| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 18.02.2021 |
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, emperyalizmin maşası olduğu aşikâr olan bölücü, hain terör örgütü PKK'yı lanetliyor, aralarında Balıkesirli hemşehrimiz Ümit Gıcır'ın da bulunduğu Gara şehitlerimizi ve bir gün sonra Hakkâri Yüksekova'da şehit olan yine Sındırgılı hemşehrimiz Piyade Uzman Çavuş Selim Gündoğan'ı rahmetle anıyor, aile ve yakınlarına başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Ayrıca, bu akşam idrak edecek olduğumuz Regaip Kandili'nin ülkemiz, milletimiz ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Efendim, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili yasa teklifini görüşüyoruz. Türk ordumuz, Büyük Hun İmparatorluğu'nun düzenli orduyu kurduğu tarih olan milattan önce 209'uncu yıldan bu yana tam 2.230 yıldır şanla, şerefle tarih sahnesinde yerini almıştır. Türk orduları; disiplini, eğitimi ve operasyonel kabiliyetiyle Türk milletinin Anadolu'da var oluşunun en önemli dayanağını oluşturmuştur.
Bir ordunun muharebe gücünün yanında en önemli vazgeçilmez unsurlardan biri de askerî tababet ve askerî tıbbiyeye sahip olmasıdır. Ordumuzla birlikte uzun yıllar görev yapan Askerî Tıbbiye, ilk olarak 14 Mart 1827 yılında Tıphane-i Amire ismiyle, II. Mahmut döneminde İstanbul'da kuruldu. Askerî Tıbbiye, 1898'de ilk olarak Gülhane adını kullandı, Gülhane Askerî Tatbikat Mektebi, daha sonra da 1947 yılında Gülhane Askerî Tıp Akademisi adını aldı ve bu ad altında günümüze kadar da geldi.
Gülhane geleneğinden yetişen askerî hekimler, Kırım Savaşı'ndan Balkan Savaşı'na, Çanakkale'den Trablusgarp'a, Kurtuluş Savaşı'ndan Kıbrıs Savaşı'na kadar ve birçok askerî operasyonlarda ordumuzun muharebe gücüyle birlikte görev yaptılar. Savaş dönemlerinde, Gülhane Askerî Tıp Akademisinde görevli hekimler, cephelere ve kıtalara giderek bizzat burada savaştılar.
Osmanlı ve cumhuriyet tıbbının iki yüz yılı aşkın tarihsel birikimine, harp deneyimine ve köklü bir geleneğe sahip Gülhane Askerî Tıp Akademisi, maalesef 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası kapatıldı. Sadece Gülhane Askerî Tıp Akademisi değil, beraberinde Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 39 askerî hastane, 600 sağlık merkezi ve sefer görev hastaneleri de kapatıldı.
Tüm dünyada örnekleri olduğu gibi askerî hastaneler ve askerî hekimlik, bir ihtiyaç ve zorunluluktur. Üstelik bizim gibi zor bir coğrafyada yer alan ve uzun süreden bu yana terörle mücadele eden bir ordunun mutlaka askerî hastaneleri olmalıdır. Tıp eğitimiyle birlikte askerî eğitim de alan askerî hekimler ve sağlık personeli, askerî timlerle birlikte harekâtlara katılmakta, gerekirse silahlı mücadelede yer almaktadırlar. Askerî hekimlerin bulunduğu timlerde savaşan askerler, aynı zamanda sağlık personelini korumak durumunda kalmamaktadırlar.
Ayrıca Hava Kuvvetleri için uçuş hekimliği ve Deniz Kuvvetleri için su altı hekimliği gibi özel eğitim gerektiren konularda hekimlere ihtiyaç vardır. Özellikle terör bölgesinde bulunan askerî hastanelerin sivil hastanelerden önemli farkları vardır: En önemli farkı, askerî hastanelerde güvenliğin en üst seviyede olmasıdır. Bu nedenle askerî hastanelere hasta ve yaralı olarak başvuran askerlerimiz, diğer güvenlik güçlerimiz ve aileleri, kendilerini bu hastanelerde güvende hissederler. Yine terörle mücadele eden polis ve koruculara sorulduğunda hepsi istisnasız olarak askerî hastanelere gitmek ve orada tedavi olmak istediklerini belirtmektedirler. Askerî hastane personeli; özel yetiştirilmiş, istihbarat incelemeleri titizlikle yapılmış kişilerdir. Bu, hastaneye başvuranlar için çok önemlidir çünkü yaralı ve hastalara doğru tedavi uygulandığı, doğru ilaçların verildiği ve kasıtlı bazı zararların verilmediğinden emin olunmasını sağlar.
15 Temmuz alçak darbe girişiminin temel hedefi, Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisiz hâle getirmekti. Askerî hastanelerin kapatılmasıyla bir nevi bu amaca ulaşılmış olundu. Askerî hekim ihtiyacının görmezden gelinmesinin bedelini millet olarak çok ağır ödüyoruz. 600 bin küsur askeri olup da askerî hastanesi olmayan tek ülkeyiz. Bizden başka askerî hastanesi olmayan başka bir ülke...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun toparlayınız efendim.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Bizim gibi güçlü bir ordusu, kalabalık bir ordusu olup da askerî hastanesi olmayan tek bir ülke dünyada yok. O nedenle, askerî hastaneler bir zorunluluktur ve tekrar açılması hayati önem arz etmektedir. Bu konuda çalışma yapılmasını da yüce heyetinize sunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)