| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 17.02.2021 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, cuma günü 19 Şubat arkadaşlar. 19 Şubat bu ülkede en köklü halk örgütü olan Halkevlerinin kuruluş yıl dönümü ve benim de yıllarca içinde çalışmaktan, Genel Sekreterliğini, yöneticiliğini ve Genel Başkanlığını yapmaktan onur duyduğum bir örgüt.
Halkevleri 1932 yılında kuruluyor ve bir aydınlanma, eğitim, kültür ve sanat örgütü olarak kuruluyor. Ülkenin dört bir yanına götürdüğü tiyatro salonlarıyla, kütüphaneleriyle, eğitim çalışmalarıyla bu topraklarda kök salıyor. Aslında Halkevleri yılları, kul ve tebaa olarak görülen bir halkın, haklılığının bilincinde, tam eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşamaya başladığı yıllardır ve bu nedenle de her dönem faşizmin hedefinde olmuştur, aynen bugün olduğu gibi. 1950'lerde, 70'te ve 80 darbesiyle bütün mal varlıkları yağmalanmış; üyeleri, yöneticileri tutuklanmış ve tamamen işlevsiz hâle getirilmeye çalışılmıştır ama her defasında küllerinden yeniden doğmayı başarabilmiş bir örgüttür çünkü halkın örgütüdür. Halkevlerinden yetişen yüzlerce aydın ve sanatçı, Yaşar Kemaller, Rıfat Ilgazlar, Gülten Akınlar, Muzaffer İzgüler ve daha nice değerlerimiz ülkemizin düşünsel ve sanatsal dünyasına kuşaklar boyunca damgasını vurmuştur. Halkevlerinin tarihi ümmetten yurttaşa dönüş tarihidir ve bu tarih hiçbir kuvvet tarafından geriye döndürülemez.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz gün, atanmış bir Bakan bu kürsüden yani halkın kürsüsünden, bu ülkenin onuru, 12 Eylül faşizmine karşı mücadele eden, cezaevlerindeki çocuklarının peşini asla bırakmayan, ailelerimizin ve aydınlarımızın birlikte kurduğu, benim de yine yıllarca yöneticiliğini yaptığım İnsan Hakları Derneği hakkında birtakım laflar sarf etti. Kendisine yakışan laflardı bunlar ama bu kürsüye asla ve asla yakışmayan laflardı. Dedi ki: "Canı çıkasıca dernek." Bu lafı ettiği İnsan Hakları Derneği bu topraklarda tam otuz dört yıl yedi ay, en başta yaşam hakkı olmak üzere, yaşam hakkına kasteden faşizme karşı yaşam hakkını savunan bir dernektir; hakikat mücadelesi veren bir dernektir; düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü, basın özgürlüğünü savunan bir dernektir. Her türlü baskı ve zulme, işkenceye karşı insan haklarına ve insan onuruna, hak ve özgürlüklere her daim sahip çıkmıştır. Bu topraklarda çok zulüm yaşadık -köy boşaltmalardan işkenceye, gözaltında kayıplara kadar- ve her dönem insan hakları mücadelesi verenler, insan hakları savunucuları faşizmin karşısında hiçbir şekilde boyun eğmeden, dimdik ayakta durmuştur ve bundan sonra da durmaya devam edecektir. Bugün, İnsan Hakları Derneğine tahammülsüzlük de insan hakları savunucuları ve mücadele arkadaşlarım sevgili Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı Hocamız hakkında verilen cezalar da insan hakları savunucularına asla ve kata biat ettirmeyecek cezalardır.
Biz bunu çok gördük, birçok üye ve yöneticimiz tutuklandı; Genel Başkanlarımız, sevgili Akın Birdal bizzat Genel Merkezimizde silahlı saldırıya uğradı, Hüsnü Öndül yine Genel Merkezimizde şiddete uğradı, yöneticilerimiz kaybedildi ama insan hakları savunucuları mücadeleden hiçbir zaman geri durmadı. Yani bugünün ağababalarının karşısında asla eğilmediği gibi, bundan sonra da eğilmeyecektir; hiç kimsenin kuşkusu olmasın. (HDP sıralarından alkışlar)
Ben sözlerimi tamamlarken şunu söylemek istiyorum: İnsan haklarını savunmak hem evrensel bir hak hem de insan olmanın bir görevidir. Ve buradan "Hakaret değil, hakikat." diyerek, Cumhurbaşkanına, dönemin Başbakanına hakaret nedeniyle kendisi hakkında verilen cezayı da reddettiğini ifade eden sevgili Şebnem Korur Fincancı'yı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
OYA ERSOY (Devamla) - ...ve sevgili mücadele arkadaşım, altı yıl ceza aldıktan sonra "Hiçbir yere gitmiyorum." diyen Eren Keskin'i saygı ve sevgiyle selamlamak istiyorum.
Biz, yılmadık, susmadık, sinmedik. Bu iktidar ülkenin içinde bulunduğu, kendisinin içinde bulunduğu siyasal krizi muhaliflere saldırarak, hakaret ederek, itibarsızlaştırarak yıkmaya çalışıyor, geçiştirmeye çalışıyor ama bütün bu operasyonlar da, itibarsızlaştırma çabaları da gücünden değil, acz içinde olmasından kaynaklanıyor. Her bir direnişin karşısında sarf ettiği, o "Gezi, Gezi..." dediği şey var ya, bu iktidarın halk korkusundandır ama korkunun ecele faydası yoktur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)