim, bir hareket hâlinde; kimi zaman faz, kimi zaman ortam değiştiriyor. Günümüzün en büyük küresel sorunu iklim kriziyle birlikte yağış rejimlerinde oluşan değişimler beraberinde su sorununu da gün yüzüne çıkardı. Su sorunu, sadece insanoğlunun değil, nebatat ve hayvanatın da problemi. Su, yaşamın sürdürülmesi, hayatın devamı için olmazsa olmazlar arasında. Bu yüzden, her damlasının değerini bilmeli, ona göre kullanmalı ve gerekirse kullanılanı tekrar kullanabilecek hâle getirmeliyiz.

Kıymetli vekiller, bize düşen sorumluluklar da var. Bunların en önemlisi tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek olmalı. Su ayak izi daha düşük olan gıdalara yönelme bunlardan birisi olabilir. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu 1 gram proteini dana etinden karşılamayı tercih ettiğimiz durumda su ayak izimiz 112 litre olurken; bunu 1 yumurtadan temin ettiğimizde su ayak izimiz 4 kat azalışla 29 litreye iniyor. Hatta bu 1 gramlık proteini bakliyatlardan elde etme yolunu tercih edersek su ayak izimiz sadece 19 litre oluyor. Bu durum hem su kaynaklarımızı koruyacak hem iklim değişikliyle mücadeleye büyük katkı sunacak.

Hayata bir iz bırakalım, unutulmayan bir iz, büyük olsun, su ayak izimiz küçük olsun diyor, Gazi Meclisimizi ve yüce heyetimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)