GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:49
Tarih:18.02.2021

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Gara katliamında yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Daha önce farklı mecralarda defalarca dile getirdiğim ve geçen hafta Meclis gündemine taşıdığım Mersin Davultepe Küçük Sanayi Sitesi Planı'na ilişkin görüşlerimi anlatmaya devam edeceğim.

Geçen hafta, değerli arkadaşlar, 400 dönüm bir narenciye alanının acele kamulaştırma kararıyla çiftçilerin ellerinden alınmaya çalışıldığını, bunun bir kooperatif öncülüğünde yapıldığını ve bunun bölgede son derece ciddi huzursuzluklar çıkmasına neden olduğunu ifade etmiştim. Bu fotoğraftan o bölgeyi görüyorsunuz.

Aslında, geçen hafta ifade ettiğime ek olarak, Davultepe Küçük Sanayi Sitesi'ne ilişkin şöyle bir girizgâh yapmak mümkün: Bu sorun, esasen, nasıl bir Mersin tahayyül ettiğimiz sorunudur değerli arkadaşlar; nasıl bir Mersin'den yana olduğumuz sorunudur. Mersin bir turizm kenti mi, bir ticaret kenti mi, bir sanayi kenti mi, bir tarım kenti mi? Aslında net olmayan bir durum var çünkü daha önceki imar planlamaları kentin bütünlüğünü ortadan kaldırmış, her şeyin birbirinin içine geçmesine sebep olmuş. Yanlış planlamalar Mersin'de yapısal ve köklü, bugün de içinden çıkılmasının mümkün olmadığı birtakım durumlara, birtakım sorunlara sebep olmuş.

Dolayısıyla, bu sözünü ettiğim 400 dönüm narenciye bahçesine ilişkin yaptığımız tartışma -burada Mersin kamuoyuna ilişkin de ifade etmek istiyorum- nasıl bir Mersin'den yana olduğumuz tartışmasıdır; eskisi gibi çarpık kentleşmeye kurban edilmiş bir Mersin mi, yoksa planlı programlı bir Mersin mi? Bunu şundan dolayı söylüyorum: Eski küçük sanayi sitesi şu anda Mezitli'nin içerisinde yer alıyor ve yerleşimle iç içe. Şu anda, bu 400 dönümlük alanın acele kamulaştırılmasıyla kurulması öngörülen, burada gördüğünüz alana kurulacak olan, kurulması öngörülen küçük sanayi sitesi ise sorunu çözmeyecek -nasıl önceki sanayi sitesi çözmediyse şimdiki de çözmeyecek- bu sorunu erteleyecek.

Oysa bu türlü planlamalar yapılırken yani sanayi siteleri planlanırken çok kriterli karar alma yöntemlerine ihtiyaç var ve çok aktörlü katılıma ihtiyaç var. Burada ne çok kriterli karar alma yöntemleri uygulanmış ne de çok aktörün katılımı söz konusu. Yalnızca mülkiyet meselesine ve kente yakınlığına bakılarak burası küçük sanayi sitesine uygun bir alan olarak görülmüş, oysaki değil değerli arkadaşlar.

Bir defa, çarpık sanayileşmeyi ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak gibi şeyler dikkate alındığında Davultepe planlamasında bunların hiçbirinin olmadığını görüyoruz. Düzenli kentleşmenin gerçekleştirilmesiyle, sanayileşmenin kentler üzerine doğurabileceği olumsuz etkileri ortadan kaldırarak kentleşme ile sanayileşme arasındaki ilişkiyi düzenleyecek bir mantaliteye sahip olması gereken planlama Davultepe planlamasında yine yok. Kent ve toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek şekilde sürdürülebilir ve yeşil altyapı ilkeleri çerçevesinde uygulanması gereken sanayi planlamaları bu örnekte yine ne yazık ki söz konusu değil. Ayrıca, bölgelerin flora ve faunasını son derece kötü etkileyecek bir niteliğe sahip bir yer seçimi söz konusu. Zaten tarımsal nitelikli arazilerin de bu amaçlar için kullanılmayacağına ilişkin dünyada artık genel bir kabul var. Oysa bu 400 dönümlük arazi dip dibe ağaçların dikili olduğu ve Türkiye'nin ihracatına da çok büyük katkı veren bir arazi değerli arkadaşlar.

Bir diğer mesele: Bu tür şeyler yaptığınızda dengesiz bir göçe sebep olabilirsiniz. Tam da işte Davultepe bölgesini "küçük sanayi sitesi" olarak nitelendiren anlayış böylesine bir nüfus artışına, kentin plansız gelişmesine, yeniden çarpık kentleşmenin ortaya çıkmasına sebep olacak. Sadece buna sebep olmayacak, ekolojik dengeyi çok temelden etkileyecek ve aynı zamanda orada yaşayan on binlerce vatandaşımızın aşından, işinden olmasına sebep olacak. Bunu ortadan kaldırmak için ne yapılabilir? Bir defa kentleşme -küçük sanayi sitesi parantezinde bahsediyorum- mutlaka temel kamusal şehircilik ilkeleri çerçevesinde oluşturulmalı. Yani şöyle bir şey olabilir mi? Orada, 400 dönüm alanla ilgili Cumhurbaşkanı acele kamulaştırma kararının altına imza atıyor fakat oradaki insanların hiçbirisinin bununla alakası yok. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, bunu kabul etmek mümkün değildir. Bir an evvel bu yanlıştan dönülmeli ve orada tarımsal faaliyetlerin sürmesine engel olmamak gerekir diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)