| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 18.02.2021 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, görüşülen kanun teklifinin 19'uncu maddesi üzerine söz aldım. Bu madde teknik bir madde, daha ziyade 2847 sayılı Kanun'un amaç ve kapsam maddesinde yapılan değişikliğe uygun bir şekilde "Jandarma" ve "Sahil Güvenlik Komutanlığı" ifadelerinin ilave edilmesi, emekli uzman erbaşlar tarafından bu kanuna tabi yeni kurulacak dernek ve bu derneğin kurucularının kimler olacağının belirlenmesi amacıyla konulmuş bir madde. Bu anlamıyla bu madde üzerinde çok ifade edecek bir durum yok.
Fakat ben başka bir şey anlatmak istiyorum değerli arkadaşlar. Birincisi, en önemli meselelerden birisi aslında AKP'nin yönetme biçimi. Burada çok konuşuyoruz bunu ama şunu ifade ederek başlayayım: AKP'nin gerçekten her geçen gün ama her geçen gün büyüyen bir korkusu var. O da ne? HDP korkusu, muhalefet korkusu ve muhalif düşünceler korkusu. Bunun en iyi göstergesi ne peki? "Gözünün üstünde kaşın var." operasyonları. Evet, AKP her gün "Gözünün üstünde kaşın var." operasyonları yapıyor; neredeyse gece gündüz, çalışmıyor, yemiyor içmiyor ve "Ben acaba HDP'nin kapısının önünden geçen kimi hangi gerekçeyle cezaevine koyarım, onun sesini kısarım?" diye de düşünüp duruyor.
Şimdi, HDP'nin bu fiiliyattaki varlığını, düşüncelerini, fikirlerini engellemek için tabii sadece AKP çalışmıyor, bir de AKP il başkanları gibi çalışan valiler var. Örneğin bu valilerden birisi de Muş Valisi. Vali Bey yemiyor içmiyor, on beş günde bir mütemadiyen, sürekli ama sürekli eylem ve etkinlik yasağını kurulu toplayıp karar altına alıyor. Şimdi, bu kurul kararı neyi getiriyor? Doğal olarak ilde hiçbir eylem ve etkinlik olmuyor fakat bunu gören emniyet mensupları da bundan ciddi bir şekilde mağduriyet yaşıyorlar. Niye? Çünkü bakıyorlar ki meslektaşları İzmir'de, İstanbul'da, Adana'da her gün HDP'lileri dövüyor, her gün HDP'lileri gözaltına alıyor, her gün onları fişliyor. E, bunlar ne yapsınlar? Bu işte eylem yok, etkinlik yok, nasıl içeri atacaklar bu HDP'lileri? Bu sefer Emniyete ikinci bir iş çıkıyor, başlıyorlar çalışmaya; hadi git bakalım arşivleri araştır. On yıl geriye gidiyor, acaba "tweet"inde bir şey atmış mı, acaba Facebook'una bir yazı yazmış mı, acaba HDP'nin önünden geçmiş mi diye düşünüp duruyorlar. E, bu kadar zahmet edip yurttaşın çok büyük suçlarını bulunca da hemen onu yakasından tutup, alıp götürüp mahkemenin önüne koyuyorlar! E, şimdi yargı da bu kadar çalışmış, bu kadar çabalamış, bu kadar emek vermiş Emniyetin bu çabasını boşa bırakır mı? Hemen onlar da diyor "Tutuklanmaya sevk." Tutuklanmasına, ev hapsine, adli kontrole... Ne kadar basit değil mi arkadaşlar?
Peki, bu arada bu HDP'lilerin bu çok büyük arşivlerde, devletin kayıtlarında hiç kaybolmayan suçları ne? Örneğin, sosyal medya paylaşımını HDP'ye dönük yapmak, HDP'ye üye olmak, HDP vekillerinden SMS mesajı almak, 25 Kasımda yürüyüş yapmak, 8 Mart eylemine katılmak, HDP il, ilçe örgütüne gitmek, yönetici olmak gibi çok ağır, gerçekten ülkeyi bölme tehlikesi çok yüksek suçlara da imza attıklarını ifade etmemiz gerekiyor. İşte, bu suçlardan, bu saydığımız ağır suçları işleyen 13 kişiyi de bu hafta başında aldınız; 4'ü kadındı, Varto'dan aldınız, apar topar mahkemeye çıkardınız, 2'si tutuklandı, 2'sini adli kontrolle serbest bıraktınız. Geride 9 kişiyi daha aldınız yine ayın 15'inde. Onların da bugün 4'ünü yine tutukladınız. Kim bunlar? Bilgin Kaya, Belkıs Taş, Muhsin Yiğit, Hilmi Gülnaz, İhsan Bingöl ve Fesih Şancı. Bütün bunlar ya yöneticimiz ya çalışanımız ya sempatizanımız ya da HDP gönüllüleri. Peki, böyle nereye varmak istiyorsunuz? İşte, deyim yerindeyse HDP'nin önünden kimsenin geçmeye cesaret edemeyeceği bir politik atmosfer yaratmak istiyorsunuz ama bu HDP'liler de çok fenalar; ya, bu kadar vuruyorsunuz, bu kadar içeri koyuyorsunuz, gerçekten yani cesaretlerine hayranım. Her gün gözünüzün içine baka baka eylem yapıyorlar, etkinlik yapıyorlar, yetmiyor, bir de sizin yanlış, yanılgılı ve faşizan politikalarınızı eleştiriyorlar.
Ben bir kez daha bu yolun yol olmadığını, bu yöntemle ülkeyi yönetemeyeceğinizi, bu yöntemin bütün bir Türkiye'ye büyük bir karanlık getireceğini ifade etmek istiyorum ve bunun karşısında her daim mücadele edeceğimizi de söylüyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)