| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 18.02.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Eli kanlı terör örgütü PKK tarafından Gara'da şehit edilen 13 şehidimize ve cümle şehitlerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun diyorum. Terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdüren güvenlik güçlerimize üstün başarılar diliyorum. Allah yâr ve yardımcıları olsun, Mevla'm ayaklarına taş değdirmesin.
Değerli milletvekilleri, terörle müzakereden terörle mücadeleye geçildiği bir dönemde son terörist yok edilinceye kadar mücadelesini sürdürme kararlılığındaki Mehmetçik'imizin sonuna kadar yanındayız. Millî güvenliğimiz için açık tehdit olan terör ve terör unsurları, sınır dışında da imha edilmelidir. Türk devleti, terörle mücadelesini haklı ve meşru yollardan ayrılmadan kararlılıkla sürdürmelidir. Türk milletinin egemenlik hakları ve millî menfaatlerimiz, teröre karşı kararlılıkla korunmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, hem sınırlarımız içerisinde hem de sınır ötesinde teröristlere göz açtırmamalıdır.
Değerli arkadaşlar, Türk devleti, ordusu üzerinden vatandaşlarını terörizm tehdidinden koruma sorumluluğunu yerine getirirken siyasi partiler olarak bizler de her türlü siyasi farklılığı bir kenara bırakarak terörle mücadeleye etkin katkı sunmak durumundayız. Meclisimizin terörle mücadeleye yapacağı her katkı, ordumuzun terörle mücadele azmini artıracağı gibi Mehmetçik'imizin mukavemetini de teşvik edecektir. Unutmayalım ki Mehmetçiklerimiz terörün kökünün kazınması için büyük bir mücadele verirken demokrasinin temel dayanaklarından biri olan Meclisimizin ortaya koyacağı destek, ordumuzun moral ve mücadele azmini artıracaktır.
İYİ PARTİ olarak bizler teröre karşı Türk Silahlı Kuvvetlerinin elini güçlendirecek her adıma destek verdik ve destek vermeye devam edeceğiz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu duruşumuz, tarihin bizlere emanet ettiği bir duruştur, beş bin yıllık kutlu tarihten süzülüp gelen devlet anlayışımızın gereğidir. Devleti şirket gibi yönetenler, bunu kavrayamaz ama "Allah, devlete zeval vermesin." diyenler, bizi iyi anlarlar, "Vatan sağ olsun." diyenler, bizi gayet iyi anlarlar. Biz İYİ PARTİ olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını, Türk milletinin bütünlüğünü yıkmak ve bölmek adına faaliyet yürüten odaklara karşı yapılan her eylem ve harekette en önde olacak ve açık desteğimizi devam ettirme çabamızı sürdüreceğiz. Nazlı hilalin ebediyete kadar dalgalanması, Türk vatanının yaşaması için atılan her adıma en büyük katkı ve desteği biz sunacağız.
Değerli milletvekilleri, millî güvenlik ve dış politikamızın tesisinde vazgeçilmez millî güç unsuru olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; kumpas davaları, FETÖ yapılanması ve 15 Temmuz hain darbe kalkışması sonucu kurumsal ve manevi olarak maalesef yıpratılmıştır. Türkiye'nin bekasına yönelik tehdidin aşılması, Türk milletinin güvenlik ve refahının güvence altına alınması için savunma ve güvenlik sistemini hızlı ve yeniden inşa etmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, hükûmetlerin değil, Türk milletinin ordusudur; bu nedenle her türlü siyasi tartışmanın dışında tutulmalıdır. Kışlaya ve camiye asla ve asla siyaset sokulmamalıdır. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Esasında, partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin en büyük sakıncalarından biri de devletin parti devleti anlayışına sürüklenmesidir. "Parti devleti" demek "parti askeri" "parti polisi" "parti hâkimi" ve "parti memuru" demektir ve bu anlayış, bize göre, en büyük tehlikelerden biridir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine parti olarak karşı çıkmamızın en önemli sebebi de sistemin partizan uygulamalara ve nihayet, parti devletine evrilmesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü partizan yaklaşımlardan sakınılmalı, kışlanın kapısından içeriye siyaset sokulmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, ilgili kanun teklifiyle ilgili görüşlerimizi hem Millî Savunma Komisyonunda hem de yazmış olduğumuz şerhimizde ifade etmiştik. İkinci bölüm üzerine kısaca değinmek istiyorum.
Teklifin 24'üncü maddesinde "muvafakat" ibaresinin "olur" ibaresiyle değiştirilmesindeki amaç nedir? Bunu sormak istiyorum. "Muvafakatname" hukuken "yazılı izin kâğıdı" anlamına gelmektedir. "Olur" ibaresiyle bu hususun yazılı oluşu ortadan mı kaldırılmak istenmektedir? Bu durum, Genelkurmay Başkanının yetkileri açısından bir genişlemeye yol açacak mıdır? Bunu da sormak istiyorum.
Yine, gelen teklifin 30'uncu maddesiyle, devlet hizmet yükümlülüğü kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı kadrolarına atanan sivil tabiplerin özellikle acil ihtiyaç duyulan durumlarda bir aya kadar görev yapabilmesi ve Sağlık Bakanının bu süreyi 3 katına kadar uzatabilmesi öngörülmüştür.
Bu maddede belirtilen sivil tabiplerle ilgili bir parantez açmak istiyorum. Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde "sivil tabip" kavramı, yeni ve hakları tam olarak oluşturulmamış bir kavramdır. Bilindiği üzere, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası ordu içerisinde askerî tabiplerin bir kısmı ihraç edilmiş, askerî hastanelerin Sağlık Bakanlığına devri sonrasındaki kalan askerî tabipler, Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde askerî tabip sayısı çok yetersiz kalmıştır. Ordu içerisindeki tabip eksiklikleri, Sağlık Bakanlığıyla imzalanan protokolle münhal kadrolar açılarak devlet hizmet yükümlülüğüyle sağlanmaya çalışılmaktadır ancak sivil tabiplerin çalışma koşulları konusunda yeterli çalışma yapılmadığı da görülmektedir.
Kanun, yönetmelik gibi benzeri yazılı hukuk kurallarında sivil tabiplerin görev, sorumluluk, özlük hakları ve amir statü kavramlarına yeterince yer verilmemiştir. Bu konuyla ilgili sivil tabipler yaşamış oldukları sorunları, mağduriyetleri tarafımıza iletmiş, bu husus basında da yer almıştır. Millî Savunma Bakanlığı çatısı altında görev yapan sivil tabiplerin yaşamış oldukları sorun ve mağduriyetlere ilişkin düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır diyoruz.
Değerli milletvekilleri, subay ve astsubaylarımızın talep ve sorunlarını da yüce Meclisimizde belirtmek isterim, onları da sizlere arz etmek isterim. Subay ve astsubaylarımızın en büyük sorunları, özlük haklarındaki iyileştirici düzenlemelerin yapılmamasıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde devamlılık arz eden, kritik noktalarda görev yapan subay ve astsubaylar; muvazzaf olarak değil, sözleşmeli olarak göreve başlatılmaktadırlar. Muvazzaf olarak alınanların sayısı da ne yazık ki -çok acıdır- azdır. Sözleşmeli olarak göreve başlayan subaylar en fazla yüzbaşılığa, astsubaylar ise en fazla kıdemli üstçavuşluğa kadar yükselebilmektedirler. Bu arkadaşlarımız muvazzaf olabilmeleri için sınava tabi tutulmakta, sınavda başarısız olanlar emekliye ayrılmaktadır. Bu arkadaşlarımızın memleketin her bölgesinde sahada ve çatışmada canı pahasına görev yaparken sınava tabi tutulmaları ne derece doğrudur? Vatan savunması için verilen görevleri yerine getirirken bir de sınava mı tabi tutulacaklardır?
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası askerî birçok kadronun boşaldığını ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde kadro açığı olduğunu biliyoruz, buna nazaran muvazzaf olarak açılan kadro sayısının da az olduğunu belirtmek isterim. Subay ve astsubaylarımızın özlük haklarında yaşanan bu sorunların ivedilikle çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz.
Bu akşam mübarek Regaip Kandili, hepinizin kandilini kutluyorum, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)