| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 18.02.2021 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Genel Kurulu, değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de büyük bir açmaz içerisinde sürekli olarak savaş, çatışma, güvenlikçi politikalara sarılan bir iktidar var karşımızda. Bazen düşünüyorum, bu politikalar neden -sadece bu iktidara özgü de değil- yıllardır sürüyor? En az kırk yıldır Türkiye'de bir savaş var. Bu çözümsüzlük politikasının temelinde yatan şeyin aslında gün geçtikte daha da ağırlaşan iş, ekmek ve adalet çığlıklarını bastırmakla çok ilintili olduğunu görüyorum.
TÜİK'e göre ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına göre, Türkiye'de istihdam edilebilir nüfusun sadece ve sadece yüzde 42,9'u istihdam ediliyor değerli arkadaşlar. Bunu tersinden okursak yüzde 57'sinin istihdam edilemediğini görüyoruz yani istihdam edilebilen kesimin yarısından fazlası gelire ulaşabilmek için işe ulaşamıyor. Dolayısıyla, Türkiye'de büyük bir açlık, yoksulluk, işsizlik sorunu var ve bu sorunlar bir türlü politikleştirilemiyor, gündeme taşınamıyor.
Bugün sokaklara baktığımız zaman iş, ekmek, adalet talebiyle bir tarafta direnişlerin çok yaygın bir şekilde sürmekte olduğunu görüyoruz, bir taraftan da sokaklarda ekmek parasını kazanmaya çalışan kayıtsız işçiliğin hüküm sürdüğünü görüyoruz ve bu ekmek kavgasında, bu baldırı çıplakların mücadelesinde, Hükûmet, ne dar gelirlilerin, yoksulların, işsizlerin, işçilerin, esnafın sorununu çözüyor ne de işsizliğe bir çözüm üretiyor. Fakat bütün tasarruflarını aslında 5'li çeteyi kayırmak için kullanıyor ya da savaşta, sarayın çıkarlarında ısrarcı tutumunu sürdürüyor ve bu da şunu bize düşündürtmeli diye söylemek isterim iş, ekmek, adalet yokluğu aslında ekonomi politikalarının dışında ele alınamaz. Bugün sokaklarda Ekmekçioğulları işçileri kara kıyamete, yağmura çamura rağmen direniyor. Migros depo işçileri var, DÖHLER direnişi var, Yemek Sepeti işçileri var, Kadıköy'de şimdi greve çıkan belediye işçileri var, Menemen'de belediye işçileri var, PTT'de çalışan -sendikalı olan- işten atılan işçiler yine sokakta, Şişecamdan işçiler sokağa atıldılar, SML işçileri var, Baldur işçileri var, TÜVTÜRK işçileri var, Kayı İnşaat işçileri var, Bimeks işçileri var ve yine İzmir'de Valiliğin, hukuksuz bir güvenlik soruşturması eliyle belediyeden kod 29'la işten çıkarttırdığı İzmir Belediye işçileri var, aynı şekilde Aydın'da işçiler sokağa atıldılar. İzmir'de bu kod 29 ve İzmir Valiliğinin güvenlik soruşturması nedeniyle işten atılan işçiler şu anda belediye önünde eylemdeler. Dolayısıyla, daha da sayamadığım pek çok işçi direnişi var. Bunlar hem ücretsiz izne çıkarıldıkları için, ayda 1.400 liraya mahkûm edildikleri için ve aslında bu süreç tamamlandığında işten atılmış olacakları için ne yazık ki işsiz işçi direnişleridir. Sendikalı oldukları için işten atılanlar var.
Bir de seyyar satıcılar var ki bu seyyar satıcılık aslında bin yıllık işçilik, emekçilik, sokak satıcılığıdır; onların sorunları var. Onların sorunlarına mutlaka bu pandemi döneminde çözüm aranmalı. 6 milyonu aşkın seyyar satıcı çözüm bekliyor, "Sokaklar sorunun merkezi değildir, sokaklar çözümün merkezidir; biz ekmeğimizi sokaktan çıkartıyoruz, biz de güvence istiyoruz, biz de kayıtlı olmak istiyoruz, biz de insan onuruna yakışır bir iş istiyoruz ve çalışma koşulları istiyoruz, bizi de görün. Sokaklar sorun değil çözümdür, sokaklar demokrasinin beşiğidir." diyor sokakta çalışan işçiler.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)